confessions

heather

Yazar  · 7 Ekim 2016 Cuma

  1. toplam giri 31
  2. takipçi 12
  3. puan 631

steinbeckten oğluna mektup

heather
10 Kasım 1958

Sevgili Thom,
Bu sabah mektubunu aldık. Mektubuna kendi bakış açımdan cevap vereceğim, Elaine de kendi bakış açısından.
İlk olarak, eğer âşıksan bu iyi bir şeydir, hatta bir insanın başına gelecek en iyi şeydir. Sakın bunu küçümsemelerine izin verme.
İkincisi, aşkın çok çeşidi vardır. Biri bencil, cimri, açgözlü, egoist ve aşkı kendini beğenmek için kullanır. Bu aşkın, çirkin ve “kötü” çeşididir. Diğeri, senin içindeki iyi olan her şeyi dışa vurmanı sağlar. İyilik, itibar ve saygı. Sadece toplumsal saygı meselesi değil, bir başkasını eşsiz ve değerli görebilmeni sağlayan o daha yüce saygıyı da.
İlk çeşidi, seni hasta, küçük ve zayıf yapabilir, ikincisi seni güçlendirir, sahip olduğunu bilmediğin cesareti, iyiliği ve bilgeliği ortaya çıkarmanı sağlayabilir.
Bunun gelip geçici bir gençlik aşkı olmadığını söylüyorsun. Eğer bu kadar yoğun duygular hissediyorsan elbette gençlik aşkı değildir.
Fakat benden sana neler hissettiğini söylememi istemiyorsun diye düşünüyorum. Hissettiklerini, sen herkesten daha iyi biliyorsun. Sana bu konuda ne yapman gerektiğiyle ilgili yardımcı olmamı istiyorsun; bunu yapabilirim.
Öncelikle sonuna kadar hissettiklerinin tadını çıkar, müteşekkir ol ve şükran duy.
Aşkın amacı, en iyi ve en güzel amaçtır. Ona ulaşmaya çalış.
Eğer birine âşıksan o kişiye açılmakta bir tehlike yoktur; yalnızca bazı insanların çok çekingen olabileceğini unutmamalısın, bazen ilan-ı aşk ederken bu çekingenliği göz önünde bulundurmak gerekir.
Kızlar senin ne hissettiğini bilmek gibi bir özelliğe sahiplerdir ama yine de hissettiklerini duymak isterler.
Bazen hislerine bazı sebepler dolayısıyla karşılık alamazsın; ama bu hissettiklerinin değerini ya da güzelliğini azaltmaz.
Son olarak, senin ne hissettiğini biliyorum, çünkü ben de aynı şeyleri hissediyorum; sen de böyle hissettiğin için memnunum.
Susan'la tanışmayı çok isteriz. Bu görüşmenin planlarını Elaine yapacak, çünkü bu onun uzmanlık alanı; çok da memnun olacaktır. O da aşkı biliyor, belki sana benden daha fazla yardımcı bile olabilir.
Ve sakın kaybetmekten korkma. Eğer doğruysa devam edecektir. Acele etme yeter. İyi şeyler asla elden kaçmaz.
Sevgiler,

Baban

popüler kültür

heather
Bir zamanlar çoğumuza musallat olmuş,en sinsi yayılmacılık politikalarından biridir.Bahsi geçen popüler kültür illeti özellikle gençleri hedef alırken genelde 7'den 70'e etki gösterir.Milletlere zamanlara kültürlerini,geleneklerini,alışkanlıklarını unutturarak köleler haline getirir ve kişileri zamanla kendi benliklerinden uzaklaştırarak boşluğa iter.

elfida

heather
Elfida' nın Hikayesi

Adı Beyzanur kızımızın. 4 yaşlarındayken tanıştım bu kızımızla. Babası Murat Çelik bir emekçiydi. Kızın amansız hastalıkla mücadele için Cerrahpaşa Tıp Fakültesine gidiyordum. Doktorlarla görüşüyordum. Detayları burada anlatmak istemiyorum ama çok uğraştık. Bir gün doktorların odasındaydım ve doktorlardan biri bana dedi ki: "Haluk Bey, bu kızı gözden çıkartın."
Yanımda da müzisyen arkadaşım Emrah Aydoğdu var. Emrah, "Gözden çıkarılan kadın anlamı Osmanlıca'da Elfida." dedi. Belki tam birebir anlamı olmuyordu ama bir kavram olarak çok uyuyordu. Tabi biz birbirimize sarılıp ağladık. Gerçekten Beyzanur'u çok seviyordum.
Ve oturdum şarkıyı yazdım. Sevgili Emrah Aydoğdu da elinden geleni yaptı. Sözlerinde düzenlemeleri yaptık ve Ömer Faruk Güney'in de müziği vardı. Bu şekilde Beyzanur'un son günlerinde ona şarkıyı söylüyordum ama kendisi olduğunu bilmiyordu Elfida olarak biliyordu. Tabi küçük bir çocuktu son zamanlarında 8 yaşındaydı.

O dönem de şirketlerim batmış, sözlerdeki Omzumda iz bırakma yüküm dünyaya yakın şunu ifade etmek içindi. Ya zaten dünya kadar batmışım, sıkıntılıyım, Beyzacığım ne olur bari sen gitme demek içindi. O sözlerdeki yüzyıllardır sarılmamış kolların cümlesi, anne ve babası gece gündüz nöbetteydiler. Beyzanur'un kırılganlığından hasta yatağından dolayı sarılamıyorlardı. Gerçekten sarılabildiklerini görmedim. Sisliydi kirpiklerin ve gözlerin yağmurlu sözleri ise Beyzanur'un gerçekten hep yağmurlu gözleri vardı hayata tutunmaya çalışan...
O dönemde hastane personeline Bakırköy'de bir konser verdim. Beyzanur'a iyi baksınlar diye onların gecesine katıldım. O gece evden başka bir yere kaldırılan Beyzanur'u kaybettik. Ardından anne ve babasından rica ettim. Yıllardır Beyzanur'un babasıydınız. Evet kızımızı kaybettik. Lütfen bir çocuk daha yapın dedim. Aradan bir yıl geçti beni aradılar. Haluk Abi bir kız çocuğumuz oluyor. "Adını Elfida koyun." dedim ve kızları oldu. Adı Elfida. Şu anda o Elfida belki de 8-9 yaşlarında ve bir okulda okuyor. Ablasının ismini taşıyor.

Haluk Levent

ünlü yazarların intihar notları

heather
Virginia Woolf – İngiliz yazar (28 Mart, 1941)
Woolf seneler evvel, tekrarlayacağından korktuğu bir sinir krizi geçirmişti. Sussex'te Ouse Nehri'nde boğularak intihar etti.
İntihar notunu kocası için evinde şömine rafına bıraktı.
“En sevdiğim, yeniden delireceğime eminim. O korkunç zamanların bir yenisini daha aşamayacakmışız gibi hissediyorum. Ve bu kez iyileşmeyeceğim. Gaipten sesler duymaya başladım ve odaklanamıyorum. Bu yüzden en iyisi gibi gözüken şeyi yapıyorum. Bana mümkün olan en büyük mutluluğu yaşattın. Benim için olunabilecek her şeyi oldun. Bu korkunç hastalık çıkıp gelene kadar iki insanın daha mutlu olabileceğini düşünmezdim. Artık daha fazla mücadele edemeyeceğim. Hayatını mahvettiğimi biliyorum, ben olmazsam çalışabilirsin. Çalışacağını biliyorum. Görüyorsun ya, bunu bile düzgün yazamıyorum. Okuyamıyorum. Demek istediğim o ki, hayatımdaki bütün mutluluğu sana borçluyum. Bana karşı son derece sabırlı ve inanılmaz biçimde iyi oldun. Herkesin bunu bilmesini istediğim için söylüyorum. Eğer biri beni kurtarabilecek olsaydı, bu sen olurdun. Senin iyiliğinin kesinliği dışında her şey uçup gitti. Hayatını mahvetmeye daha fazla devam edemem. İki insanın bizim olduğumuzdan daha mutlu olabileceğini düşünmüyorum. V.”

Yukio Mishima (Kimitake Hiraoka) – Japon romancı ve şair (1970)
Mishima, Japon ordusunun sivil hükümeti devirdiğini zannederek törensel bir şekilde intihar etti.
Bir balkondan bağırarak son sözlerini söyledi, içeri geçti, arkadaşına “beni duyduklarını bile sanmıyorum” dedi ve kendini deşti.
“Tenno Heika banzai!” (Majesteleri Çok Yaşa!)

Heinrich von Kleist – Alman yazar ve dramaturg (1811)
Kleist, kanser hastası olan genç kadın arkadaşıyla birlikte bir intihar anlaşması yaparak öldü. Kız kardeşine bir intihar notu bıraktı.
“Bütün dünyayla – ve her şeyden önce seninle – uzlaşmadan sevgili Ulrike, şu anda olduğu gibi rahat ve huzurlu ölemem. Bana yazdığın mektupta başvurduğun güçlü ifadelerden vazgeç: Bırak onların hükmünü kaldırayım; gerçekten de beni kurtarmak için gücünün yettiği her şeyi yaptın, yalnızca bir kız kardeş olarak değil fakat bir insan olarak da yapılabilecek her şeyi yaptın. Gerçek şu ki, yeryüzünde hiçbir şey bana yardımcı olamaz. Ve artık hoşça kal: Tanrı sana benimkinin yarısı kadar olsa bile, keyifli ve tarifsiz mutluluk içerisinde bir ölüm bahşetsin: Bu senin için düşünebildiğim en içten ve en büyük dilek. Henry. Stimmung, Potsdam, ölümümün sabahında.”

Sergei Yesenin – Rus şair (1924)

İngiltere Oteli'ndeki odasında kendini asarak intihar etti. Cesedinin yanında, intiharından bir gün önce bileklerini kesip kendi kanıyla Mayakovski'ye yazdığı veda şiiri bulundu. Sergei Yesenin, Moskova'nın Vagankovskoye mezarlığına defnedildi.
“Hoşça kal dostum, hoşça kal. Aşkım, kalbimdesin. Ayrılmamız da bir kader. Çok geçmeden bir araya gelecek olmamız da. Hoşça kal: el sıkışmaya gücüm yok. Üzülmek, kaş çatmak yok. Şu anda ölmek yeni bir şey değil. Çünkü yaşamak da yeni değil.

Chris Chubbuck – Amerikalı Gazeteci yazar (15 Temmuz, 1974)
Chubbuck kendini canlı bir televizyon yayını sırasında kafasından vurdu.
“Ve şimdi, Kanal 40'ın size her zaman en son şiddet olaylarını sunduğu yayın politikasına bağlı kalarak, canlı renklerle bir ilki daha göstermek üzereyiz – bir intihar girişimi.”




feminizm

heather
"asıl" savunduğu,ideal olarak benimsediği görüşleri aslında toplumdaki her insan tarafından benimsenmesi gereken,bir ideoloji haline getirilmek zorunda bırakılmasının bile vahim olduğu bir takım insani değer veya görüşleri savunan ya da en azından teoride öyle olan ideolojidir.yani üzerine tartışılmasının bile lüzumsuz olduğu fikirleri;bir takım insana karşı savunmak,bunun için mücadele vermek zorunda kalmışsak eğer şu toplumda,vay bizim halimize.

deniz kızı eftelya

heather
“Ben beş-altı yaşımdan beri bu ismi taşırım... Hatta daha garibi “Eftalya” ismini yadırgarım... Asıl ismim “Deniz Kızı” imiş gibi gelir... Deniz Kızı ismi bana nasıl verildi? "Çok küçüktüm. Babam saza pek meraklı idi... Babamın misafirleri geldiği zaman o saz çalar, ben de şarkı söylerdim. Büyükdere'de otururduk. Mehtaplı gecelerde daima sandal gezileri yapardık... O zaman babam sandalda bütün gece bana şarkı söyletirdi... Sesim az zamanda bütün Boğaziçi'nde meşhur olmuştu... Geceleri mehtapta bizim sandalın arkasına 20-30 sandal takılır, beni dinlerlerdi... Fakat hiç kimse benim kim olduğumu bilmiyordu.. Halbuki incecik sesiyle şarkı söyleyen bu gece şarkıcısına bir isim koymak lazımdı. 'Deniz Kızı' demeye başladılar... İşte Deniz Kızı bu beş yaşındaki Eftalya idi."

türk bayrağı

heather
Hala Türk Bayrağı mı Türkiye Cumhuriyeti bayrağı mı diye tartışmaya çalışan,dünyadan bihaber yazarlarımız bilmezler ki "Türk" sadece bir ırk değil aynı zamanda da demonimdir.Türkiye çok uluslu olmakla birlikte,o ulusların her bireyine de "Türk" denmektedir ve o ulusları temsil eden bayrağın adı da "Türk" bayrağıdır.Bundan rahatsız olanlarımız varsa,Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığını bırakıp çekip gidebilirler.Sizleri cahilce ve şovenist davranmayı bırakıp,olaylara objektif bakmaya davet ediyorum.

dağlara gel

heather
Alevi piri gevheri tarafından Osmanlı-Kürt ittifakı ile yapılan katliamdan kaçıp dağlara yerleşen alevi türkmenler için yazılmıştır.ek olarak 1994 yılında mhp tarafından seçim müziği olarak da kullanılmıştır.

kızların umursamayan erkeklerle daha çok ilgilenmesi

heather
üzerine kafa yorulduğunda paradoks yaratılabilecek bir konudur,kimin umursamadığı ve kimin umursanmadığı belirsizdir aslında.sevdiğiniz kızın sizi onu sevdiğiniz için sevmediğini ve dolayısıyla kendisini sevenle değil sevmeyenle veya umursamayanla ilgilendiğini düşünürsünüz,öte yandan da başka bir kız sizin tarafınızdan umursanmak için elinden geleni yapar lakin siz bu süreçte sizinle ilgilenmeyen bir kızın neden sizinle değil de kendisini umursamayan bir oğlanla ilgilendiği üzerine kafa yormakla meşgulsünüzdür,bu durumda da siz umursamayan erkek mertebesine ulaşırsınız,aman ha dikkat edin.
2

çingeneler zamanı

heather
Yönetmenliğini Emir Kusturica'nın yaptığı 1988 yapımı filmdir.Aynı zamanda tamamı Çingenece olarak çekilmiş olan ilk film olmakla birlikte dönemine müzikleriyle birlikte damga vurmuştur.Başrolünü davor dujmović üstlenmektedir.Kısaca,fakir bir çingene olarak ailesiyle romanya'da yaşayan perhan'ın;hem sevdiğiyle evlenebilmek,hem de bacağından sakat kız kardeşini ameliyat ettirebilmek için mafyatik işlerle uğraşan ahmed'le birlikte yaşadığı yeri terk etmesini ve akabinde meydana gelen olayları anlatır.çingenelerle ilgili izlediğim tek film olmakla birlikte herhalde yine çingenelerle ilgili izleyebileceğim en güzel filmdir dedirten bir filmdir.gerek müzikleriyle,gerek sıradışı dramı ve hayalgücüyle herkesin ilgisini çekecek türden bir film olmasa da kesinlikle beni kendine hayran eden bir film.

Gazoz

heather
Geçenlerde damla sakızlısını denedim.Önerim,nostaljik gazozların satıldığı mekanlarda "bor" markasının değil "uludağ" markasının damla sakızlısını almanızdır.Ben bir hataya düştüm,siz düşmeyin.ayrıca beyoğlu gazozunun zencefillisini de tavsiye ederim.

başörtüsü yasakları

heather
Kamuda,askeriyede ve polis teşkilatlarındaki personele uygulanması gerekendir.sadece personeli kapsamamalıdır,bir kamu binasına mini etekle giremeyeceğimiz gibi başörtüsüyle veya türbanla da girilmemelidir.nasıl askeriyede kısacık şortlarla elbiselerle dolaşılamayacağı gibi türbanla da dolaşılmamalıdır,bunun özgürlükle veya o özgürlüğü kısıtlamakla bir alakası yoktur,gereken bu dur.bu tür kurumlarda isteyenin istediği gibi giyinebileceğini düşünen kişilerin daha önce hiç askeriyeye veya herhangi bir kamu binasına girmediğini varsayıyorum.

e-kitap

heather
ciddi anlamda pahalı olan kitaplar için mantıklı olabilen,onun dışında anlam veremediğim bir şeydir.o ciltsiz kitabı alıp yumuşak kapağını yanağına dokundurmak,sayfalarını koklamak,kütüphanene yeni bir kitap daha eklemenin mutluluğunu yaşamak varken neden e-kitap?

gözlemlemeyi seven insanlar

heather
eğer teist bir bireyseniz size gün geçtikçe tanrının yeryüzündeki varlığını hissettiren bir eylemdir.gözlemlediğiniz kişilerin bazısında iyiyi bulurken bazısında da kötüyü buluyorsunuz,ve bu yüzden gözlem yeteneği iyi bir insan olarak insanları iyi ve kötü diye ayırabilme olgusunu elde ediyorsunuz.güzeli ve çirkini görüyorsunuz,herkeste kendinizden bir parça buluyorsunuz ve ne kadar gözlemlerseniz o kadar uzaklaşıyorsunuz,gariptir ki bazen de yakınlaşıyorsunuz,samimiyeti buluyorsunuz.farkındalığınızı arttırıyorsunuz,arttırdıkça boşluğa düşüyorsunuz,normali reddederken anormale alışmayı öğreniyorsunuz.peki sadece insanı mı gözlemliyorsunuz? bir ağacı keşfederken iç dinginliğinizi sağlıyorsunuz,doğayı seyrederken mutluluktan ağlıyorsunuz ve masumiyetin size bahşettiği tüm değerler için şükrediyorsunuz.