confessions

anne boleyn

Admin  · 29 Nisan 2017 Cumartesi

  1. toplam giri 920
  2. takipçi 145
  3. puan 17708

içilen her kolanın israile bir kurşun olması

anne boleyn
senin, bizim, onların kola içmesi ya da içmemesi hiçbir şeyi değiştirmez. bütün merkez bankaları yahudilerin elinde. ülkelerin ipleri yahudilerin elinde. sen bir kola içmedin diye onların servetleri azalmaz. dünyanın en zenginleri yahudilerdir. kapitalist sistemin baş mimarı da yahudilerdir. o yüzden artık şu muhafazakar kesimin böyle aptallıklardan vazgeçmesini temenni ediyorum. kola içmemek israil'i bir kurşun zarara uğratmaz sadece sağlığınızı iyileştirir.

laiksavar

anne boleyn
gereksiz başlıklar açmayı bırakmalı. kişisel bir sorunum yok lakin gerçekten gereksiz başlıkları görmekten bayılacağım. ayriyetten rütbesinin yükseltilmesine şaşırdığım yazardır.

eski sevgiliyi stalklamak

anne boleyn
aslında ben tam olarak eski sevgilimi değil de bir flörtümü stalklıyım dedim. Hani bir yazımda bahsettiğim var ya kızlara yatağa atmak için yanaşan heh işte onu stalkladım. muradına ermiş bizimki dil geliştirmeye miami'ye gitmiş anlaşılan baya bir geliştiriyor. ferrarilerle fotoğraflar yanında kocaman göğüslü sarışın, siyahi kadınlar aman tanrım dedirtiyor fotoğraflar. sanırım hayatıma kısa süreli dahi de olsa aldığım en p*ç erkek buydu dedirtiyor. eğer böyle bir eskiniz varsa hiç stalklamamak daha iyidir. hele ki hala içinizde ona karşı herhangi bir his varsa. (benim tabii ki yok ama sanırım birazcık yarım kalmışlık, öfke hissi mevcut) ama kendinizi durduramadığınız gerçeği de yadsınamaz.

sevgili dimitrina

anne boleyn
''Zımba gibi delikanlı.

Sofya'da o sırada.
Görev icabı.
Henüz yeni taşınmış, pek arkadaşı yok, Bulgaria pastanesine tek başına oturuyor, etrafı tanımaya çalışıyor, akşamları operaya filan gidiyordu. Gene böyle bir şubat günü... Şehir Kulübü'ne davet edildi. İşte orada tanıştılar. Adı, Dimitrina'ydı. Kısaca, Miti diyorlardı. Çok güzeldi. İsviçre'de müzik eğitimi görmüştü, üç lisan biliyordu. Sosyetenin en gözde bekârıydı. E fonda da Mavi Tuna valsi çalıyordu. Bizimki hiç tereddüt etmedi, salonu ortadan kılıçla ikiye böler gibi yürüdü, yanına gitti, bu dansı bana lütfeder misiniz dedi. Şimşekler çakan kıskanç bakışlar eşliğinde, piste çıktılar. Herkes mırıl mırıl onlar hakkında konuşuyor, onlar ise hiç konuşmuyor, birbirlerine gülümseyen gözlerle bakarak, dans ediyorlardı. İlk görüşte aşk derler ya, öyle olmuştu. Ertesi gün... Bizzat Miti'nin annesi tarafından, evlerine, çaya davet edildi bizimki... Bu davet, gençlerin görüşmesine resmi izin manasına geliyordu. Buluşmaya başladılar. Borisova parkında dolaşıyorlar, buz pateni yapıyorlar, tiyatroya gidiyorlardı. Önce dedikodular başladı, sonra tatsızlıklar... Çünkü, Miti'nin babası Bulgar Çarı'nın has adamlarındandı, savaş kahramanı generaldi, savunma bakanlığı da yapmıştı. Böyle bir adamın kızıyla, bir Türk, olacak iş değildi. Bizimkinin ise, umurunda bile değildi. Askeri Kulüp'te tertiplenen baloda denk getirdi, inadına, Çar'ın önünde dans etti Miti'yle... Ele güne meydan okudu. Hemen ardından da, evlenelim dedi. Miti düşünmedi bile, evet dedi. Gel gör ki, iki gönül bir olmuştu ama, general seyran olmamıştı. Mahalle baskısı, dayanılacak gibi değildi. Aldı bizimkini karşısına, bu evlilik mümkün değil, bundan sonra kızımla görüşmezseniz iyi olur dedi. Dünya, bizimkinin başına yıkıldı. Haftası geçmeden, Miti'yi apar topar bir başkasıyla, bir mühendisle nişanladılar. Bizimki nişanı duydu, daha fena yıkıldı. Zaten görev süresi de bitmişti, o öfkeyle topladı bavulları, İstanbul'a döndü. Halbuki, nişan mişan yoktu. Miti bir başkasıyla evlenmeyi reddetmiş, parmağına zorla takılan yüzüğü fırlatıp atmıştı.

*

Maalesef, bizimkinin bundan haberi yoktu.

*

Ömrü boyunca yaptığı...
Tek hataydı.

*

Kızı alıp, gitmeliydi.
Yapamadı.

*

Miti'den sonra, hayatına 19 kadın daha girdi. Nafile.
Asla mutlu olamadı. Asla.
Unutamadı.
Hatta, seneler sonra, Ankara'da Bulgar Kooperatif Tiyatrosu'nun oyuncularıyla sohbet ederken, “gençliğimi bıraktım Sofya'da” dedi...
“Bir kız sevdim ama, bana vermediler...”

*

Kırık bir kalple yaşadı.
Yalnız bir kalple rahmetli oldu.

*

Miti desen... 18 yaşındaydı, 30 yaşına kadar bekledi. Ha bugün bir mektup gelir, ha yarın kendisi çıkagelir, bekledi, evlenmedi. Maalesef gelmedi. Ailesinin artık yeter baskısıyla, bir avukatla evlenmeyi kabul etti. Saygılı ama, sevgisiz bir evlilikti. İki kızı oldu. Kalbindeki boşluğu evlatlarıyla doldurmaya gayret etti. Taa ki, 1966'nın 7 Ağustos gecesine kadar... Ağır hastaydı, zor konuşuyordu, başında bekleyen kız kardeşi Olga'ya mırıldandı. “Biliyor musun” dedi, “rüyamda onu gördüm, galiba nihayet Mustafa Kemal'e kavuşuyorum...”

*

Kapattı gözlerini.
Nihayet kavuşmuşlardı.

*

Ve, gene öyle bir Şubat...
Bugün Sevgililer Günü.

*

Memlekette her şey kötü gidebilir, tarihin en karanlık, en umutsuz günleri yaşanıyor olabilir. Acı çekeriz, mücadele ederiz, direniriz, gün gelir illa ki düzelir. Ama o kızı kaybedersen... Senin için hayatın boyunca hiçbir şey asla düzelmez. Git, tut elinden.''

Yılmaz Özdil'in yürek yakan köşe yazısı...
Ne acıdır ki ben bunu Yılmaz Özdil'in Kadın adlı kitabını okuduğumda öğrendim. Yani daha iki ay önce. İlk okumaya başladığımda Mustafa Kemal ismini görene kadar her şeyden habersizdim. Ve Mustafa Kemal'i gördüğüm an gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Bizler Atatürk'ün sadece askeri ve siyasi yönünü tanıyor, biliyoruz. Oysa onun duygusal, aşık, şefkatli, acılı tarafı da vardı. Sanırım benim en en çok sevdiğim tarafı da bu oluyor. Yavaş yavaş tanımaya başlıyorum onun bu yönünü... Onun çektiği acılar ile hüzünleniyorum. Eminim ki bir çoğunuzun bu aşktan haberi yok. Benim gibi bir çoğunuz Mustafa Kemal'i gördüğünüzde şaşıracaksınız. Diyeceğim şu ki, Atatürk'ü sadece askeri ve siyasi dahiliğini değil, duygusal, aşık, şefkatli yönünü de tanımalıyız.

kadınların hep güzel olmak istemesi

anne boleyn
ne yazık ki toplumun bize dayattığı aslında yanlış olan bir saçmalıktır. toplumda ''güzelsen iş bulursun, güzelsen koca bulursun, güzelsen toplumda yer bulursun'' mantığı egemen olmuş durumda. bana kalırsa güzellik bakan gözdedir. ben birini çok beğenebilirken arkadaşım beğenmeyebilir. istediğin kadar güzel ol seni beğenmeyenler olabileceği gibi çirkin olduğun halde seni beğenen biri çıkabilir. insanlar tarafından çirkin olmak bir suç olarak görülüyor. işte sırf tam da bu yüzden kadınlar güzelleşmek için çareler arıyor. keşke toplumun bize dayattığı güzellik anlayışından sıyrılabilsek.

dini imanı para olmak

anne boleyn
bu kişiler para kazanmak için dini sömürürler. insanlara şükretmelerini, fakirliklerinin imtihan olduğunu söylerler ama kendileri son model mercedes'lerine binerler. televizyona deccal derler ama kendi televizyon kanallarını açıp sonra da neden izlemiyorsunuz gelin izleyin diye cemaatini çağırırlar (bkz:cübbeli hoca)
o yüzden ben artık nerede dini kullanan, dilinden düşürmeyen biri görsem aklıma direk para gelir. çünkü din para kazanmanın, insanları sömürmenin en kolay ve en ucuz yöntemidir. Sonuç olarak ise bu kişilerin dini imanı paradır.
55 /