confessions

anne boleyn

Admin  · 29 Nisan 2017 Cumartesi

  1. toplam giri 920
  2. takipçi 145
  3. puan 17708

kemalisthatun

anne boleyn
İlk öncelikle benimle ilgili güzel düşünceleri olan herkese teşekkür ederim. Beni beğenmeyenlere de saygı duyuyorum. Lakin Biradelisi arkadaşın ya okuma sorunu var ya da okuduğunu anlamama sorunu var. ''Türkiye'de, Atatürk eşittir laiklik demektir'' sözümü madem düz yazınca anlamıyor bari açıklama yapayım. Asırlardır süren bir hilafeti kaldırıp, dostlarının bile karşına geçtiğini görüp, bütün tepkilere rağmen bu millete laik sistemi getiriyorsan, bu ülkede laiklik, Atatürk demektir. Bakın dikkatinizi çekerim dünyada demiyorum sadece ve sadece Türkiye'den bahsediyorum. Dünyadan bahsediyor olsaydım bu bir cahillik olurdu. Nasıl ki Türkiye denildiğinde akıllara ilk Atatürk gelebiliyorsa, Türkiye'de de laiklik denildiğinde de akıllara Atatürk gelir. Laiklik tüketilmiş, anlamı kalmamış bir sistem olabilir günümüzde. Lakin geçmişimizden geleceğimize onu önemli kılan en büyük etken hilafet gibi köklü bir sistemin kaldırılışı ve yerine yepyeni laiklik getirilişiydi. Bunu başaran ise Atatürk'tü. Umarım artık bahsetmek istediğimi anlamışsındır. Senin anladığın, anlamak istediğin gibi sığ düşünceli biri değilim. Her düşüncemin altında sebepler ve gerçekler yatıyor.
11

25 eylül 2017 kürdistan referandumu

anne boleyn
hayali kürdistan olanları yollayalım şöyle oraya da ülkece kısmen huzura erelim. ama doğru türkiye'yi bırakıp gitmezsiniz, götünüz yemez değil mi? bu ne perhiz bu ne lahana turşusu derler adama.

sadece beş yıl veriyorum. beş yıl içinde birbirlerini doğrayacaklar. türkiyeeeeeğ bizi aaaaaaal diye anıracak oradaki siviller, türkiye napacak biliyor musunuz? zaten daha önce bu hikayeyi duydunuz. tabii ki enayi türkiyem alacak.
17

ganyotçunun izmir marşına küfür etmesi

anne boleyn
bunlar işte böyle şaklabanlar. bunlar kraldan çok kralcılar. bunlar her devir adam olmak yerine devire göre adamlar. bunlar bugün böyleler yarın laikliğin, atatürk'ün köpeğiler. güç kimin elindeyse onun yanı başında biterler. çünkü bunlar kusura bakmayın ama en adi, şerefsiz, haysiyetsiz, onursuz herifler. bunlar gibiler bitmeyecek arkadaşlar. bunlar gibiler güç bizdeyken de olacaklar, şimdi değilken de varlar. hep var olacaklar. sadece devire göre ideolojilerini değiştirecekler. bazen insan kılığına girecekler, bazen de gördüğünüz üzere insanlıktan çıkacaklar.

laiksavar

anne boleyn
gereksiz başlıklar açmayı bırakmalı. kişisel bir sorunum yok lakin gerçekten gereksiz başlıkları görmekten bayılacağım. ayriyetten rütbesinin yükseltilmesine şaşırdığım yazardır.

yazarların sözlük şikayetlerini başlık halinde belirtmesi

anne boleyn
''beynini kullanmaktan yoksun tipler'' diyerek hakaret ediyor arkadaş. özelden ''hainleri savunan heriflerin başlığında benim tepkime ters cevap verdiği için'' yazıyoruz, haini aklayanı şikayet ediyoruz ''işim var'' diyor ''beş dakika sonra başlık açıyor'' hala girdilerin altında bana laf söylüyor ama ''işi var.'' neden işi var ben açıklayayım yazar arkadaşlarım çünkü seyit rızayı savunanları görmezden gelmek gibi bir işi var. beyin yoksunu diyor ya bana sana da derler ki sen dansöz olmayı bırak öyle konuşalım.
3

nazlı çelikin göz yaşları

anne boleyn
gece gece göz yaşlarımı tutamadım. neden bu kadar vefasızız? neden kahramanlarımızı anca ölünce tanıyor biliyoruz? neden medya kahramanlara yer vermiyor? neden bizler bu kadar suskunuz? neden, niye alıştırıldık şehit haberlerine? kahramanlarımızın isimi sağ olduklarında da, öldüklerinde de bir murat boz, arda turan kadar medyada, hayatlarımızda yer almıyor. kasten alıştırıldık buna. oysa şehit olan kubilay için ''menemeni yakın'' diyen atatürk'ün evlatları biz değil miydik? üzülerek söylüyorum ki alıştık, alıştırıldık. artık vatan için mücadele etmek, ölmek sıradan bir olay haline geldi. gerek teröristler gerek hükümet ve medya bunu başardı. ölüme alıştık. milli duygularımızı kaybettik. yavaş yavaş da insanlığımızı kaybediyoruz.

atatürk'ün türkcü olması

anne boleyn
Atatürk sırf türkçü diye tatlısu komünistleri, lenin, gandhi, che, fidel'i, atatürk gibi muhteşem bir liderden üstün ya da atatürk ile eşit görüyorlar. komünistler önce ona buna ırkçı yaftası yapıştıracaklarına, türk'e düşman olmamayı öğrensinler. kendi ideolojilerine göre de atatürk'ü sınıflandırmayı bıraksınlar. Atatürk Türk milliyetçisiydi. en sevdiğim özelliklerinden biri de buydu. NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!

atatürk'ün son 200 yılın en büyük lideri olması

anne boleyn
Atatürk'ü tanımayan, tanımaya çalışmayan, devrimlerini nasıl bir millet ile yapmaya çalıştığını idrak edemeyen, cahil, yoksul, zavallı bir milleti muasır medeniyetler seviyesine çıkarışını algılamayan insanlar burada gelmiş che, lenin, gandhi ile falan kıyaslıyor. onların birçoğunun fikir babası Atatürk'tü. nasıl ki Atatürk de geçmişi okuyarak bu devrimleri yapmışsa, yenilikleri okuyarak, örnek almaya çalışarak getirdiyse onlar da atatürk'ü örnek alarak hareket ettiler. Gandhi gandhi diyip duruyorlar. Gandhi'nin sözü, ''Mustafa Kemal İngilizleri yenene kadar Tanrı'yı da İngiliz zannederdim'' evet Gandhi de (Atatürkten sonra) emperyalistleri ülkesinden kovmayı başarmıştır. ama bununla bitmiştir. Atatürk ne mi yaptı? Turgut Özakman'ın cümlesi her şeyi açıklar nitelikte ama bunu anlayabilecek kapasite var mı komünistlerde bilinmez! Tekrar ve tekrar paylaşıyorum:
''dünyada ülkesini savaşta zafere kavuşturan birçok komutan var. milletini daha ileri bir toplum yapmak için çalışmış birçok önder de var. ama yokluk, yoksulluk içinde ikisini birden başarmış bir kişi var; atatürk.''

edit: Unesco'nun Atatürk tanımını da okumayı çok seven(sözde) arkadaşlar okursa memnun olacağım. dünya kabul etti komünistler ve yobazlar kabul etmedi. zavallısınız.
2

kürtlerin bağımsızlık arzusunu algılayamayan yazar

anne boleyn
"Ha bu silah zoruyla dağda mı yapılır orası tartışılır" aha bir pkk sempatizanı daha. Tartışılmaz, kafalarına sıkarsın sevaba girersin. Bizim dedelerimiz bu topraklar için kan döktü, savaştı ne lazına ne çerkezine ne kürdüne ne de başka bir ırka verecek toprağımız yok. Zaten lazı ve çerkezi ve (vatansever olan) kürdü ile ve bütün türkleri ile bu topraklar bizimdir. O topraklar da Türkiye'dir. Hani araplar devlet kurmak isterse bir sürü arap devleti var oralardan bir yere yollarsın demiş ya yazar arkadaş o zaman türkiye'deki bütün kürtleri de ırakta kurulmakta olan kürdistan'a postalayalım? Nasıl hoş oldu mu bu fikir? He arap değil de kürt ise mevzu o zaman mı sıkıntı çıkarıyor bu düşünce? Hayır, bu düşünce başlı başına saçmalık da siz kürtler üzerinden hassasiyet kasıyorsunuz.

"Her milletin devlet hakkı vardır" gerçeği şayet bir milletin topraklarında devlet kurma isteği ise o zaman o hak değil acizlik, gasp, hainlik oluyor. Bizlerde size verilecek toprak yok.
15

seyit rıza

anne boleyn
şeyh said ve iskilipli atıf gibi bu herif de haindir. siz ülkeyi bölmek için isyan çıkarmayı doğru bir halt sanıyorsanız orası ayrı bir mevzu. bu ülkenin bölünmesini ne kadar isteyen hain var ise işte sonu bu hain gibi olacaktır bu da değişmez gerçektir.

kemalisthatun

anne boleyn
ömrü hayatı boyunca fikirlerini her alanda, her platformda, her topluluk alanında belirtmekten asla vazgeçmeyecek olan bir yazar olarak buradayım. fikirlerim beni ben yapan etkenlerdir. o yüzden fikirlerim olmadan, doğrularımı savunmadan asla yaşayamam. fikirlerim sustuğu zaman emin olun ki ben bu dünyadan göçmüş olacağım.
2

rigmo

anne boleyn
insanlar ne yazık ki göründüğü gibi değiller. bir zamanlar değer verdiğim insanlardan biriydi kendisi. her değer verdiğim insan gibi bu da tam bir hayal kırıklığı oldu. ikili oynama konusunda üstüne yoktu. sözlüğe girme amacının %50'sinin kız düşürme arzusu olduğunu düşünüyorum. hatta düşünüyorum değil de bizzat şahit oldum diyebilirim. eğer bunu okuyorsan sana sevgilerimi iletiyorum swh. en sevdiğim şeyi de söylemeden geçemeyeceğim. en sevdiğim şey insanların gerçek yüzünü görmektir. beni bu şerefe nail ettiği için kendisine defalarca teşekkür ediyorum.
(bkz:bir insanın gerçek yüzünü seninle ilgili tüm menfaati bittiğinde görürsün)
1

milliyetçilik

anne boleyn
''Milliyetçilik, kendi ırkını ve kültürünü yaşatmak hatta onu yüceltmek için yapılan çabalar ve bu yolda benimsenen ilkelerdir.
Her ulusun kendi egemenliğine sahip olup kendi devletini kurmasıdır.
Her milletin kendi kendini idare etmesi ve bağımsızlığın milletin elinde bulunmasıdır.
” NE MUTLU TÜRKÜM DIYENE ” sözü Kemalist milliyetçiliği en iyi şekilde açıklamaktadır.''

Sözlükte ne yazık ki milliyetçilere karşı bir ön yargı, hakaret boyutunda tavırlar sergileniyor. bu sözlükteki milliyetçi olanlar ''en iyi kürt ölü kürt'tür'' diyenler değildir. Şahsen ben kendi milliyetçiliğimden bahsedecek olursam, ben Atatürk'ün milliyetçiliğini taşıyorum. Diğer ırkları dışlamıyorum sadece ve sadece Türk'e düşman olana düşmanım. bu da en doğal hakkım. hümanist biri değilim asla olmadım da. Ermenileri, arapları seviyor muyum tabii ki de hayır. ermeniler türk bayrağını yakarken benim azerbaycanlı türk kardeşlerimi katlederken kusura bakmayın da zaten sevmem imkansız. kürtlerin hepsine ön yargılı mıyım tabii ki de hayır. biliyorum ki içlerinde vatanını seven, türkiye'yi vatanı bilenleri çok, işte onlar benim kardeşimdir. ama geri kalanı ''ölse müthiş olur'' kafasındayım(kürdistan naraları atıp askerimi sırtından vuran aşağılık mahluklardan bahsediyorum) he bu ırkçılığa giriyorsa evet ırkçıyım şayet bana ırkçı demek Atatürk'e de ırkçı demek olur. o da türk'e düşman olana merhamet göstermezdi. kucaklayıcıydı, birleştiriciydi ama hainlere affı yoktu.
milliyetçilik günümüzde kendi ırkından başkasına düşmanmış olarak gösteriliyor. hayır değil. öyle olanları yok mu var tabii ki de. ama bizler öyle değiliz. bizler türk'e düşman olana düşmanız. o yüzden milliyetçilere hakaret ederken genelleme yapmayın. bu arada tarihinle övünmek, türklük şuurunu benimsemek, milli duygularını doruklarda yaşamak da ırkçılık değildir. türk olduğumdan onur ve gurur duyuyorum. NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!
13

sinan meydan

anne boleyn
Değeri bilinmeyen tarihçidir. Mustafa Armağan gibi soytarıların, Kadir Ruhhastasıoğlu gibi şaklabanların bile takipçisi çok iken bu adamın takipçisi azdır. Türkiye'de ilerleyen tek şey gericilik, cahillik sanırım. Bu adamın kıymeti bilinmelidir. Durmadan, yılmadan Atatürk'ü bizlere anlatmaya çabalıyor. Aslında bariz olan doğruları kanıtlıyor. Umarım gelecek zamanlarda daha çok kitleye sesini duyurur ve kıymeti bilinir. Panzehir kitabını herkes okumalı.

boş konuşmak

anne boleyn
konuşmuş olmak için konuşmak. ne yazık ki sözlükte boş konuşmayı en iğreti şekilde uygulayan iki kişi var. anladığım kadarıyla, meslekleri iyi anlamayı gerektiriyormuş lakin boş konuşmamayı değil.
5

laiksavar çomar olmayı hak etmiyor

anne boleyn
demek ki millete yaranmak için salak saçma başlıklar açmak, milleti trollemek, millete bulaşmak gerekiyormuş. Öyle yaranıyorsun insanlara. entryleri okuduğumda bunu anladım. üzme admin bey şuncağızları. sol framenin saçma sapan başlıklarla dolmasını özlemişler. ben mi? ben bütün sırrı çözdüm. o da bende kalsın.
3

sevgilinin yakın arkadaşınla aldatması

anne boleyn
9. sınıfta başka okuldan bir sevgilim vardı. bir de kendi okulumdan arkadaşlarımdan biri olan buse vardı. bu kız inatla facebooktan ekliyordu sevdiceğimi ben de sevgilimin hesabından reddediyordum, kıza da bir şey demiyorum tabii. bayrampaşa tuna lisesini bilen varsa zaten labirent gibi birbirleriyle karşılaşabilene bravo denir o derece. bu yüzden de buse ile karşılaşmıyorduk çok, eğer karşılaşsak tokat manyağı yapacağım zaten o derece sinirliydim. bu ne yürek yarabbi? swh.

her neyse s*refsiz sevdiceğim ile buluştuk, konuşuyoruz falan bana dedi ki "sabah buse ile burada oturduk, takıldık falan" dedi. bakın yedi sene geçmiş hala anlatırken sinirlendim. her neyse bu böyle dedikten sonra suratımın değiştiğini görünce şaka yaptım ayağına yattı. yerler mi? yemezler. bunun kankası vardı benim de kankamdı buna zarf attım bir laf aldığımda da bütün her şeyi dökülmek zorunda kaldı yoksa beni kaybedecekti. sevgilim ile buse habire mesajlaşıp duruyorlarmış, görüşüyorlarmış, bu buse sevgilime "yaseminden ayrıl, ayrılmazsan seninle görüşmem" diye baskı yapıyormuş. ş*refsiz sevgilim de benden ayrılmak istemediği için bunu oyalıyormuş. yani beni kankam olan buse ile aldatıyormuş! bunları öğrenince ertesi gün okula gittim, buse'yi buldum ve dövdüm. iki sene geçti olaydan, başka birine yanlış yaptı gene dövdüm. şimdi olsa döver miyim diye sorsanız kızı dövmek çok zevkli ama ben kimseye şiddet uygulamıyorum artık. ne bok yerse yesin k*şar.

sonra diyorlar ki neden sevgilin yok, neden olsun? küçücük yaşımda aldattılar beni hem de arkadaşımla!

o sevgilime ne oldu diye sorarsanız, hiçbir şey olmadı. iki ay önce falan yazdı cevap vermedim gene yazdı cevap vermedim kendi kendine kudurdu allahın megolomanı. güldüm mesajlarını okurken, çok eğlenceliydi.

türkiye'nin en güçlü zamanı

anne boleyn
1923-1938 zamanlarıdır.
yıllarca süren bir savaştan çıkıp yokluk içinde tam bağımsız bir ülke kurmuşsun, bir de üstüne muhteşem devrimler yapmışsın, en garibi de ülkenin şu anki olduğu durumdan üretim, ekonomi, huzur anlamında kat ve kat daha refah durumdasın. eğer bir dilek hakkım olsaydı, isteğim o dönemde yaşamak olurdu.

başörtüsü yasakları

anne boleyn
ortaokul ve lisede kesinlikle başörtü yasak olmalı. üniversiteye sivil kıyafetle gidildiğinden dolayı yasak olması bariz saçmalık olur. orduda, polis teşkilatında da karşıyım. lakin bunların dışında başörtülülere kısıtlama getirilmemelidir. herkes istediği gibi giyinmek konusunda özgürdür lakin sırf başörtülüler diye onlar için kurallar esnetilmemelidir. sonuçta lafta da olsa laik bir sistem mevcut anayasada.

9 ağustos sözlükteki ırkçı saldırı

anne boleyn
objektif olarak değerlendirmeye çalışacağım. "türkler hiç olmasaydı" başlığından sonra açılan "kürtler hiç olmasaydı" başlığındaki bazı kişiler ikinci başlığa tepki gösterir iken nedense ilk başlığa tepkisiz kaldılar. "moskovakürdü" arkadaşımızı tenzih ediyorum.
ikinci başlık tamamen her zamanki gibi türkleri aşağılama girişimine tepki olarak açılmış bir başlık olup tümüyle yanlış olsa dahi eşitlikçi bir izlenim bırakmaya çalışanların "türkler hiç olmasaydı" başlığına sessiz kalıp ikincisine durmadan ses çıkarmaları muhteşem bir ironi göstergesidir. iki yüzlülükleri de buradan gayet net bir şekilde görebiliyoruz. iki ırk da var arkadaşlar, bunu ne inkar edebiliriz ne de değiştirebiliriz. keşke tek millet olmayı başarabilseydik de böyle ayrılmalar yaşanmasaydı aramızda. eğer bir şeye tepki gösterecekseniz bu kişi sadece peygamberdevesi değil de diğer arkadaş da olmalıdır. çiftestandart uygulamayın, zira eşitlikçiyim diye bağıran da sizlersiniz.
15

Şanlıurfa'da atatürk büstüne yapılan saldırılı

anne boleyn
"Ey milletim, Ben, Mustafa Kemal'im...
Çağın gerisinde kaldıysa düşüncelerim,

Hálá en hakiki mürşit, değilse ilim,

Kurusun damağım, dilim.

Özür dilerim...

Unutun tüm dediklerimi.

Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...

* * *

Özgürlük hálá,

En yüce değer

Değilse eğer...

Prangalı kalsın diyorsanız, köleler...

Unutun tüm dediklerimi.

Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...

* * *

Yoksa, çağdaş medeniyetin bir anlamı,

Ortaçağ'a taşımak istiyorsanız zamanı,

Baş tacı edebiliyorsanız

Sanatın içine tüküren adamı...

Unutun tüm dediklerimi.

Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...

* * *

Yetmediyse acısı, şiddetin, savaşın.

Anlamı kalmadıysa

Yurtta sulh, dünyada barışın.

Eğer varsa ödülü, silahlanmayla yarışın.

Unutun tüm dediklerimi.

Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...

* * *

Özlediyseniz fesi, peçeyi.

Aydınlığa yeğliyorsanız, kara geceyi.

Hálá medet umuyorsanız

Şıhtan, şeyhten, dervişten.

Şifa buluyorsanız,

Muskadan, üfürükçüden...

Unutun tüm dediklerimi.

Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...

* * *

Eşit olmasın diyorsanız, kadınla erkek...

Kara çarşafa girsin diyorsanız,

Yobazın gazabından ürkerek...

Diyorsanız ki, okumasın

Kadınımız, kızımız;

Budur bizim alın yazımız...

Unutun tüm dediklerimi.

Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...

* * *

Fazla geldiyse size, hürriyet, cumhuriyet...

Özlemini çekiyorsanız,

Saltanatın, sultanın...

Hálá önemini anlayamadıysanız,

Millet olmanın...

Kul olun, ümmet kalın,

Fetvasını bekleyin, şeyhülislamın...

Unutun tüm dediklerimi.

Yıkın, diktiğiniz heykellerimi.

RAHAT BIRAKIN BENİ..."

(bkz:yıkın diktiğiniz heykellerimi)

Bu haberi görünce, Süleyman Apaydın'ın bu şiirini akıllara getirmiştir.
3

sevdiğiniz yazarlar

anne boleyn
neredeyse şu anki sözlüğün hepsini yazmak durumunda kalacağım swh
-hena
-fyodorwell
-herr muller
-ghost rider
-hz lethe
-lucifer
-logarithm
-deist imam
-the
-laiikice
-gravity0 (hoş geldin)
-kaliaras
-ickial
-cicek
-makinelitufek
-codex cumanicus
-spongezey
-laiksavar
-pyotr alexeyevich kropotkin
-gralder
-turkdusun (canım dostum gelmiş, hoş gelmiş)
-albus

yoruldum la. siz kaşındınız arkadaşlar. zira atladığım birileri dahi olabilir. seviyorum hepinizi swh. sıralama rastgeledir.

eski sevgiliyi stalklamak

anne boleyn
aslında ben tam olarak eski sevgilimi değil de bir flörtümü stalklıyım dedim. Hani bir yazımda bahsettiğim var ya kızlara yatağa atmak için yanaşan heh işte onu stalkladım. muradına ermiş bizimki dil geliştirmeye miami'ye gitmiş anlaşılan baya bir geliştiriyor. ferrarilerle fotoğraflar yanında kocaman göğüslü sarışın, siyahi kadınlar aman tanrım dedirtiyor fotoğraflar. sanırım hayatıma kısa süreli dahi de olsa aldığım en p*ç erkek buydu dedirtiyor. eğer böyle bir eskiniz varsa hiç stalklamamak daha iyidir. hele ki hala içinizde ona karşı herhangi bir his varsa. (benim tabii ki yok ama sanırım birazcık yarım kalmışlık, öfke hissi mevcut) ama kendinizi durduramadığınız gerçeği de yadsınamaz.

sevgili dimitrina

anne boleyn
''Zımba gibi delikanlı.

Sofya'da o sırada.
Görev icabı.
Henüz yeni taşınmış, pek arkadaşı yok, Bulgaria pastanesine tek başına oturuyor, etrafı tanımaya çalışıyor, akşamları operaya filan gidiyordu. Gene böyle bir şubat günü... Şehir Kulübü'ne davet edildi. İşte orada tanıştılar. Adı, Dimitrina'ydı. Kısaca, Miti diyorlardı. Çok güzeldi. İsviçre'de müzik eğitimi görmüştü, üç lisan biliyordu. Sosyetenin en gözde bekârıydı. E fonda da Mavi Tuna valsi çalıyordu. Bizimki hiç tereddüt etmedi, salonu ortadan kılıçla ikiye böler gibi yürüdü, yanına gitti, bu dansı bana lütfeder misiniz dedi. Şimşekler çakan kıskanç bakışlar eşliğinde, piste çıktılar. Herkes mırıl mırıl onlar hakkında konuşuyor, onlar ise hiç konuşmuyor, birbirlerine gülümseyen gözlerle bakarak, dans ediyorlardı. İlk görüşte aşk derler ya, öyle olmuştu. Ertesi gün... Bizzat Miti'nin annesi tarafından, evlerine, çaya davet edildi bizimki... Bu davet, gençlerin görüşmesine resmi izin manasına geliyordu. Buluşmaya başladılar. Borisova parkında dolaşıyorlar, buz pateni yapıyorlar, tiyatroya gidiyorlardı. Önce dedikodular başladı, sonra tatsızlıklar... Çünkü, Miti'nin babası Bulgar Çarı'nın has adamlarındandı, savaş kahramanı generaldi, savunma bakanlığı da yapmıştı. Böyle bir adamın kızıyla, bir Türk, olacak iş değildi. Bizimkinin ise, umurunda bile değildi. Askeri Kulüp'te tertiplenen baloda denk getirdi, inadına, Çar'ın önünde dans etti Miti'yle... Ele güne meydan okudu. Hemen ardından da, evlenelim dedi. Miti düşünmedi bile, evet dedi. Gel gör ki, iki gönül bir olmuştu ama, general seyran olmamıştı. Mahalle baskısı, dayanılacak gibi değildi. Aldı bizimkini karşısına, bu evlilik mümkün değil, bundan sonra kızımla görüşmezseniz iyi olur dedi. Dünya, bizimkinin başına yıkıldı. Haftası geçmeden, Miti'yi apar topar bir başkasıyla, bir mühendisle nişanladılar. Bizimki nişanı duydu, daha fena yıkıldı. Zaten görev süresi de bitmişti, o öfkeyle topladı bavulları, İstanbul'a döndü. Halbuki, nişan mişan yoktu. Miti bir başkasıyla evlenmeyi reddetmiş, parmağına zorla takılan yüzüğü fırlatıp atmıştı.

*

Maalesef, bizimkinin bundan haberi yoktu.

*

Ömrü boyunca yaptığı...
Tek hataydı.

*

Kızı alıp, gitmeliydi.
Yapamadı.

*

Miti'den sonra, hayatına 19 kadın daha girdi. Nafile.
Asla mutlu olamadı. Asla.
Unutamadı.
Hatta, seneler sonra, Ankara'da Bulgar Kooperatif Tiyatrosu'nun oyuncularıyla sohbet ederken, “gençliğimi bıraktım Sofya'da” dedi...
“Bir kız sevdim ama, bana vermediler...”

*

Kırık bir kalple yaşadı.
Yalnız bir kalple rahmetli oldu.

*

Miti desen... 18 yaşındaydı, 30 yaşına kadar bekledi. Ha bugün bir mektup gelir, ha yarın kendisi çıkagelir, bekledi, evlenmedi. Maalesef gelmedi. Ailesinin artık yeter baskısıyla, bir avukatla evlenmeyi kabul etti. Saygılı ama, sevgisiz bir evlilikti. İki kızı oldu. Kalbindeki boşluğu evlatlarıyla doldurmaya gayret etti. Taa ki, 1966'nın 7 Ağustos gecesine kadar... Ağır hastaydı, zor konuşuyordu, başında bekleyen kız kardeşi Olga'ya mırıldandı. “Biliyor musun” dedi, “rüyamda onu gördüm, galiba nihayet Mustafa Kemal'e kavuşuyorum...”

*

Kapattı gözlerini.
Nihayet kavuşmuşlardı.

*

Ve, gene öyle bir Şubat...
Bugün Sevgililer Günü.

*

Memlekette her şey kötü gidebilir, tarihin en karanlık, en umutsuz günleri yaşanıyor olabilir. Acı çekeriz, mücadele ederiz, direniriz, gün gelir illa ki düzelir. Ama o kızı kaybedersen... Senin için hayatın boyunca hiçbir şey asla düzelmez. Git, tut elinden.''

Yılmaz Özdil'in yürek yakan köşe yazısı...
Ne acıdır ki ben bunu Yılmaz Özdil'in Kadın adlı kitabını okuduğumda öğrendim. Yani daha iki ay önce. İlk okumaya başladığımda Mustafa Kemal ismini görene kadar her şeyden habersizdim. Ve Mustafa Kemal'i gördüğüm an gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Bizler Atatürk'ün sadece askeri ve siyasi yönünü tanıyor, biliyoruz. Oysa onun duygusal, aşık, şefkatli, acılı tarafı da vardı. Sanırım benim en en çok sevdiğim tarafı da bu oluyor. Yavaş yavaş tanımaya başlıyorum onun bu yönünü... Onun çektiği acılar ile hüzünleniyorum. Eminim ki bir çoğunuzun bu aşktan haberi yok. Benim gibi bir çoğunuz Mustafa Kemal'i gördüğünüzde şaşıracaksınız. Diyeceğim şu ki, Atatürk'ü sadece askeri ve siyasi dahiliğini değil, duygusal, aşık, şefkatli yönünü de tanımalıyız.