markete gidiyorsunuz, yarım tavuk göğsü alıyorsunuz. 5 liraya gelecek. onu atıyorsunuz tencereye haşlanıyor bi güzel. bi kaseye yoğurdu dolduruyorsunuz, baharat koyuyorsunuz. sonra haşlanan göğsü elinizle küçük parçalara ayırıp yoğurdun içine katıyorsunuz ve karıştırıyorsunuz. hem çok hafif hem de çok doyurucudur kendileri.
berdan mardini çizimim.
düşünmek. kafamı kesip atmak istediğim bi zaman dilimi var ise o uyumaya çalıştığım zaman dilimidir.
en güzel temadır benim görüşümce. baktıkça içim açılıyor.
japonya'da doğup, büyüyüp, yetişkinliğimi finlandiya'da geçirmeyi isterdim.
zakk wylde'ın sold my soul şarkısından geliyor.
ne zaman dinlesem aynı saçma hisse kapılıyorum.
bu güzide grubumuzun white, foe, contaminate me gibi şarkıları da var.
dinleyiniz efendim.
tool adlı grubumuzun her şarkısı ayrı bi uç noktadır. bütün şarkılarını gözden geçirin.
bu güzide grubumuzun white, foe, contaminate me gibi şarkıları da var.
dinleyiniz efendim.
tool adlı grubumuzun her şarkısı ayrı bi uç noktadır. bütün şarkılarını gözden geçirin.
benim bu konuda bi savım var; yüksek ego, düşük egoyu ezer. sıfır ego, yüksek egoyu ezer. düşük ego, sıfır egoyla çatışmaz.
"sorry guys, i gotta see about a girl..." / good will hunting
rockçılık, metalcilik, rapçilik gibi kavramları dışlıyorum ben. bana metalci veya rockçı diyenlere daimi cümlem şudur; "ben metalci/rockçı değilim, metal/rock dinleyicisiyim.". çünkü kanaatimce, bu kelimelere yapım ekleri getirilmesi yanlıştır.
erik. o an yiyor olsam bile erik fotoğrafı görünce canım erik çekiyor. erik bağımlısıyım.
canım sıkılıyordu, hala canım sıkılıyor.
aynı intihar gibi, düşündükçe mutlu eden ancak %88 ihtimalle, hayatımızın hiçbi döneminde gerçekleştiremeyeceğimiz olay.