sahilkesimi17

yazarları protesto etmek için meydanlara çağırdığım hadise. bir kez daha hukuk fakültesini bıraktığım için sevindim. rezillik diz boyu

kimseler darılmasın ama gerçek budur. hiçbir insan başka birinin ölmesini istemez, bundan zevk almaz. ama bu bir gerçektir ki o gün ölen insanlar boş yere öldü.
klasik bir kahve geyiği vardır sadece istanbul'da ankara'da oldu darbe diye. hadi ben biraz daha daraltayım bizzat kendi gözlemlerimle. ben 15 temmuz günü ümraniye'de ablamın yanındaydım. ve orada darbe yoktu. evet bildiğiniz darbe yoktu. 15 20 dakikalık üsküdar yolu gittiğinizde tanklar tüfekler. bir 15 dakika daha gittiğinizde beylerbeyi aynı şekil, çengelköy ve köprü zaten bildiğiniz gibi.
o gün acaba kimse çıkmasaydı sokağa darbe olur muydu? darbe köprü kapatıp ateş açmak mıdır? darbe nedir? darbe sokakta mı gerçekleşir?
bilakis o gün oraya çıkanlar ve ölenler vatan uğruna mı öldüler yoksa t*ayyip uğruna mı bilemiyorum, değer miydi hiç bilemiyorum.

edit:imla

kenan evrenin bu ülkeyi uzay çağına soktuğu zamanlarda müfredata haftalık 1 ders olarak eklediği derstir. gayelerinin çocuklara her türlü dini bilgiyi aktarıp aynı zamanda ahlaklı bireyler yetiştirmek olduğunu söylemiştir. ancak günümüzde tecavüzcülerin, sapıkların bu kesimden çıktığını unutmamak gerekir. güncelin imam hatiplileri ileride karşımıza nasıl çıkacak diye sorgulatır.

yolda yürürken cüzdanın olduğu göt cebinde hissedilen boşluk

gazeteci, yazar. yakın tarih belgeseli gençlerimize özellikle izletilmelidir. yakın çevrenin, ailenin etkisiyle 13 14 yaşındaki gençlerimiz ben ülkücüyüm ben komünistim demeden önce izletilmeli ve yorumlatılmalıdır. neyin ne olduğu bu belgesellerle öğretilebilir. mehmet ali birand da bunu hedeflemişti kanımca.

ayrıca haber sunuculuğu yaparken verdiği demeçler hafif bir tebessümle insana "toprağı bol olsun" dedirtir.

sabahın körüne alarm kurup, uyandıktan sonra evde iki tur attıktan sonra geri uyumak.

(bkz:taklit yapabildiğini sanan insan)

sezai karakoç'un muhteşem şiiri. o kadar muhteşemdir ki baş harfleri sevdiğinin ismiyle soy ismini haykırır bizlere, o kadar muhteşemdir ki cemal süreya şair hayatına bu şiire yardım ederek başlamıştır. hikayesi ayrı, kendisi ayrı mükemmel bir şiirimizdir..

zamanında beni depresyondan depresyona sokan durumdur. "aşkım başak geldi işte bize" normal bir ilişkide normal karşılanabilecek bu cümle sizi sevgilinizin evine yürüyerek gitmenizi sağlayacaktır. daha sonra tabi başakla çılgınca sevişildiğini öğrenirsiniz.

biseksüel sevgilinin güzel olan tek yanı threesome olabilme ihtimalidir. gerçekleşince de zevklerden zevk beğenirsiniz, size tavsiyem aldatılmayı bekleyin size intikam duygularından en güzelini yaşatacaktır. (bkz:gavatlık)

kendini cia ajanı zanneden yazar, pp sine kendisini koymasından gelen komedi bir tarafa yüzünü de "imciciler" gibi kapatmıştır. çok gizli arşivlere sahiptir, size iddia hakkında verdiği tüyolarla kendinize ufak çapta bir krallık kurabilirsiniz.

(bkz:bu sıcakta nereye çıkıyorsunuz lan çok merak ettim)

ya şu yazıya bir bakın lütfen modlar. "herkez" yazışından tut da aptal aptal başlıklar açmasına kadar her şeyiyle banlansın bu velet. memluklerden gelmiş, kirlilik yapıyor burda

sevgiliyle aynı eve çıkınca farkettiğim durumdur.

ilk başlarda "yok ya hepsi değildir" diye düşünürken şimdi hepsinin öyle olduğunu anladığım olgudur. yani türkçülükle islamı birleştiren görüşleri zaten sağlam temellere dayanmazken, yaptıkları girişimler eylemler bomboştur, bommboş. ya teşkilat olarak adam dövmeye giderler, ya da... (ee başka) ayrıca pis bir geçmişleri vardır

şimdi sorsanız olayınız ne diye "eeew işte vatanımızı polisimizi askerimizi seviyoruz" derler. biz sanki dağlarda pusu kuruyoruz

suskunlardaki ecevit gibi ağlayarak koşmak. evet benim için dünyanın en güzel terapisidir ilk defa yaptığımda üsküdardan beykoza kadar koşmuştum. geçen gün ağlamayarak koşmayı denedim zira depresyondan çıkalı 1 ay oluyor. kuzguncuktan otobüsle geri döndüm

türk solcusunun utanç duyduğu örgüttür.

kesinlikle bazı şeyleri aşmış insanların bünyesinde barındırdığı şeylerdir. benimki balık tutmak. ben fazla aşamamışım herhalde ehe.

canım memleketimdir kendileri. sık ormanlıkların arasında küçük şehitliklere, gün batımına karşı kendine bi kaya bulup iki bira yuvarlayanlara, balık tutarken rakısını içenlere kolay rastlayabilirsiniz. bitki örtüsü mobiletlerden ve bisikletlerden oluşur.

işe yarıyor mu lan acaba diye sorduğum sorudur

telefonla sık konuşmaları. otostop çektiğim bir tır şoförü sürekli telefonla konuşuyordu yaklaşık 1 saat konuştuktan sonra "yeğenim napalım canımız sıkılıyor yollarda" demişti. hak vermiştim mecbur

(bkz:kemal kılıçdaroğlu)

sonuçlarını merak ettiğim etkinliktir. bağcılar, esenler gibi yerlerde yapılırsa daha gerçekçi olur

bugün matematik ayağına girdik. giren yazarlar mesajlarıyla beni neşelendirebilir, buraları foruma çevirmeyelim

80 darbesinden sonra bulvarların, caddelerin adı komutan isimlerine, veya en yaygınından kenan evren olarak değişmeye başlamış. İhtilal yüceltilmeye çalışılıyordu ve bunlar da bu yolda atılan adımlardı. Şimdi kendi yarattıkları düşmanla kanlı bıçaklı olup kendi vatandaşını üstlerine saldı. Şimdi de o ölen insanlar yüceltilmeye çalışılıyor başta din kullanılarak. Onlar da biliyor ne için öldüklerini. Tüm bu çabalar çocuklarınız boşuna ölmedi, o gün büyük bir zafer kazanıldı diyebilmek için.

gençliğimizin rapçileri. geçen gün bilgisayara san andreas indirdim eski şarkılarıyla kafa buluyorum.

geçen yaz ordaki kampçıların bir kısmıyla birlik olup mıntıka temizliği yapmıştık. istanbulda yaşayanlar kamp severler için cennet gibi bir şey orası. ben de müdavimiydim şimdi duyunca üzüldüm.

bugün uyuyakalıp giremediğim sınavdır kendileri

(bkz:çerkes)

takibinde olduğum yazar müsveddesi

"tut beni" tutamadım, özür dilerim.

yükselen sanatçılarımızdan, tınıları hoştur.
(bkz:abbas)

hamur işleri çok lezzetli diyorlar.

yıllardır şekersiz içerim henüz daha sahip olamadığım ego. ancak annem benimle baya gurur duyuyor "sahilkesimi17 de taa 16 sında bıraktı en iyisi tabi genç bunlar"

hukuk terk işsizim, sınava tekrar hazırlanıyorum (bkz:tükürdüğünü yalamak)

adanada

bir hışımla geldiğim şimdi de usulca gittiğim başlık

ego asil bir ruhun temeliyse, özgüveni de siz düşünün

bir vefat mesajı, eskiden 2 mesaj sayılmasın diye kısaltarak yazılmış bir mesaj. her harfiyle hala aklımda. şöyle bitiyor hatta "bsn sagolsn"

(bkz:bıçağın ucunda uzatılan elma dilimi)

ben hatırlıyorum bunları genelde içinden alan oldum
edit:imla

bir kaç sayılığına çıkıp tutunamayan mizah dergisi. belki çok az kişinin haberi oldu bu dergiden, sessizce gelip sessizce gitti. bir ay emrak ablak çizdi kapağı, bir ay bülent üstün..
bünyesinde kaliteli çizerler barındırır. (bkz:kamuran süner) (bkz:yetkin gülmen) (bkz:efe barış) (bkz:sadece kaan)

melodisiyle okuduğum başlık. hayır bide ikinci okuyuşum şöyle oldu "enevı kesya denemesi bedava tranquila"

iticidir

(bkz:başkasının adına utanmak)

sabahattin ali'nin türkçü olduğu ve nihal atsızla iyi anlaştığı zamanlardan sonra, yurt dışına giden öğrencilerle birlikte almanyaya gider. geldiğinde sosyalizme sempati duymaktadır. ve edebiyat tarihinin ateşli versuslarından biri böylece başlamış olur

amcaoğulları

sevişirken çok güzel gelir insanın burnuna. turgut uyar da demiş zaten
"...
Ya da yatakta sevişirdik bir kadın bir erkek
Öpüşlerimiz gitgide ısınırdı
Koltukaltlarımız gitgide tatlı gelirdi
..."

gece büyük ihtimal alkollüyken çılgınlar gibi sevişildikten sonra ertesi gün duyulan hede. çünkü bir an için olsa bile iki tarafta bir hareketlenme olursa arkadaşmış eski sevgiliymiş eski dostum tankla gelmiş, farketmiyor.
Daha sonra bu vicdan azabını minimuma indirgemek için sevgili olma fikri öne atılır. genelde hüsran olur. evliliğe kadar gittiğine şahit olmuşluğum vardır.

(bkz:uzaylı döviz getirir)

ülkemizde argo ve aşağılayıcı söz olarak kullanılır "gavat" . aslında bir başkaldırıdır gavatlık. vali "o gavatı getirin bana" dediğinde "ehuheuhe tabi valim meheh" diye gitmektir. herkes biraz gavattır aslında, yaşasın gavatların haklı davası !