confessions

ela42

Yazar  · 1 Haziran 2017 Perşembe

  1. toplam giri 83
  2. takipçi 9
  3. puan 2298

çocukluk sanrıları

ela42
hepimizin vardı kabul edin, bakmayın böyle beylik şaflar ettiğimize şimdi, küçükken hepimiz salaktık...

ben küçükken dedemi allah sanıyordum.
çünkü o hep güçlüydü, ne desem yapıyordu, bi bisikletim olsa diye dua ediyordum, gidip alıyordu… tüm dualarımı duyuyordu ve yapıyordu…

bir yaz tatilinde, mahalledeki camiye gidince anladım dedemin allah olmadığını. çok ağladım ama. aşırı ağladım. sonra dedeme de küstüm bir müddet Allah olmadığı için…

öyle şeyler işte...

babaanne

ela42
zoraki tanım: babanın annesi, ailelerimizin ponçik kraliçeleri...

şüphesiz herkesin babaannesi çok kıymetlidir ama benim ki bir başkaydı sanki...

ben küçükken babaannem hiç gitmez sanıyordum.

gittiği yer altın günü olur, pazar olur, komşu olur ama yine döner gelir sanıyordum.

sabahları erkenden uyanıp beni derslerime çalıştırır, kahvaltıyı hep hazırlar, okuldan gelince de mutfaktan gelen kek/poğaça kokusuyla her daim beni kapıda gülerek karşılar sanıyordum.

ben küçükken evlenip gittiğimde, bir yemeğin tarifini almak için aradığımda ve hatta yemeğe ne kadar tuz atılacağını sorduğumda babaanne beni yine üzdüler diye ağladığımda da telefon ahizesini hep o kaldıracak sanıyordum. hep bana yemek tarif edecek, hep bana öğütler verecek sanıyordum.

bir gülüp bir ağlayarak birlikte yaşlanacağımızı sanıyordum.

ben küçüktüm 26 yaşıma kadar. ve ben küçükken babaannem hep genç kalacak sanıyordum. ah benim yeşil başlı gövel ördeğim gözlerine kurban kessinler senin diye kahkahalarla gülecek ve beni hep sevecek sanıyordum.

ve o gitti.. o giderken ben küçüldüm, ben büyüdüm, ben olgunlaştım ve yaşlanacağım...

içim paramparça bugün.. dolma yaptım tıpkı senin gibi, sonra o tavuklu çorbadan, boğazımdan geçmedi ama.. sonra da bahçada yeşil çınar dinledim ağlaya ağlaya söyledim.. bi kadehte rakı koydum, gençliğine ve sandıklarıma içeçeğim babaannem annemden çok annem.

bugün sana izmir'den yazıyorum babaannem çünkü sen gittiğim her yerde benimlesin.

huzurla uyu..

ruh halim

ela42
üzerimde 2002 de dünya kupasında brezilya'ya gol attıktan sonra sevinmeyen hasan şaş tavrı var, münzevi ve de salmış...

bilmeyen bebeler varsa işte vidyosu...



aldırma gönül

ela42
şarkının sözleri sabahattin ali'ye aittir.
sinop cezaevinde yazılmıştır ve bilindiği gibi sinop cezaevinin dört tarafı da denizlerle çevrilidir.

bir ada ve üzerinde yüksek duvarlarla örülü bir cezaevi.

denizin dalgaları içeride gün ışığını göremeyen mahkumların kulaklarında yankılanırmış.

dışarda güneşin hala yaktığını bilmek, sürekli dalga seslerini duymak ama denizi görememek ve kendini avutmak....

aldırma gönül...

dışarda deli dalgalar
gelir duvarları yalar
beni bu sesler oyalar
aldırma gönül aldırma

çav bella

ela42
Pek çok duyguyu aynı anda hissettiren devrimci marştır.

hem hüzün, hem çoşku, hem yenilgi, hem zaferi, hem umudu size aynı anda hissettirsin.

hala kılıcını bırakmayıp ayakta savaşanların marşıdır.

tsira

ela42
Enfes kazım koyuncu parçalarından sadece bir tanesi...

ayrıca da misafir perver olmayan, bi hi bile demeyen laik sözlük'e bu nickle teşrif etmiş bir yazar...

elfida

ela42
Haluk levent'in tüm tedavi masraflarını üstlendiği kanser hastası minik bir kız için yazdığı çoktan çok hüzünlü şarkı...

Ne yazık ki, elfida bu parçayı dinleyemeden ölmüştür, iç sızlatır bu...



1

oruç

ela42
bazılarının fikri var ama nasıl olduğundan haberi yok.

- anne Ben bugün orucum.
+ egecim öyle olmaz, hiç bi şey yememen lazım, Sabah kahvaltı ettikten sonra mı aklına geldi hem?
-Sabah kahvaltı mı ettim?
+Evet, birlikte ettik ya, Ayrıca az önce de kiraz yedin.
- Bennn???
+ Biraz önce de dondurma kulahını kemirdiğini gördüm.
- Hmm. Yarın tutayım bari.

çocuğumun oruç tutmadan, cümle içinde bile kullanınca kafasına vurdu.

zaa xd

ela42
ne cins bir şey bu ya, kelime demeye dilim varmadı, özellikle çocuklar bayılıyor bunu kullanmaya, düşünsenize bi servis dolusu çocuk, birbirlerine espri yapıp zaa xd diyo, vallahi cinnet sebebi.

ege'de işte ikide bir bişeylerle beni kandırıp sonra zaaaa xd diyordu son zamanlarda. yine bi akşam bu beni kandırıp zaaaaa xd dedi sırıtarak.

hadi biraz kitap oku bakalım dedim sinirle.
sonra baktım çalışma masasının üstündeki bişeylerle oyalanıyor kitap filan da okumuyor..

çok ciddi bi ses tonuyla, git mutfaktan bi çöp poşeti al, masada ne varsa doldur dedim, yüzüme baktı, doldur hadi dedim, babası yeni bi oyun kartı almış ama ama çok kıymetli ege için böyle, onu da at dedim!

ben sana kitap diyorum sen bu kağıtlarla oyalanıyorsun dedim..
doldurdu poşete ama eli ayağı titriyor... sonra o sakızlardan çıkan futbolcu kartları, hepsini doldurdu masa bomboş.. mutfağa çöpün yanına koy hemen dedim..
ha ağladı ha ağlıyacak ama..

çıktı mutfaktan kapattı kapıyı..

peşinden açtım kapıyı gıcık etmek nasılmış zaaaa xd dedim.

ege iptal zaa xd. çık tıtlış bi anneyim yea!

kayseri

ela42
sevdiceğim, kayseriye gidelim mesela, belki üstümüzden bir martı geçer, kanadından bir yemek kaşığına sığan 40 mantı düşer...

şiyirindeki mantının güzide ili...

lego

ela42
anneler için önemli bi oyuncak, evet bizim çocuklar lego oynayınca aynştayn olacaklarına inancımız tam.

ama artık çocuklar pek ilgilenmiyorlar nedense, sağda solda parçaları geziyor, ayağımıza batınca can acısıyla yallah çöpe!

- annecim mesela bugün zeka geliştiren oyunlar oynasan, lego gibi mesela çok güzel olmaz mı?

+ annecim ben zekamı biriktiriyorum, az harcamaya özen gösteriyorum, israf etmiyorum ben zekamı annecim.

yine kavramları karıştırdı bu çocuk, yine kendine yonttu bişiler yaptı nalıncı keseri gibi!

allam inşallah bu geleceğe yatırımı iyi sonuçlanır ya? çok amin!

yeğen

ela42
kişinin kardeşin ya da kuzenin çocuğudur...


çok ama çok sevilen, özlenendir...

en bitanesi bir kaç saat sonra 7 yaşında olacak..

halasının su damlası, ben de senin yaşındayım aslında, hala kanarım bir güzel söz söyleyene, ağlayana..

ben de senin gibi biri bin eder severim herşeyi, belki de sen en çok bensin güzel gözlü meleğim...

bakma yaşıma bende seninle yaşıtım aslında...
üzüldüğüm, kırıldığım her bir anı avuçlarına koymak gibi bir gücüm olsaydı eğer yapardım düşünmeden sen hiç üzülme diye...

benim de hiç büyüyesim yok aslında...
sen de hep çocuk kal kuzum...

sevdiklerine sıkı sarıl miniğim, zaman kuş misali ve sandığın kadar bereketli değil...

kırgınlıklar küçük ve gelip geçici, pişmanlığın kokusu ise hep burnunda kalıyor.

sevdiklerini sık sık ara.

alınan hediyeler eskiyor ama ses, hep kafanın içinde bir yerlerlerde...

bir de hep güzel bak hayata...

doğum günün kutlu olsun...
2 /