babaanne

ela42
zoraki tanım: babanın annesi, ailelerimizin ponçik kraliçeleri...

şüphesiz herkesin babaannesi çok kıymetlidir ama benim ki bir başkaydı sanki...

ben küçükken babaannem hiç gitmez sanıyordum.

gittiği yer altın günü olur, pazar olur, komşu olur ama yine döner gelir sanıyordum.

sabahları erkenden uyanıp beni derslerime çalıştırır, kahvaltıyı hep hazırlar, okuldan gelince de mutfaktan gelen kek/poğaça kokusuyla her daim beni kapıda gülerek karşılar sanıyordum.

ben küçükken evlenip gittiğimde, bir yemeğin tarifini almak için aradığımda ve hatta yemeğe ne kadar tuz atılacağını sorduğumda babaanne beni yine üzdüler diye ağladığımda da telefon ahizesini hep o kaldıracak sanıyordum. hep bana yemek tarif edecek, hep bana öğütler verecek sanıyordum.

bir gülüp bir ağlayarak birlikte yaşlanacağımızı sanıyordum.

ben küçüktüm 26 yaşıma kadar. ve ben küçükken babaannem hep genç kalacak sanıyordum. ah benim yeşil başlı gövel ördeğim gözlerine kurban kessinler senin diye kahkahalarla gülecek ve beni hep sevecek sanıyordum.

ve o gitti.. o giderken ben küçüldüm, ben büyüdüm, ben olgunlaştım ve yaşlanacağım...

içim paramparça bugün.. dolma yaptım tıpkı senin gibi, sonra o tavuklu çorbadan, boğazımdan geçmedi ama.. sonra da bahçada yeşil çınar dinledim ağlaya ağlaya söyledim.. bi kadehte rakı koydum, gençliğine ve sandıklarıma içeçeğim babaannem annemden çok annem.

bugün sana izmir'den yazıyorum babaannem çünkü sen gittiğim her yerde benimlesin.

huzurla uyu..