Son bir buçuk yıldır şiddetle istediğim durum
Adana, Eskişehir, Antep arası mekik dokuyarak yaşıyorum
Akılsız başın cezasını ayaklar çeker diye bir ata sözü var. Eee madem cezayı ayaklar çekiyor bırakınız da istediğini giysin yani.
Edit: peşinen söylüyorum hdp yi dovdurmeyecektin kılıçtaroğlu
Edit: peşinen söylüyorum hdp yi dovdurmeyecektin kılıçtaroğlu
Arkadaş değil 30 0 milyon, 3milyar türk olsa da ekonomi nüfusa değil üretime bakar. lütfen herkes bildiği konu hakkında yazsın ve başlık açsın ki güzel sevyeli bir paylaşım ağı olsun
Kıt kaynakların en aktif şekilde dağılımını sağlayan bilimdir. Tüm bunların yanında ihtiyaçları inceleyip ;kim için, neyi, ne kadar uretecegini belirler.
Mazoşizmi sadece cinsel bir terim olarak görmek, libidonun sadece cinsel bir açlık olduğunu düşünmek gibidir.
Ulusların milli marşları dönemi ve tarihi yansıtır. Eğer Arapça kelimere takikiyorsaniz bu son derece basit bir davranıştır. Zira bu gün kullanılan dil sade türkçe değildir ve dillerin yapısına baktığımızda dinamik bir yapısı vardır. Mehmet Akif ersoy un kaçmasını vahdettine benzetmisler de, K bakmayın, her iki taraf ta ne Osmanlıcılık yapanlar ne de kemalist düşünenler!! Bir taraf kaçtığını söylüyor bir taraf sürgün edildiğini... Hain diyenler siz kralliklar yıkıldığında başına neler geldiğini biliyor musunuz. Siz olsaydınız ne yapardınız? Yani başınızda dünyanın en güçlü devletlerinde çar in başına ne geldiğini görmüş adam ne yapsın. Ve sürgün edilmiş diyenler kaçmasına izin verilmiş bence bu onların hayatını kurtarmak için bir şans bence o kadar da kötü görmeyiniz. Zira devrimi gerçekleştirenler bir müdahalede bulunmazsa bile halkın elinden kurtulamazlardi.
Her Zakkum dediğimde zehirlenecegimi düşünüp bunun hoşuma gitmesi gibi bir şey.
Özgür eş savunması, dönüşüm, dinler tarihi... Kararsızlıktan da kötü bir durum, tek bir kitap okuma hakkınin olması.
Çıldırmak üzereyim, düşünmekten beynim ağrıyor.. Evet bunu hissediyorum, hissediyorum ve çıldırmak öncesi bu ise bundan kurtulmak için hemen çıldırmak istiyorum. Umarım bu süreç uzun değildir.
Hepimiz bir şeyden korkarız; korku soyutlanmış halde var olamaz, hep bir şeyle ilintilidir. Kendi korkularınızı biliyor musunuz? İşinizi kaybetmekten, yeterince yiyecek veya paraya sahip olamamaktan, komşularınızın veya toplumun hakkınızda ne düşündüğünden ya da başarılı birisi olamamaktan, toplumdaki yerinizi kaybetmekten, küçümsenmekten veya alay konusu olmaktan duyulan korku; acı ve hastalık, hükmedilme, sevginin ne olduğunu asla bilememe, sevilmeme, eşinizi veya çocuklarınızı kaybetme, ölüm, ölüme benzer bir dünyada yaşama, can sıkıntısı, başkalarının zihinlerindeki imgenize layık olamama, inancınızı yitirme korkusu; bütün bunlar ve sayısız başka korkular… Siz kendi korkularınızı biliyor musunuz? Peki bunlarla ilgili genelde ne yapıyorsunuz? Onlardan kaçıyorsunuz, değil mi ya da üstlerini örtmek için fikirler ve imgeler icat ediyorsunuz? Ama korkulardan kaçmak onları büyütmekten başka bir işe yaramaz.
Her şeye başkaldırıyorum. Başka insanların kendilerini üzerimde yetke saymalarına, başkaları tarafından eğitilmeye, başkalarının bildiklerini bana kabul ettirmeye çalışmalarına başkaldırıyorum. Kendim bulmadıkça hiçbir şeyi doğru kabul etmiyorum. Başkalarının benden farklı düşünmesine karşı değilim, ama onların bana düşüncelerini, yaşamla ilgili görüşlerini zorla kabul ettirmeye çalışmalarına katlanamıyorum. Daha küçük bir çocukken de başkaldırıyordum. Dinliyor, izliyor, ama bir yandan da sözlerin yanılsamasının ardındaki hakikati arıyordum.
Başlangıcı mesajla olan ilişkinin bitimi için kullanılır.
Kitap okumak her zaman için filmden daha zevkli olmuştur tamamıyla senin hayal gücüne bağlı bir film oynatiyorsun zihninde.
Bir yaşam tarzıdır