mustafa kemal atatürk

siyahkalem
antiemperyalist birinci kurtuluş savaşımızın önderidir.
mustafa kemal'in en büyük müttefiki, sovyet devriminin önderi vladimir ilyiç ulyanov lenin'in değerlendirmesi şöyledir:
(sovyetlerin ilk ankara büyükelçisi s. aralov'a söyledikleri)
“Türkler, millî kurtuluşları için savaşıyorlar. Emperyalistler Türkiye'yi soyup soğana çevirdiler, hâlâ da soyuyorlar. Köylüler ve işçiler buna katlanamadılar ve baş kaldırdılar. Sabır bardağı taştı, gerek Doğu halkları gerek biz, emperyalist kuvvetlere karşı savaşıyoruz. Sovyetler Birliği emperyalistlerle olan işini bilirdi. Onları bozguna uğrattı ve memleketten kovdu. Onların dişlerini söktük, keskin tırnaklarını vücudumuza geçirmelerine izin vermedik.
Mustafa Kemal Paşa. tabii ki sosyalist değildir ama, görülüyor ki, iyi bir teşkilatçı... Kabiliyetli bir lider, milli burjuva ihtilalini idare ediyor. İlerici, akıllı bir devlet adamı. Bizim sosyalist inkılabımızın önemini anlamış olup, Sovyet Rusya'ya karşı olumlu davranıyor. O, istilacılara karşı bir kurtuluş savaşı yapıyor. Kapitalistlerin gururunu kıracağına, padişahı da yardakçılarıyla birlikle silip süpüreceğine inanıyorum. Halkın ona inandığını söylüyorlar. Ona, yani Türk halkına yardım etmemiz gerekiyor. İşte, sizin işiniz budur. Türk hükümetine, Türk halkına saygı gösteriniz. Büyüklük taslamayınız. Onların işlerine karışmayınız. İngiltere onların üzerine Yunanistan'ı saldırttı. İngiltere ile Amerika bizim üzerimize de sürü ile memleket saldırttı..
Kendimiz fakir olduğumuz halde Türkiye'ye maddi yardımda bulunabiliriz. Bunu yapmamız gereklidir. Moral yardımı, yakınlık, dostluk, üç kat değeri olan bir yardımdır. Böylece, Türk halkı yalnız olmadığını hissetmiş olacaktır. İngiliz işçileri ve öteki ülkelerin işçileri bize yakınlık gösterdikleri, grev yaptıkları, bizimle savaşan Polonya'ya gönderilmekte olan silahları gemilere yüklemedikleri zaman, bu bizim için büyük bir yardımdı. Bu bize mücadelemizde büyük bir güç katmıştır. Bundan işçilerimiz moralce büyük bir güç kazanmışlardır.
Çarlık Rusyası, yüz yıl boyunca Türkiye ile savaşmıştır. Bu tabii, Rusya'nın, Türkiye'nin amansız düşmanı olduğuna dair yapılan propagandalarla, halkın hafızasında derin izler bırakmıştır. Bütün bunlar, Türk köylüsünde, küçük ve orta mal sahiplerinde, tüccarlarda, aydınlarda ve idareci çevrelerde Ruslara karşı dostça olmayan duygular ve güvensizlik uyandırmıştır. Bilirsiniz ki, güvensizlik ağır geçer. Bunun için de sabırlı, dikkatli, sakıncalı bir çalışma gerekmektedir. Eski Çarlık Rusyası ile Sovyet Rusya arasındaki ayırımı, sözle değil işle göstermek ve anlatmak gerekmekledir. Bu bizim ödevimizdir. Siz de bir elçi olarak, Sovyetler Birliği'nin, Türkiye'nin işlerine karışmamak politikasının, halklarımız arasında samimi bir dostluğun savunucusu olmak zorundasınız. Türkiye, bir köylü, bir küçük burjuva ülkesidir. Sanayii çok azdır. Olanı da Avrupa kapitalistlerinin elindedir isçisi çok azdır. Bunu dikkate almak gerekmektedir. Bir kez daha tekrar ediyorum, dikkatli ve sabırlı olunuz!.. Hükümet temsilcileriyle, halkla konuşmalarınızda her zaman nazik ve güleryüzlü olunuz!..
En önemlisi halka saygı göstermektir, Emperyalistlerin yağmacı, istilacı politikalarına karşılık bizim, hiçbir çıkara dayanmayan dostluk ve memleketin iç yaşamına karışmama durumumuzu açıklayınız! İşte sizin ödeviniz!.. Ne gibi yardımlarda bulunacağımızı da bildirelim: en kuvvetli bir ihtimalle silah yardımında bulunacağız. Gerekirse başka şeyler de veririz.”
levtrocki
Emperyalist yardacıklarını bozguna uğratmış saltanat , padişahlık gibi diktaya karşı durmuştur ve en önemlisi ise türk olmanın ne olduğunu anlamamızı sağlayan liderdir solcusundan sağcısına hepimiz ona borcluyuzdur.
mustafa kemal ataturk
Takma adımın esin kaynağı, ulu önder. Türk kurtuluş savaşı'nın önderi, Türkiye cumhuriyeti'nin kurucusu. Yüzyıllar sonra "türk" adının kullanıldığı bir ülkenin kurulmasında önayak olmuştur. "İslamiyet" adı altında dayatılan arap ekininden (kültüründen) türkleri kurtarmak için devrimler yapmış, halkın gerçek dini öğrenmesi için çabalamıştır. Buna karşın birtakım kesimlerce hiç sevilmemiştir ancak onu asla unutmayacak, ilke ve devrimlerini yaşatıp gösterdiği yoldan yürüyecekler de vardır, her zaman var olacaktır. Cumhuriyet'i diri tutup ilerleteceklerin her zaman gençler olduğuna inandığı için "gençliğe hitabe"de bulunmuştur. Gün geçtikçe değeri daha da anlaşılmaktadır.
deist imam
"7 yaşındayken babasını kaybetti ve yetim kaldı. Yalnız ve içine kapanık biri olarak yaşamaya, oradan oraya sürüklenmeye başladı.
8 yaşında okuldan alındı ve köyde yaşadı. Zamanını tarlalarda kargaları kovalamakla geçirdi.
10 yaşında yüzü kankar içinde kalacak şekilde, yeni okulundaki hocasından dayak yedi. Ailesi onu okuldan aldı. Sinirden ve korkudan 3 gün evden çıkamadı.
17 yaşında hayalindeki okulun istediği bölümü için gerekli not ortalamasını tutturamadı.
24 yaşında tutuklandı, günlerce sorguya çekildi ve 2 ay tek başına bir hücrede hapis yattı.
25 yaşında sürgüne gönderildi.
27 yaşında kendisinden bir yaş büyük meslektaşı, kendisinin de üyesi bulunduğu derneğin çalışmaları ile kahraman ilan edilirken, o kalabalık arasında yalnız başına olanları izliyordu.
30 yaşında komutanı, onu kendisinden uzaklaştırmak için başka göreve atanmasını sağladı. Yeni görevinde fiilen işşiz bırakıldı. Aylarca boş kaldı.
37 yaşında böbrek hastalığından viyana'da 2 ay hasta ve yalnız halde yattı.
37 yaşında komutan olarak yeni atandığı ordu dağıtıldı.
38 yaşında savunma bakanı tarafından görevinden atıldı.
38 yaşında bir toplantıda giyebileceği bir tek sivil elbisesi bile yoktu ve başkasından bir redingot ödünç aldı. Cebinde sadece 80 lirası vardı.
38 yaşında kendisi için tutuklanma kararı çıkarıldı.
38 yaşında en yakın beş arkadaşından üçü, onun kongre temsil heyetine üye olmaması için oy kullandı.
39 yaşında idam cezasına çarptırıldı.
Sonra ne mi oldu?
42 yaşında türkiye cumhuriyetinin ilk cumhurbaşkanı oldu."

Bu sözlükteki 500. girim senin için olsun güzel insan. Eğer bizi görüyorsan o tarafa sevgiler. Senin gençliğin seni hiç unutmayacak.

Not: parantez içindeki uzun yazı bana ait değildir. Sadece internette gördüm ve burada paylaşmak istedim. Yazarını malesef bilmiyorum.
ghost rider
bir milleti, bir vatanı düşman işgallerinden kurtararak yıllarca çağdaş, laik, aydın insanlar olmamız için bu koca yükü sırtında taşımış, kadınlara verdiği değerle büyük takdir kazanmış, kendisinden öte önce milletini düşünmüş (bkz:hatay sorunu) kıymeti yıllar geçtikçe daha çok artan, referandumdan sonra resmine utanarak baktığım sarı saçlım mavi gözlüm, izin asla silinmez her daim kalbimizde olacaksın.
4
patriot mustafa kemal
salih bozok'un anılarında çok farklı yönleriyle ortaya çıkan başkomutanımız, yücel liderimiz. varol atam.

salih bozok:

İngilizler Çanakkale'de Anafartalar Grubu'nu mağlup edip de cepheyi sökemeyince, yeni bir harekete giriştiler ve bu cepheyi sağdan çevirmek istediler. Düşmanın planını bozmak için Kireç Tepe'yi tutmak lazımdı. Halbuki oraya giden tek bir dar yol savaş gemileri tarafından makaslama ateş altına tutuluyordu. Her an gülleler korkunç patlayışlarla ortalığı alt üst ediyor, ölüm saçıyordu. Bir insanın değil, bir kurdun bile geçmesine imkan görülmüyordu. Kireç Tepe'yi tutmak emrini alan Türk subay ve askeri tereddüt içindeydiler; fırsat gözetiyorlardı. Fakat düşmanın ateşi bir an bile kesilmiyordu. Mustafa Kemal bu hali görünce siperlere koştu,askerin arasına karıştı ve sordu:

''Niçin geçmiyorsunuz ? '' İçlerinden biri cevap verdi:

''Düşman ölüm saçıyor, geçilmez !'' Mustafa Kemal zerre kadar korku ve tereddüt göstermeden:

''Oradan böyle geçilir!'' dedi ve ileri fırladı.Mehmetçik artık durur mu ? O da kumandanının arkasından ileri atıldı. Toz, duman, alev ve ölüm kasırgasını yaran askerler karşıya vardılar, tepeyi tuttular.
3 /