ifade özgürlüğü ne zamandan beri Türkiye'nin topraklarını da içeren kürdistan denilen hainliğin bağımsızlığını desteklemek, sevinmek oldu? bu ifade özgürlüğü değil türkiye'nin bölünmesine sevinmek ve desteklemektir. Anayasada ne yazıyor?
''MADDE 3. – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.'' burada kürdistanın bağımsız olacağına sevinen şahıslar var, sizler de buna ifade özgürlüğü diyerek ortak oluyorsunuz. o zaman ben bu kişilere terörist dediğimde de ifade özgürlüğüm olsun. ama gördük ki vatanını, bölünmezliğini savunanları banlıyor bu yönetim
''Dersim katliamı'' başlığı altında Sabiha gökçen hanımefendiye sallayan, dersimdeki halk hak ettiğini almak için isyan etti diyip Türkiye'nin bölünmesi gerektiğini belirten şahıs banlanmamış da bunlara tepki gösterenler tek tek uçurulmuş. şimdi bazıları da banlanmaları haklıydı diye seremoni yapıyor. muhteşemsiniz gerçekten. devam. bahsettiğim kişi:
(bkz:allahina kadar ulan)
(bkz:allahina kadar ulan)
hiçbir zaman var olmayacak bir devletin(hayal olan) adıdır. (bkz:ağla ağla)
mesela ben. yalancı insanları gözlemlemeyi çok severim. çünkü beni çok şaşırtırlar. bir insan nasıl hiç utanmadan yalan söyleyecek kadar düşebilir diye düşündürürler. bunlardan çok vardır lakin sonları hep maskelerinin düşmesiyle sonuçlanır. gözlemlemek güzeldir, böylelerini gözlemleyip ibret alınız.
dünyanın en güzel bayrağıdır. sırf bu bayrak dalgalansın diye binlerce, milyonlarca insan geçmişte canını vermiştir. bilsinler ki Türk milleti bu bayrak için her zaman canını vermeye hazırdır.
Atatürk'ün mal varlığıyla ilgili başlık açıp Atatürk'e iftira atan ve insanları yanlış bilgilendirmeye çalışan bir şahıstır kendisi. Ne gariptir ki bu olaydan sonra hala moderatörlüğü devam etmiştir. sırf biri milliyetçi diye onu cahil diye sınıflandırabilecek biridir. kişi kendinden bilir işi diyoruz ve bu arkadaşı uğurluyoruz.
edit: iftirayı merak eden biri varsa şayet bu şahıs Atatürk'e yolsuzluk yaptı demişti. böyle bir sıfatsız moderatör işte.
edit: iftirayı merak eden biri varsa şayet bu şahıs Atatürk'e yolsuzluk yaptı demişti. böyle bir sıfatsız moderatör işte.
iftiralara kurban gitmiş yazar.
Zorunluluk olduğu kadar keyfî de olabilir. Hayatını basit kurallar içerisinde sınırlandırmak istemeyen, mahalle baskısını yok sayan bir meslektir. Meslekte kadınlar olduğu kadar bir o kadar erkek vardır.
Gıcık olurum. Bekletilmeyi de bekletmeyi de sevmem. Hatta bekletilmek dünyanın en iğrenç durumuna vesile bile olabilir o kadar genelliyorum. İnsanların bakışlarına maruz kalırsın dikilirken kimi zaman da odada duvarlar üzerine üzerine gelir.
Az evvel ard arda 2 rüya gördüm 2.rüyam ise bildiğimiz 90+3tü o derece.
İlk rüyamı net hatırlamıyorum mutfağın ortasında yanımda en yakın arkadaşım, çıplak bir şekilde tuvaletimi yapıyordum.
İkincisi ise okuldaydım. İlk olarak arkadaşımın saçının rengini tuvalette kızıldan saçlarını ıslak bezle beyaza dönüştürdük. "Zaten bir daha olmayacağım saçımı boyamak istiyorum" gibi bir şey döküldu dudaklarimdan. Evet rüyada olduğumu az çok biliyordum. Neyse. Sonrasını hatırlamıyorum. Rüyanın uzatmalarından bahsederken rüyanın ikinci günüydü bildiğimiz. Okulun bahçesinin ortasında 5 kişilik bir grup dikiliyorduk. Bir kız sana borcum var diyerek para uzatti -ki bu borç dediği geçen hafta gördüğüm kabus ile bağlantılıydı- dedim bu para cok fazla emin misin dogru verdigine dedim evet dedi.icim iyice huzursuzlandi. Taksiye binip gidecektim. Taksiye bindigimde cantami kucuk bir kiz aldi ve okul yolunda kosmaya basladi çantamı geri alamadim. Sonra taksi gitmesi gerekn yönden ters istikamete dogru gitmeye başlıyor ara sokaga cikiyor diyorum cantami geri alalim iyi diyor ve gidip aliyoruz yine ayni yere geliyoruz. Haydi gidelim diyorum çok sıkıldim diyorum icten ice huzursuz oluyorum artik cunku cantami aldigim gibi giymeye basliyorum adam bana iki tane süt şişesi gösteriyor biri bimin biri sütaşın ikisi de cilekli sut. Bunlarin ne oldugunu biliyor musun diyor hayir diyorum guzel artik bilemeyeceksin cunku bunlardan biri seni kör edecek diyor ve hunharca kacmaya basliyorum.
İlk rüyamı net hatırlamıyorum mutfağın ortasında yanımda en yakın arkadaşım, çıplak bir şekilde tuvaletimi yapıyordum.
İkincisi ise okuldaydım. İlk olarak arkadaşımın saçının rengini tuvalette kızıldan saçlarını ıslak bezle beyaza dönüştürdük. "Zaten bir daha olmayacağım saçımı boyamak istiyorum" gibi bir şey döküldu dudaklarimdan. Evet rüyada olduğumu az çok biliyordum. Neyse. Sonrasını hatırlamıyorum. Rüyanın uzatmalarından bahsederken rüyanın ikinci günüydü bildiğimiz. Okulun bahçesinin ortasında 5 kişilik bir grup dikiliyorduk. Bir kız sana borcum var diyerek para uzatti -ki bu borç dediği geçen hafta gördüğüm kabus ile bağlantılıydı- dedim bu para cok fazla emin misin dogru verdigine dedim evet dedi.icim iyice huzursuzlandi. Taksiye binip gidecektim. Taksiye bindigimde cantami kucuk bir kiz aldi ve okul yolunda kosmaya basladi çantamı geri alamadim. Sonra taksi gitmesi gerekn yönden ters istikamete dogru gitmeye başlıyor ara sokaga cikiyor diyorum cantami geri alalim iyi diyor ve gidip aliyoruz yine ayni yere geliyoruz. Haydi gidelim diyorum çok sıkıldim diyorum icten ice huzursuz oluyorum artik cunku cantami aldigim gibi giymeye basliyorum adam bana iki tane süt şişesi gösteriyor biri bimin biri sütaşın ikisi de cilekli sut. Bunlarin ne oldugunu biliyor musun diyor hayir diyorum guzel artik bilemeyeceksin cunku bunlardan biri seni kör edecek diyor ve hunharca kacmaya basliyorum.
Tecavüzün ve tacizin, çocuk gelinin,şehitlerin normalmiş gibi anlatılması, anlatılmaya çalışılması böyle aşılanması.
Sanatçıyı anlamak başlı başına imkansız bir olaydır. Sanatçı biraz deli biraz zeki biraz ondan biraz bundandır. Normal saymaz kendini,normal olsa sanatçı olmaz idi. Dünyasına bahşettiği o güzide eserleri bizimle paylaşırlar ara sıra ama biz onun çizdiğini, söylediğini, yarattığını kendimize göre yorumlamaya çalışırız,benzetmeye çalışırız. Ama hiçbir zaman anlayamayız, ulaşamayız ona. O adeta kendi dünyasında bir ilah gibi düşüncelerini beyan eder fakat biz bunu anlayamayacak kadar normalizdir çoğu zaman. Onun gibi düşünen birisi olmadıkça, o sanatçı reenkarne olmadığı müddetçe imkansızdır.
Sen mis gibi kızını okutma, git ev işlerine üremeye önem versin diye eve tık hapis hayatı yaşat sonra "bizim kızı bağyan duktur baksın hanım kızım" diye şekerlikler yapmaya çalış. Oh ne ala memleket! Zihniyetinize sizin...
Çarşaflı yobazlar ve ondan tahrik olanlar, yallah a***istana.
Eyeliner çekip de panda olmaya mahkum olmadan dışarı çıkabiliyorsa çıksın. Çekebilen bana da öğretirse sevinirim.