neden bu elçilik görevini hepsi bir şekilde kabullenmiş, biri de çıkıp "siktir git kendine başka elçi bul ben mutluyum böyle" dememiş mi?
üreyebilmek için kurulu bir ego sistemi; dişisine, gişisine kendisinin en iyi olduğunu gösterme çabası kadar basittir. diyalektik baktığınızda sorunun tek kaynağı budur. psikolojik sorunlar yaratır, ileri seviyede bencilliğe sebep olur. tarihi objektif bir kaynaktan incelediğinizde de bunu görebilirsiniz.
insanoğlunu yaratmazdım heralde.
şunu yazmayı öğrenin artık. "tabikide, tabi kide, tabiki de, tabiikide, tabii kide, tabiiki de" değil; tabii ki de babacım.
kadın olduğunu inatla insanların gözüne sokanların hakettiği iq seviyesindeki abazalar topluluğu.
türk kahvesi bilinenin aksine köpüksüz içilir, adabı budur. kahve kültürü olan insanlara bakarsanız bunun gerçekliğini teyit edebilirsiniz. kahve kültürü dediysem 18 yaşında "bir türk kahvesi içmeden güne başlayamıyorum yea" diyen veletlerden bahsetmediğimi de anladığınızı varsayıyorum.
bu sene antalyadan vazgeçip izmir taraflarına gitmeyi düşünüyorum. datça, alaçatı veya çeşme üçlüsünün arasına sıkışıp kaldım. önerilere açığım.
şimdi ise çomarland...
dünya'nın merkezine koyduğum çok güçlü bir patlayıcıyı ay'dan patlatmak, ardından enkazlardan ölmezsem intihar etmek.
türkiye yasta
dünyanın en güzel eylemlerinden biridir. her şey paylaşılabilir; bilgi, kitap, ekmek, para, sevgi, mutluluk, hüzün vb. ne kadar eleştirilebilecek bir söz olsa da şeyh bedrettin "yarin yanağından gayrı her yerde her şeyde hep beraber" diyerek güzel bir yorum yapmıştır. paylaşın arkadaşlar.
gayet net; var olabildiğini hissedebilmek için üretmek zorundasın. aksi halde zaten yoksundur, boğulduğun tüketici zihniyetinle insanlık tarihinde.
ampulü joseph swan bulmuştur. evde kullanılabilecek ampulü de edisonla beraber çalışarak geliştirmişlerdir.
inatçılık ve oburluk
alman çoban köpeğini çok seven, sanat aşığı aynı zamanda ressam olan faşist nazilerin kana susamış lideri.