ne tarz oluyor bilmiyorum ama sevdiğim bi grup. park feste geldiklerinde gidecek arkadaşım olmadığından gidememiştim. on my shoulders şarkısı son zamanlardaki ruh halimi anlatmakta
genellikle evrenle alakalı belgesel izlerken yaşadığım durum. bir de cosmos izlerken oluyordu. bir tür bilgelik bana kalırsa, çok da korkunç bir his öte yandan. dış dünyada olan şeylere hiçbir gücün yok, hiçbir şeyi değiştiremezsin ve sen bir hiçsin. öldükten sonra da görevini tamamlayıp sahneden ineceksin. şunu da söylemem gerekir ki, aslında her insanın yaşaması gereken bir şeydir bu. şayet bu dünya dünya-benim-etrafımda-dönüyorcular yüzünden şu an bu halde.
adnan oktar
gardrops. giymediğim kıyafetlerimi, kullanmadığım aksesuarlarımı/makyaj malzemelerimi satarak çok da güzel para kazandım/kazanıyorum, hanımlar öneririm. letgonun kadın versiyonu+daha güvenilir olanı. şayet letgoda ürün almak niyetine yavşayan karşıcins türü oldukça fazlaydı.
okuduğum kitabın kadın karakteri. marla singer yaması. femme fatale olayı ilgimi çekiyor bir akrep burcu olarak.
erkek kardeşim olsaydı belki değerini daha iyi anlardım fakat çok çok da bana bir şey kattı diyemiyceğim bir ilişkimiz var arada. yine de çok seviyorum kendisini.
ya bu konuda pek çok şey yazabilirim ama sanırım her şey boşa olur. ne bir yaknınızın ölmesi ne de bizim kendi ölümümüz, hiçbir şey düşündüğümüz gibi değil/olmayacak. ilkini yaşadım ve hiçbir şey beklediğim gibi korkunç olmadı. hayat yine devam etti, yine yemeğimi yedim, yine güldüm, yine nefes aldım. giden gittiğiyle kalıyor sadece. ikincisini ise göreceğim, düşününce çok korkuyorum ölümden korkmayacak kadar cesaretli olmayı isterdim ama çok ürpertiyor yalan yok. fakat onun da beklediğim kadar kutsal, edebi, dini ve dramatik olmayacağını tahmin ediyorum. bir yandan da ölmek aşırı huzur veriyor. çok değişik bir şey ama. birer saatli bombayız aslında ve hala korkunç detaylarda boğuluyoruz. konu saptı fakat, hayatını yaşayamadan giden insanlar geliyor aklıma. çok üzgünüm bu konuda
erhan bener - kedi ve ölüm. vasıfsız gibi duran ama beni çok fazla etkileyen bir kitap. belki de alaturka istanbul motifleri içerdiği için, belki de kedilerden korktuğum ve yazarın anlatmak istediği soyut şeyi bir kedinin ölümüyle somutlaştırdığı için. açıkçası bu kitabı okumuş biriyle tartışmayı çok isterdim ama okuyan hiç kimse çıkmadı henüz karşıma.
vitrinde duran anne çeyizi şarap bardağı(bardakları)
hayallerimi süsleyen program. gece boş goygoy döndürmek+para almak
karakterinin altyapısına müthiş inandığım insan. üzen şey ise popüler youtuber olma yolunda gitmesi. keşke sadece absürt cover/beste yapan az takipçili biri olarak kalsaydı.
en az 118 80 reklamları kadar korkunç ve tiksindirici
2 ay önce başladığım ama hala 5. bölümünde olduğum dizi. sevmediğimden falan değil, her mod kaldırmıyor. tek dezavantajı yaklaşık 1 saat kadar olması. onun dışında bugün izlediğim bölümünde "you have you" cümlesi şayet bende bir etki bıraktı. dizi arayışında olanlara öneririm. ufak bir not, ölüm hakkında sorununuz varsa etkileyebilir.
via punlovsin