kurgu ve sinema ilişkisi

laik bir hanim
Birçok sinema kuramcısı, uygulayıcısı, düşünürü ve sinema üzerine çalışan akademisyen kurgunun, sinemanın bir sanat olarak kabul görmesinde en önemli etken olduğu görüşünde birleşir. Ernest Lindgren∗, “Film tekniğinin gelişimi temelde kurgunun gelişimidir”1der. Özellikle ve öncelikle sinemanın teknik bir buluştan sanat olmaya doğru yöneldiği sessiz-siyah beyaz dönemde, kurgunun sinemaya olan etkisi yukarıda belirttiğimiz egemen görüşün temel dayanağıdır. Sinemanın bugüne kadar gelen tarihi içinde, sinemanın anlatım biçimleri ve felsefesiyle ilgili yazılan her kuram ve düşünce, kurgu üzerine bir görüş bildirmiştir. Çünkü kurgunun yönetmen tarafından kullanılış biçimi, o filmin sinema dili üzerindeki en belirleyici etmenlerden biridir, hatta en belirleyicisidir. “...film diline özgü bir olgu olarak montaj, hem içinde açık seçik gün ışığına çıktığı film için, hem “montaj film” tanımlamasına giren film için, hem de A. Bazin'in hiçbir kurguya rastlamadığına inandığı film için niteleyici olmaktadır.”2Bu nedenle sinemanın kurgu ile olan ilişkisinin tarihsel bağlamda, teknolojik ve kuramsal ayaklar üzerinde incelenmesi gerekir.