ideoloji karmaşası

degisikadam
Sol görüşlü olmamı bilmemle beraber sol görüşün 80 parçaya ayrıldığını öğrendiğim günden bir sosyal demokrat olduğumu anladığım güne kadar yaşadığım süreç. Sıkıcı.
fuckyousystem
İdeolojiler, toplumdan topluma farklılık gösterebilir. Bunlarda etkili olan unsur ise toplumun yapısıdır. Bireyler ideolojilere körü körüne inanmışlar ve peşlerinden gitmişlerdir. Bunun en güzel örneğini 80'li yıllarda Türkiye acı kayıplarla öğrenmiştir.
anne boleyn
bunu uzun bir süre yaşadım. önceden bütün vücudumu yoğun bir milliyetçilik heyecanı sarmıştı, aylar önce ise okuduğum kitaplardan olsa gerek milliyetçiliğe boş bir gözle bakmaya başladım. Tabii buna şu anki Türk milletinin cehalet içindeki durumunu da katarsak şaşırtıcı olmasa gerek. Solcu görüşteki yazarların kitaplarını okumaya başlamam ile dünyaya, insanlara, kürtlere, filistinlilere, türklere bütün canlılara ve topluluklara karşı bakışım değişti. işte kitapların gücü denir buna. kürtlerle empati kurmaya başladım oturdum babama anlattım; derin devleti, jitemi, çektikleri çileleri... ben yahu ben! Ama gene de günümüz tipik genç solcuları gibi türkleri aşağılayıp kürtlere sahip çıkma gafletiyle yapmadım bunu asla da yapmam. asıl ayrıştırmak bu olur, onlar bunun ideolojileriyle çeliştiğinin pek farkında değil. bendeki bu bariz değişiklikten sonra oturdum düşündüm, benim ideolojim ney? hümanist desen değilim, olamam da. araplara kültürlerinden dolayı nefret duyuyorum(bak bunu aşamadım, aşamam da herhalde) komünist desen ucundan kıyısından bile geçmem. zira benim hedeflediğim özgürlük; komünizm ise baskı üzerine kurulu gibi. anarşizm desen, şu anki devletimizi desteklemiyorum lakin düzensiz bir toplum da çok ütopik geliyor ya da anarşizme dair biraz daha araştırma yapmam gerekiyor. her neyse benim istediğim özgürlük. evet sadece özgürlük istiyorum. Avrupa'nın özgürlüğü olabilir mesela. düşüncelerimizi açıkca söyleyebilelim, eğitimli bir toplum yetişsin istiyorum. sonuç olarak bu karmaşıklık sonucunda ideolojisiz bir insana dönüştüm. din de ideoloji de sahip olmak zorundaymışız gibi bize empoze edilen algılar. bence ideolojisiz olmak insana daha mantıklı bir bakış açısı kazandırıyor.

(kemalistliği ne yaptın be hatun derseniz, atatürk'ü kendimden çok seviyorum ama kendimi herhangi bir kalıba sokmuyorum. fikirlerini iliklerime kadar benimsiyorum lakin devletçilik, halkçılık, milliyetçilik günümüzün toplumuna ve düzenine baktığımızda içimde yaşatamayacağım ilkeler. devrimlerinin ülkemizde yeniden yeşerdiğini görmeyi ise dört gözle bekliyorum)
7
frantz fanon
kısmen benim de yaşadığım bir durumdur.
bunu çözmenin yolu herseyi ana kaynaklarından okumak olsa gerek.. ideolojileri öğrendiğimiz kaynaklar genellikle suyunun suyunun suyu kaynaklar oluyor. yani adam marksizmi çulhaoğlu'ndan, liberalizmi ldp başkanı'ndan öğreniyor, kemalizmi emre kongar'dan, islamı da bilnemne hocadan ki kerameti kendinden menkul yazarların hepsi bu yüzyılın adamları.
halbuki önce dişimizi sıkıp her düşünceyi ve -izmi kendi çıktığı yüzyıldaki kitaplardan, ana kaynaklardan okusak daha bütünlüklü bir dünya algısına sahip oluruz. ama internet dikkat dağıtıyor; biraz ordan biraz burdan bakıyoruz. netice olarak; parcali bir bilinç ortaya çıkıyor. bütünlüklü değil.
frantz fanon
şöyle enteresan bir kitap buldum. tüm ideolojileri tek tek anlatmış. https://turuz.com/book/title/Siyasi+Ideolojiler-Andrew+Heywood-Chev-K.Bayram-O.Tufekchi-H.Inac-2011-345s

"Yazar, uluslararası bir perspektifle, klasik 19. yüzyıl ideolojileri olan liberalizm, muhafazakârlık ve sosyalizmden, yakın zamanlarda doğan feminizm, ekolojik düşünce ve siyasî İslam gibi ideolojilere, her ideolojinin hem tarihsel gelişimini hem de onların siyasî hareketlere, siyasî partilere ve hükümetlere yapmış oldukları etkileri net bir şekilde ele alarak, okuyucuya siyasî ideolojiler hakkında geniş ve sistemli bir bilgi kaynağı sunuyor."

2 /