İdam

pencere
insanın insana karşı en şerefizce cezalandırma yöntemidir. avusturya'dan bir idam mahkumu victor hügo'ya mektup yazar ve durumunu bildirir. victor hügo bu mahkumun yaşamı üzerinde sorumluluk hisseder ve o da avusturya kralını bir mektup yazarak şöyle seslenir;

''20. yy'de idam cezası şüphesiz dünyada ortadan kalkacaktır. siz neden bu cezayı bugünden yasaklayıp ülkenizde 20.yüz yılı yaşatmayasınız?''

mektup etkili olur.

idam cezası devlet eliyle apaçık işlenen cinayetin ve kan davasının adıdır. kesinlikle bir caydırıcılığı da yoktur. bu konuda abd'den örnekler vermek isterim. abd'de idam cezasının yasal olduğu eyaletlerle, idam cezasının olmadığı eyaletler arasında suç oranlarında fazla bir farklılık yoktur. idam cezasının kalktığı eyaletlerde bir suç artışına da rastlanmamıştır. fakat çoğu örnekte görülmüşür ki, şüpheli kişi idam edildikten sonra masum olduğu kanıtlanmıştır.
çin devletinde devlet eliyle idam mahkumlarının organlarının mafyaya satıldığı örnekler de görülmüştür. bu da gösterir ki bir çok durumda devlet vatandaşından daha suçlu ve tehlikelidir. çünkü en organize şekillerde suç işleme imkanları vardır.

yazının başında söylediğim insanın insanı en şerrefsizce cezalandırma tekniği olduğu sözümü değiştiriyorum. son yıllarda ülkemizde bundan beter cezalandırma teknikleri icat olunmuştur. bunlardan en bilineni tabii ki f tipi cezaevleridir. ondan sonra günümüzde uygulanan, bir şahıs her hangi bir terör örgütünden suçlu yahut şüpheli bulunduğunda onun bütün sülalesini cezalandırmaktır. hukuki terimle suçun şahsiliği ilkesinin yerle yeksan edilmesi. zaten masumiyet karinesi denen ilke neredeyse hiç olmamıştır.

son bir yıla yakındır da, hem mhp'li üst düzey yetkililer, hem de akp'li yetkililer tarafından her ay af sözü ortaya atılmakta. hatta 25 aralıkta mhp genel başkan yardımcısı, adalet bakanının af tasarısını açıklayacağını söyledi.
devletimizin suçluları özgürlüğünden alı koymak tabii ki hakkıdır. fakat ne mahkumlara ne de mahkum yakınlarına böyle psikolojik işkenceler yapmaya hiç kimsenin hakkı yoktur.
jakoben
gelirse güzel olur. kimse ayaklanmaz. artık her şey gelebilir bence. çok konuşmaya gerek yok bu konuyu.ortamları hazır. 17 yılın tümevarımını özetlemek gerekirse mücadele için verilen her taviz, devrimlerden kaybedilen her cephe, yerine tekrar getirilebilsin diye daha çok cana mal olması gerektiğidir. ayaklanılmayan her an sevdiklerinizin mezarlarını kazmaya devam ettiğiniz andır. yani ben belki eylem gerçekleştirmediğim için aslında 2014 gibi ilerici ahlak ve niteliklerimi sadece zihnime hapsederek ve bu gerici düzene ayak uydurarak usumu toprak altına gömmüşsem 2019'a gelmiş olan reaksiyonsuz zaman döngüsü sürecinde anamı babamı sevdiklerimi de çoktan gömmüş olurum. anlamayan olursa yazdığımı açıp ayrıntılı devrimler tarih okuyun biraz anlarsınız
1
2 /