guy ritchie

azadi
Ingiliz aykırı yonetmen. Kendisini (bkz:rockn rolla) filmi ile tanımıstım. Koca kral Leonidas'ı (bkz:gerard butler) boylesi bi rolde bu kadar başarılı kılabilmesi merakimi celbetmişti. Sonra tum filmlerini izledim. Suc filmlerinde uzerine yok bence.
Ritchie'nin babası Sandhurst Akademisi'nde eğitim gördükten sonra reklamcılık yapmaya başlamış. Guy Ritchie'nin annesi ise evlenmeden önce başarılı bir mankenmiş. Annesiyle babasının boşanması Guy Ritchie'nin dengeli bir çocukluk dönemi geçirmesini engellememiş. Ancak okulda başarılı bir öğrenci olamaması sorun yaratmış. Ritchie, 15 yaşındayken esrar kullanmaya başlamış. Serserilik dönemi 20'li yaşlara kadar sürmüş. O dönemde ise haylaz delikanlının yüreğini gelecek korkusu sarmış.
Yönetmenlik öyküsü de bundan sonra başlıyor: Guy Ritchie, bir film stüdyosunda iş bulunca, var gücüyle çalışmaya başlıyor. Klip yönetmenliği yapıyor, sinema dünyasına kendini kabul ettirmek için çaba harcıyor. Ve tabii ki kısa zamanda kendine sıkı bir çevre ediniyor. Bugün Guy Ritchie İngiliz sinemasının başarılı ve ümit vaad eden yönetmenlerinden biri. Gece gündüz çalışmaktan hoşlanıyor. Ama Madonna ve onun küçük kızı Lourdes'e de ayıracak zaman buluyor...
villain
Madonna'nın eski kocası, helena bonham carter'ın(marla) şimdiki kocası neyse bunlar önemli değil. Ben bu adamın hayranıydım her filmini en az 2 kez seyrettim vs cidden ufuklar açıyordu bende öyle hayran olmak sonra arthur'un son filmini çektiğini öğrendim, aylarca bekledim filmi o sıralar ankaradayım işte film gösterime girmeden 3 gün önce imax salonunun en güzel yerinden bileti aldım direkt. ulan 3 gün geçmek bilmedi böyle bir şey olamaz. iş yapamıyorum yuvarlak masa şövalyeleri nasıl olmuştur, merlin nasıl, lancelot nasıl olacak kafamda dönüp duruyor aşk hikayesini nasıl işleyecek diye uyku uyuyamıyorum neredeyse normalde böyle bir film tutkum falan da yoktur benim hiç, velhasıl kelam gittim filme 2. yarıya girmedim bu açıdan kendini rezil eden bahçeliye benzetiyorum ritchie'yi.