chernobyl

pencere
dizisini izlemedim. fakat basından okuduğum kadarıyla iyi para dökülmüş bir yapım. bir o kadar da anti komünist propaganda sosuyla işlenen bir hikaye.
fakat mersin'de 2-3 seneye faliyete geçmesi öngörülen nüklüeer santral yapılırsa, zamanında karadenizde nenelerimizin gördüğü chernobyl'in kat be kat büyüğünü biz de göreceğiz yakın zamanda. anlayacağınız tehlike hiç de 30 sene önce geçen bir dizide değil. burnumuzun dibindedir.
jakoben
diziye değilde bizim ülkeye yapılacak olana değinmek istiyorum. çernobil santralini yapan aynı şirket yapacak ve daha yapım aşamasında zeminde üç çatlak oluşmuş.

veriler ;
ülkeyi ve halkı zerre sikine sürmeyen yöneticiler.
bunun yanında zır cahil iş adamları ve neoliberal iş ahlakları. yani para gelsin de gerisini sikeyimcilik. hali hazırda insan hayatının önemsizliği. tren yaparlar seçim için erkenden açabilmek adına sinyalizasyon yetişmese bile sefer başlatırlar. hop toplu ölüm. imar için eşe dosta el altından izin basarlar hırsız müteahhitler götü boklu apart diker hop yıkım.

sonuç;
halk buna dur demezse anasının amını görecek ve kimse hesap vermeyecek.
ahlaksızlık arsızdır. cezalandırılmadıkça seviyesi artar. yani yukarıda saydığım bokları ve oraya yazmadığım onlarca örnek boku yiyebilip, ceza almadıkları için
dolayısıyla korkmadıkları için bu santrali bela edebiliyorlar ve sonuç hüsran olursa ellerini kollarını sallaya sallaya gezmeye devam edecekler. fakat eylem yapılırsa ve halk şiddet yüzünü gösterirse işler değişebilir.