avrupa birliğinin kuruluş nedenleri

laik bir hanim
- Merkezi Avrupa'da ortaya çıkabilecek bir çatışmayı önlemek,
- ABD'nin yayılma politikası sonucunda Avrupa'nın sıkışmasını ve manevra kabiliyetini kaybetmesini önlemek,
- Savaş için gerekli olan enerji ve araçlarının (kömür ve demirin) kontrolünü sağlamak,
- Pazar imkanlarını genişleterek, üretim ve buna bağlı olarak da ekonomik refahı arttırmak,
- Avrupa'da ortak toprak ve kültür birliğini sağlamaktır.

Bu nedenler ve özellikle de hızlı bir ekonomik kalkınma ile İkinci Dünya Savaşı'nın yıkıntılarından kısa sürede kurtulma isteği Avrupa'da bir birlik kurma düşüncesinin doğmasına neden olan en önemli faktörler olmuştur.

Avrupa'da bir birlik kurma düşüncesi ilk olarak Fransa Dışişleri Bakanı Robert Schuman tarafından 1950 yılında üretim için önemli faktörler arasında yer alan iki önemli sektörde kömür (bu dönemde sanayi üretiminin gerçekleşmesini sağlayan enerjinin oluşmasındaki en önemli faktör) ve çelik sektöründe ortak bir pazarın yaratılması düşüncesiyle doğmuştur.

Bu düşünce doğrultusunda Bu düşünce doğrultusunda 18 Nisan 1951 yılında Paris'te Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu'nu (AKÇT) kuran anlaşmayı Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg imzalamış ve birliğin temelleri atılmıştır.

Daha sonra topluluk dünya düzenin gelişimine (enerji faktörünün her geçen gün öneminin artması üzerine) bağlı olarak topluluk üyesi Dışişleri Bakanları bir Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ve bir Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (EURATOM) yaratmak düşüncesiyle bir araya gelmişler ve on ay sonra, 25 Mart 1957'de bu iki topluluğu kuran anlaşmayı Roma'da imzalamışlardır.

Bu tarihten sonra Fransa, Almanya, İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg gibi altı kurucu üye ülke tarafından kurulan topluluk AET adı altında varlığını 1992 yılına kadar sürdürmüş 1992 yılında imzalanan Maastrich Anlaşması'yla topluluğun ismi Avrupa Birliği olmuştur

Fransa, Almanya, İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg 6 ülke tarafından kurulan AET'nin kısa sürede gösterdikleri başarı diğer Avrupa ülkelerini de birliğe katılma yönünde istekli hale getirmiş ve Birlik kuruluşundan günümüze kadar geçen süre zarfında genişleme süreci yaşamıştır.



Birlik ilk genişlemesini 1973 yılında gerçekleştirmiş ve bu genişlemede Danimarka, İrlanda ve Birleşik Krallık birliğe katılarak birliğin üye sayısı 9'a yükselmiştir.

İkinci genişleme 1981 yılında gerçekleşmiş ve bu genişleme de Yunanistan birliğe katılarak birliğin üye sayısı 10'a yükseltmiştir.

Üçüncü genişleme 1986 yılında gerçekleşmiş ve bu genişleme de İspanya ve Portekiz birliğe katılarak birliğin üye sayısı 12'ye yükselmiştir.

Dördüncü genişleme 1995 yılında gerçekleşmiş ve bu genişleme de Avusturya, Finlandiya ve İsveç birliğe katılarak birliğin üye sayısı 15'e yükselmiştir.

Beşinci genişleme 2004 yılında gerçekleşmiş ve bu genişleme de Çek Cumhuriyeti, Estonya, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Letonya, Litvanya, Macaristan, Malta, Polonya, Slovakya ve Slovenya birliğe katılarak birliğin üye sayısı 25'e yükselmiş ve birlik en büyük genişlemesini gerçekleştirmiştir.

Altıncı ve son genişleme 2007 yılında gerçekleşmiş ve bu genişleme de Bulgaristan ve Romanya birliğe katılarak birliğin üye sayısı 27'ye yükselmiştir

AB'ye üye olabilmek için Kopenhag Kriterleri adı altında toplanan bir takım yükümlülüklerin yerine getirilmesi gerekmektedir

Üç başlık altında toplanan Kopenhag Kriterleri,

siyasi,
ekonomik ve
AB müktesebatına uyumdan oluşmaktadır.

Adayların tam üye olmaları için uymaları zorunlu olan kriterleri aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür;

- Demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını, azınlıklara saygıyı ve azınlıkların korunmasını teminat altına alan kurumların istikrarını sağlamak, (siyasi kriter)

- İşleyen bir pazar ekonomisine sahip olunmasının yanı sıra, AB içindeki rekabet baskısı ile piyasa güçleri karşısında durabilme yeteneğine sahip olmak, (ekonomik kriter)
- Siyasi, Ekonomik ve Parasal Birlik de dâhil olmak üzere tam üyelikten kaynaklanan yükümlülüklerine uyum yeteneğine (AB müktesebatına uyum) sahip olmaktır.

Kopenhag siyasi kriterlerine uyum, bir ülkenin üyelik müzakerelerinin açılması için ön şart olarak kabul edilmektedir
Kopenhag Kriterlerinin tamamına uyum sağlanması ise AB'ye üye olarak katılmanın temelini oluşturmaktadır


Türkiye'nin AB ile ilişkileri 1959 yılında yapılan üyelik başvurusu ile resmi olarak başlamıştır. Ortaklık rejiminin temeli 1963 yılında imzalanan ve 1964 yılında yürürlüğe giren Ankara Anlaşması ile atılmıştır. Bunu 1971 yılında imzalanan Katma Protokol izlemiştir.

Bütünleşme için kademeli bir süreç öngörülmüş ve ilk adım olarak ikili ticaretin serbestleştirilmesi sağlanarak Gümrük Birliği (GB) 31 Aralık 1995 tarihi itibariyle tamamlanmış ve 1 Ocak 1996 tarihinden itibaren Türkiye GB' ne girmiştir

2005 yılından itibaren AB ile tam üyelik müzakerelerine başlanmış ve bugün hala Türkiye tam üyelik için Kopenhag Kriterleri çerçevesinde müktesebata uyum çalışmalarını devam ettirmektedir.