Zamanında kavga etsek de gereken kisilere gereken cevabı vermesi ile gözümde değer kazanan yazardır.
Yine bir pkk sempatizanı daha mı ? Biri bitiyor diğeri başlıyor yeter aq
Uygulandığı zaman arkadasina "kanka benim numaramı istedi kesin benimle elleri kelepçeli blowjob yapmak istiyorum" diyebileceği taktiktir.
Çocukken hayal meyal hatırladığım olay. O zaman yargının hala bağımsız olduğunun kanıtıdır.
Adalet ve Kalkınma Partisi kapatma davası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın, AK Parti'nin "laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği" gerekçesiyle, partinin kapatılması ve ilgili dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül dahil 71 kişinin 5 yıl süre ile siyasetten uzaklaştırılması istemiyle hazırladığı iddianame.
İddianamede altı çizilen bazı hususlar şu şekilde;
+T.C. Devletinin temel ilkelerini değiştirecek zemini oluşturmak niyetini ortaya koyduğu;
-Anayasa ile Yüksek Öğretim Kanunu'nda değişiklik içeren teklifleri
-Başörtüsünün serbest bırakılmasına ilişkin anayasa değişikliği ile anayasanın laiklik ilkesinin ortadan kaldırılmak istendiği savunuldu.
-Devlet kadrolarının, parti yandaşı, siyasal İslami düşünceye sahip kişilerle doldurulduğu.
-""Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün bakan olduğu dönemde Nur cemaatinin liderlerinden Fethullah Gülen ve Milli Görüş'ü desteklediği.""
-Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bazı sözleri laiklik karşıtı eylemlerin odağı olarak gösterildi.
+Laik sistemlerde dini simgelerin siyasi amaçla kullanılamayacağı;
-Başbakan Erdoğan'ın İspanya'da yaptığı “(Başörtüsünü) velev ki siyasi simge olarak taktığını düşünün. Bir siyasi simge olarak takmayı suç kabul edebilir misiniz?” şeklindeki demeci.
-İstanbul Haseki ve Vakıf Gureba hastanelerinde baş örtülü doktorların çalışması,
-Bazı bölgelerde içkili yerler için 'kırmızı sokak' uygulaması,
-İstanbul'da bazı afişlerin sansürlenmesi.
+Toplumu dindar olanlar – olmayanlar diye ikiye ayırmak;
-Laik Cumhuriyet'i yeni bir yaşam ve Devlet düzenine dönüştürme kararlılığı içinde olduğu söylemleri.
-Danıştay'ın “öğretmenin baş örtülü okula giremeyeceği” yönündeki kararı üzerine, Danıştay'a gerçekleştirilen kanlı saldırıyı da iddianameye koydu.
+Ülkenin laik hukuk yapısını aşamalı olarak yeniden biçimlendirip yönlendirmeye çalıştığı;
-Erdoğan'ın “Başörtüsü konusunda söz söyleme hakkı yargının değil ulemanındır” açıklamasına dikkat çekilerek, partinin şeriat amacı doğrultusunda dini hükümleri referans olarak gösterdiği savunuldu.
-Başbakan Erdoğan'ın Danışmanı ve İstanbul Milletvekili Egemen Bağış'ın Başörtüsü, kamusal alan ve üniversitelerin dışında Meclis'te de geçerli olmalıdır sözleri
-Cüneyt Zapsu'nun Başörtüsünü çıkar demek, sokaktaki bir kadına donunu çıkar demekten farksızdır açıklamasına yer verildi.
+Rejimin ve Cumhuriyet'in geleceğini tartışmaya açtığı;
-AK Parti'nin kapatılan Refah ve Fazilet partileri ile bağını koparmadığı, AK Partinin nihai hedefinin şeriat düzeni olduğu vurgulandı.
-AK Parti'nin eğilimi siyasal İslâmdır. Siyasal İslam'ın temel düsturu şeriattır. AK Parti, şeriatı amaç edindiği için kaynağını şeriattan alan takiyyeyi kullanıyor” denildi.
Adalet ve Kalkınma Partisi kapatma davası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın, AK Parti'nin "laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği" gerekçesiyle, partinin kapatılması ve ilgili dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül dahil 71 kişinin 5 yıl süre ile siyasetten uzaklaştırılması istemiyle hazırladığı iddianame.
İddianamede altı çizilen bazı hususlar şu şekilde;
+T.C. Devletinin temel ilkelerini değiştirecek zemini oluşturmak niyetini ortaya koyduğu;
-Anayasa ile Yüksek Öğretim Kanunu'nda değişiklik içeren teklifleri
-Başörtüsünün serbest bırakılmasına ilişkin anayasa değişikliği ile anayasanın laiklik ilkesinin ortadan kaldırılmak istendiği savunuldu.
-Devlet kadrolarının, parti yandaşı, siyasal İslami düşünceye sahip kişilerle doldurulduğu.
-""Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün bakan olduğu dönemde Nur cemaatinin liderlerinden Fethullah Gülen ve Milli Görüş'ü desteklediği.""
-Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bazı sözleri laiklik karşıtı eylemlerin odağı olarak gösterildi.
+Laik sistemlerde dini simgelerin siyasi amaçla kullanılamayacağı;
-Başbakan Erdoğan'ın İspanya'da yaptığı “(Başörtüsünü) velev ki siyasi simge olarak taktığını düşünün. Bir siyasi simge olarak takmayı suç kabul edebilir misiniz?” şeklindeki demeci.
-İstanbul Haseki ve Vakıf Gureba hastanelerinde baş örtülü doktorların çalışması,
-Bazı bölgelerde içkili yerler için 'kırmızı sokak' uygulaması,
-İstanbul'da bazı afişlerin sansürlenmesi.
+Toplumu dindar olanlar – olmayanlar diye ikiye ayırmak;
-Laik Cumhuriyet'i yeni bir yaşam ve Devlet düzenine dönüştürme kararlılığı içinde olduğu söylemleri.
-Danıştay'ın “öğretmenin baş örtülü okula giremeyeceği” yönündeki kararı üzerine, Danıştay'a gerçekleştirilen kanlı saldırıyı da iddianameye koydu.
+Ülkenin laik hukuk yapısını aşamalı olarak yeniden biçimlendirip yönlendirmeye çalıştığı;
-Erdoğan'ın “Başörtüsü konusunda söz söyleme hakkı yargının değil ulemanındır” açıklamasına dikkat çekilerek, partinin şeriat amacı doğrultusunda dini hükümleri referans olarak gösterdiği savunuldu.
-Başbakan Erdoğan'ın Danışmanı ve İstanbul Milletvekili Egemen Bağış'ın Başörtüsü, kamusal alan ve üniversitelerin dışında Meclis'te de geçerli olmalıdır sözleri
-Cüneyt Zapsu'nun Başörtüsünü çıkar demek, sokaktaki bir kadına donunu çıkar demekten farksızdır açıklamasına yer verildi.
+Rejimin ve Cumhuriyet'in geleceğini tartışmaya açtığı;
-AK Parti'nin kapatılan Refah ve Fazilet partileri ile bağını koparmadığı, AK Partinin nihai hedefinin şeriat düzeni olduğu vurgulandı.
-AK Parti'nin eğilimi siyasal İslâmdır. Siyasal İslam'ın temel düsturu şeriattır. AK Parti, şeriatı amaç edindiği için kaynağını şeriattan alan takiyyeyi kullanıyor” denildi.
"krallar bilmez,krallar utanmaz, ayıplarımda can bulur can satarlar"
Yok mu sözlükte bir rum milliyetçisi bizimkilerle kavga etsin swh
Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübâdelesi, 1923 yılında Lozan Barış Antlaşması'na ek olarak yapılan sözleşme uyarınca Türkiye ve Yunanistan Krallığı'nın kendi ülkelerinin yurttaşlarını din esası üzerine zorunlu göçe tabi tutmasına verilen addır.
Sözleşme 19 maddeden oluşuyordu. Sözleşme gereği 1 Mayıs 1923 tarihi itibarıyla Türkiye topraklarındaki Rum/Ortodoks nüfus ile Yunanistan topraklarındaki Türk/Müslüman nüfus arasında zorunlu göç uygulaması şarta bağlanmış oluyordu.
Mübadeleye tabi tutulmayacak olanlar sözleşmenin 2. maddesinde belirtildiği üzere Batı Trakya Türkleri ile İstanbul Rumları idi.
3. madde ile 18 Ekim 1912 tarihinden itibaren yerlerinden göç etmiş olanlar da mübadele kapsamına alınıyordu.
6. ve 7. maddelere göre göçe tabi tutulanlara her iki hükümet de gereken kolaylığı gösterecek, mübadil kişi terk ettiği ülkenin vatandaşlığından çıkacak yeni geldiği ülkenin vatandaşlığını alacaktı.
5. maddeye göre mübadillerin mülkiyet haklarına hiçbir zarar verilmeyecekti. 8. maddeye göre ise mübadiller her çeşit taşınır mallarını hiçbir vergiye tabi olmadan yanlarında getirebileceklerdi.
9. maddeye göre mübadillerin geldikleri yerde bırakmış oldukları mallar Karma Komisyon tarafından tasfiye edilecekti. Bu madde 18 Ekim 1912'den sonra yerlerinden ayrılanları da kapsayacaktı.
11, 12 ve 13. maddeler sözleşmenin uygulamasını üstlenecek karma komisyonun kurulması ile ilgiliydi. Karma Komisyonun sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarihi izleyen bir ay içinde kurulması öngörülüyordu.
14. maddede göçmenlere yeni geldikleri ülkede geride bıraktıkları mallara eş değer nitelikte ve değerde mal verileceği belirtilmişti.
15.-18. maddeler ise tarafların Karma Komisyona karşı yükümlülükleri, mübadelenin gerçekleşmesi sırasında sağlanacak kolaylıklar, mübadeleye tabi olacak kişilere duyuru yapılması, sözleşmenin yürürlüğünün emniyete alınması için her iki hükümetin yapacağı yasal değişiklikler yer almıştır.
Sözleşme 19 maddeden oluşuyordu. Sözleşme gereği 1 Mayıs 1923 tarihi itibarıyla Türkiye topraklarındaki Rum/Ortodoks nüfus ile Yunanistan topraklarındaki Türk/Müslüman nüfus arasında zorunlu göç uygulaması şarta bağlanmış oluyordu.
Mübadeleye tabi tutulmayacak olanlar sözleşmenin 2. maddesinde belirtildiği üzere Batı Trakya Türkleri ile İstanbul Rumları idi.
3. madde ile 18 Ekim 1912 tarihinden itibaren yerlerinden göç etmiş olanlar da mübadele kapsamına alınıyordu.
6. ve 7. maddelere göre göçe tabi tutulanlara her iki hükümet de gereken kolaylığı gösterecek, mübadil kişi terk ettiği ülkenin vatandaşlığından çıkacak yeni geldiği ülkenin vatandaşlığını alacaktı.
5. maddeye göre mübadillerin mülkiyet haklarına hiçbir zarar verilmeyecekti. 8. maddeye göre ise mübadiller her çeşit taşınır mallarını hiçbir vergiye tabi olmadan yanlarında getirebileceklerdi.
9. maddeye göre mübadillerin geldikleri yerde bırakmış oldukları mallar Karma Komisyon tarafından tasfiye edilecekti. Bu madde 18 Ekim 1912'den sonra yerlerinden ayrılanları da kapsayacaktı.
11, 12 ve 13. maddeler sözleşmenin uygulamasını üstlenecek karma komisyonun kurulması ile ilgiliydi. Karma Komisyonun sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarihi izleyen bir ay içinde kurulması öngörülüyordu.
14. maddede göçmenlere yeni geldikleri ülkede geride bıraktıkları mallara eş değer nitelikte ve değerde mal verileceği belirtilmişti.
15.-18. maddeler ise tarafların Karma Komisyona karşı yükümlülükleri, mübadelenin gerçekleşmesi sırasında sağlanacak kolaylıklar, mübadeleye tabi olacak kişilere duyuru yapılması, sözleşmenin yürürlüğünün emniyete alınması için her iki hükümetin yapacağı yasal değişiklikler yer almıştır.
İlkokulda "halkın kendi kendini yönetmesi" diyorlardı ama halk kendi kendini güdüyor şu an. Nasıl oluyor anlamadım.
2400 yıl önceden birileri anlatmış, kulak verelim;
2400 yıl önceden birileri anlatmış, kulak verelim;
Ben de teyze kızıma aşıktım, hatta birlikte yatiyorduk swh. geçen sene de başka bir teyzemin kızı bana aşık olduğunu söyledi,kibarca reddetmiştim tabi.
Edit: yattık derken öyle değil lan, uyuduk anlamında.
Edit: yattık derken öyle değil lan, uyuduk anlamında.
Yalniz bu soru öyle bir zamanda geldi ki, eğer şu son 3,5 yıl içinde sorulsa "sağ elim" diye cevap verecekken, şu an "kanlı canlı bir sevgilim var" cevabı verebiliyorum swh.
Oğuzhan 150 M €
Çok ünlü olmasam da reb yapıyorum, konserler falan işte eheheh.
Seni atabileceğim bir evim yok, boşsa sana geçeriz.
Arabam yok ama öğrenci kartim var, sana da basarım.
Yazları çalışıyorum, geldiğim zaman ilk 1 ay bira ısmarlarım.
Memen ve kalbin büyükse gel konuşalım swh
Seni atabileceğim bir evim yok, boşsa sana geçeriz.
Arabam yok ama öğrenci kartim var, sana da basarım.
Yazları çalışıyorum, geldiğim zaman ilk 1 ay bira ısmarlarım.
Memen ve kalbin büyükse gel konuşalım swh
Gece- bana bir şarkı söyle
(bkz:laik sözlük izdivaç)
Ermeniler (Ermenice: հայեր - Hayer), bir Hint-Avrupa halkı olan Ermenilerin tarih sahnesine çıktığı ilk yer Anadolu'dur. 7 ile 10 milyon arasında olduğu tahmin edilen toplam nüfusun çoğunluğu bugün dünyanın farklı noktalarına dağılmış durumda olup Ermenistan'da ise 3 milyon civarındadır.
Önemli nüfusa sahip bölgeler
Ermenistan 3.229.900
Rusya 2.500.000
Amerika Birleşik Devletleri 1.500.000
Fransa 750.000
İran 560.415 (2006)
Gürcistan 348.900
Suriye 190.000
Lübnan 140.000
Arjantin 134.000
Dağlık Karabağ Cumhuriyeti 146.573
Ukrayna 100.000
Türkiye 40.000-76.000
Ürdün 70.000
Irak 60.000
Almanya 42.000
Brezilya 40.000
Avustralya 37.000
Yunanistan 35.000
Kanada 34.000
Özbekistan 33.000
Türkmenistan 30.000
Macaristan 30.000
Beyaz Rusya 24.000
Uruguay 19.000
Birleşik Krallık 18.000
Kazakistan 15.000
Bulgaristan 10.832
Mısır 10.000
Çek Cumhuriyeti 10.000
Polonya 262
Diğer ülkeler 100.000
Önemli nüfusa sahip bölgeler
Ermenistan 3.229.900
Rusya 2.500.000
Amerika Birleşik Devletleri 1.500.000
Fransa 750.000
İran 560.415 (2006)
Gürcistan 348.900
Suriye 190.000
Lübnan 140.000
Arjantin 134.000
Dağlık Karabağ Cumhuriyeti 146.573
Ukrayna 100.000
Türkiye 40.000-76.000
Ürdün 70.000
Irak 60.000
Almanya 42.000
Brezilya 40.000
Avustralya 37.000
Yunanistan 35.000
Kanada 34.000
Özbekistan 33.000
Türkmenistan 30.000
Macaristan 30.000
Beyaz Rusya 24.000
Uruguay 19.000
Birleşik Krallık 18.000
Kazakistan 15.000
Bulgaristan 10.832
Mısır 10.000
Çek Cumhuriyeti 10.000
Polonya 262
Diğer ülkeler 100.000