confessions

flucian

votka  · 29 Nisan 2017 Cumartesi

  1. toplam giri 148
  2. takipçi 5
  3. puan 2594

kur'an'ın gezgin bir insan tarafından yazılması

flucian
(Yazıma bir alıntı ile başlamak istiyorum. En altta yazdıklarım da bu alıntıya cevaptır bilginize.)

*Kur'an incelendiğinde “göklerde” yani uzayda yaşayan akıllı canlılardan bahsedildiği, birçok ayette görülebilir. Dolayısıyla İslam âlimleri arasında, göklerdeki yaratıkların varlığı konusunda hiçbir ihtilaf yoktur. Üzerinde ittifak edilememiş tek konu, bu yaratıkların kim olduğudur. Ancak ilgili ayetler, bu varlıklar hakkında bizlere çok önemli bilgiler vermektedir. Örnek olarak Rad suresinin 15. Ayetini ele alalım;
“Göktekiler ve yerdekiler, isteyerek veya istemeyerek gölgeleri ile beraber Allah'a secde ederler.” (Rad, 15)
Her ne kadar Türkçe meale yansımamış olsa da, ayetin Arapçasında “göktekilerin” akıllı canlılar olduğu açıkça görülür. Çünkü ayetin Arapça metninde onları (gökte olanları) tanımlamak için مَن فِي السَّمَاوَاتِ yani “men fis semavati” ifadesi kullanılır. Buradaki men zamiri sadece kişileri tanımlamak için kullanılır (aynı zamanda “kim” anlamına gelir). Eğer akıl sahibi olmayan varlıklardan veya cisimlerden bahsetseydi ayette مَا yani “ma” zamiri kullanılırdı çünkü kişi olmayan varlıkları (hayvan, cisim vs.) tanımlamak için kullanılan zamir “ma” zamiridir ama ayette böyle denmiyor (“ma” aynı zamanda “ne” anlamına gelir). -İngilizce bilenler bu dilbilgisi kuralını hemen anlayacaklardır çünkü aynı yapı İngilizcede de vardır. -Ve bunlar cin veya melek de değillerdir çünkü 'gölge' ve dolayısıyla da 'cismani beden' sahibidirler.
Dolayısıyla göklerde yaşayan akıllı ve cismani bedenleri olan yaratıkların varlığı Rad suresinin 15. ayetiyle sabittir.
“Göktekiler” ifadesi Kur'an'da kişi zamiri kullanılarak defalarca kez geçer.
Birçok gezegende, birçok farklı insan türü yaratılmıştır. Bizim büyük babamız Adem'dir. Başka gezegenlerdekilerin büyük babaları başkadır.
“Uzayda yaşayan canlılar arasında bizden daha gelişmiş uygarlıklar var mıdır?” sorusunu Kur'an'a sorarsak Yâsin suresinin 81. ayeti bize, çok ilginç bir cevap verir ve “biz Adem oğullarını, yarattıklarımızın bir çoğundan üstün kıldık” der. Yani yaratılmışların en üstünü, biz değiliz. Peki bizden üstün olanlar kimdir? Melekler mi? Hayır, çünkü Şeytan da dâhil bütün melekler, insana secde etmekle emir olundu. Peki, cinler olabilir mi? Elbette ki hayır, Adem yeryüzüne halife olarak gönderildiğinde, yeryüzünde cinler vardı. Biz onlardan üstün olarak buraya geldik. Hatta Kur'an onların, Hz. Süleyman'ın emrine verildiğinden bahseder. Öyleyse Adem oğullarından üstün olan bu yaratıklar kimlerdir? Dünyada böyle birileri olmadığına göre bunlar uzaydadırlar.
Uzaylı ırkların arasında bazıları bizden daha üstün yaratılışlı insan ırklarıdır.
Yâsin suresinin 81. ayeti uzayda hayat barındıran gezegenler hakkında bize fikir verir…
“Gökleri ve yeri yaratan, onların benzerlerini yaratmaya kadir değil midir? Evet, O, yaratan ve bilendir.” (Yâsin Suresi, 81. Ayet Meali)*






*Bunlar da benim düşüncelerim.*

Bir yaratıcı var mı, yok mu konumuz ile alakalı değil ve buna ek olarak bence tüm dinler insan ürünü. Şimdi bir teori atmak istiyorum ortaya. Göktekiler, "Yıldızlar-asteroitler vs." O zamanlarda astronomi ilkel koşullarda olduğu için birer canlı olarak düşünülmüş olabilirler. Hele ki kayan yıldızlar ile karşılaşılırsa bu da onların canlı olduğunun düşünülmesinde büyük rol oynamıştır. Çünkü Kur'an-ı Kerim incelendiği zaman içerisinde bulunan kişi, oluş ve nesneler yalnızca çöl ikliminde yaşayan ve arap yarımadasında kısaca ortadoğuda yaşayan hayvan, bitki vs. İşte. Avustralya 1642 de keşfedildi bildiğiniz gibi. Antartika'da buna dahil 17.yy da keşfedildi fakat 19.yy a kadar oraya ayak basan olmadı. Şimdi gelelim asıl olaya, dediğim gibi Kur'an-ı Kerim'de Orta Doğu, asya, anadolu ve o zamanın avrupasında varolan şeylerin hemen hemen hepsi mevcut. Ama 1642'de keşfedilen Avustralya veya 19.yy başlarında keşfedilen Antartika ve ile ilgili en ufak bilgi yok. Her türlü canlı yazarken; Penguen, Balina tarzı vahşi sayılabilecek balık türleri, Kanguru vs, daha yüzlerce ne hayvandan, ne de o yörelere ait özelliklerden söz bile edilmemektedir. Bu da beni Kur'an'ın gezgin bir insan tarafından yazıldığı düşüncesine itmeyi bırak, direktman fırlattı. Sonuçta bir yaratıcı, yarattığı topraklardaki yarattığı canlıları nasıl bilmez? Biliyorsa bile neden bahsetmez? ki söylenildiğine göre bilim önderi din olan İslam dahilinde.

tüm dinlerin yalan olduğunun kanıtı

madman
Tanrı'dan başlarsak, Öncelikle, olmayan bir şeyin yokluğu kanıtlanamaz, uçan pembe fillerin olmadığını kanıtlayamayacağınız gibi. Fakat belirli tahlillerle, sadece biraz beyninizi kullanarak size düşündürmeyi, sorgulamayı öğreteceğim. Tabii bu konuda tabularınız varsa ve ben kesinlikle sorgulamam diyorsanız yazının devamını okumayın. evet evet tam burada bırakın gidin.

konya gibi bir yerde Müslüman bir ailede namazlı abdestlii ve dinine düşkün bir gençtim. hatta o kadar ileri bir seviyeye ulaşmak istedim ki neden kuranı Kerim'i okuyup dinimin kitabını anlamayayım dedim. tüm bu sorgulama işi bu olaydan sonra başladı. Şimdi sizlere sorgulama evresinde öğrendiğim yaşadığım tüm olayları anlatacağım. Dikkat!

Sonsuz güçlü bir tanrı düşünüyoruz. bu tanrı imtihan ediyor her şeye gücü yetiyor, mükemmel bir varlık. tam anlamıyla kusursuz olan bir varlık hiçbir şey yapmaz, hele ki kendisini tapması için küçük ve değersiz varlıklar yaratması, tapmamayı seçilebilmek için irade vermesi, kendini göstermemesi ve bunun sonucunda varlığına inanmıyor onları işkenceyle cezalandırması onu kusursuz Değil, onu hayal edenler kadar kusurlu yapar.
- Ölmeye ve öldürmeye dayalı bu dev gladyatör arenasını yaratması onun tanrı değil sadist bir varlık olduğunu gösterir. Sürekli kusursuz bir düzenden bahsediyorlar ama aslında kusursuz bir düzen yok. örnek vermek gerekirse guguk kuşlarının diğer kuşların yuvalarına yumurta bıraktığı ve o yumurtadan çıkarak guguk kuşunun diğer kuşun yumurtalarını aşağı atıp o yuvanın yavrusu taklidi yaparak kendini beslettiği, anne kuşun da aradaki dev farkı anlamadığı kusurlu bir düzen vardır.(nat. geo. belgeselinde izleyebilirsiniz)
-başka bir örnekte, eşek arılarının bir örümceğin içine yumurta bırakması ve çıkan arıların örümceği canlı canlı içten yiyerek beslenmesi kusurlu bir düzenin göstergesidir.
Bir diğer Örnekte erkek aslanın çiftleşebilmek için diğer erkeklerin bütün yavrularını öldürülmesi ve bunun gibi hayvanların birbirine yaptığı inanılmaz eziyetler kusurlu bir düzenin parçasıdır.

-Doğa modern bir metropol değil bir gecekondu şehridir. gecekondu şehirleri aynen doğa gibi herkesin hayatta kalmak için boşlukları doldurduğu bir düzendir.

-Çocukken ölen bir insanın doğrudan cennete gideceği söylenir eğer bu hayatın amacı gerçekten bir imtihansa o zaman küçük bir çocuğun ölmemesi gerekir. imtihana gelmiş birinin sınava girmeden direk cennete gitmesi sınav kağıdı kalmadığı için bazı öğrencilerin direk sınavı geçmesi kadar büyük bir adaletsizlik ve saçmalıktır.

-Evrenin kendisi de kaos halindedir. mükemmel bir tanrı tarafından kurulup, ayarlanıp, çalıştırmamıştır. defalarca kere değişim geçirmiştir. dünya, bir gezegenle çarpışarak ayı oluşturmuştur, defalarca kere göktaşına maruz kalmış, defalarca kere süper volkanlardan, buz devirlerinden, Türlerin çoğunun yok olmasından geçmiştir.
İnançlı inançsız ayırmadan dünyanın her yerinde doğal felaketlerle rastgele insanlar sürekli ölmektedir. bunların hiçbiri kusursuz bir tanrının eliyle hazırladığı bir evrende var olamaz.

-Mesela insanda hiç bir dış etken olmadan doğuştan gelen genetik bozukluktan kaynaklanan öldürücü veya ömür boyu sakat bırakan hastalıklar, insanın mükemmel olmadığının en büyük kanatlarıdır.

-Bir yaratıcı var mı yok mu bilmiyoruz fakat dinler kesin olarak insanlar tarafından yazılmıştır.

-Birbirinden izole yaşamış farklı topluluklar, bilimsel yetersizlikler nedeniyle sadece kendi bulundukları coğrafyada, yaşadıkları olayları anlatan efsaneler üretmişlerdir.

-Mesela İslam dininde yaz kış gibi farklı mevsimlerin, buzulların, Yanardağların açıklaması yapılmamıştır. Yanardağa yakın yaşayan kabilelerde öfkelenen volkan tanrıları varken, farklı mevsim yaşayan topluluklarda soğuğun habercisi olan tanrılar vardır.
Gökkuşağı gören bir toplumun mitolojisinde renkli yılan tanrısı, türkler gibi doğaya önem veren topluluklarda ise ilk insanların kaynağı olan hayat ağacı bulunur.

-Yaratılış Mitolojilerinin sayısı yüzün üzerindedir.
Herhangi birine soracak olursan oda bu mitolojilerin hepsinin insan uydurması olduğunu söyleyecektir, tabii ki kendininki hariç.

-----Bu noktada sorulması gereken soru şudur: "neden diğer 100 küsür yaratılış hikayesi gerçek değil de benimki gerçek? neden bir peygamberin hira dağında konuştuğu, domuzu ve alkolü yasaklayan, namaz, oruç gibi ibadetler talep eden, sonra ilk insanı bir çift olarak 7000 yıl önce çamurdan yaratan, insanları öldükten sonra cennete ya da cehenneme koyacak olan tanrı hikayesi gerçek de, mesela ilk insanın hayat ağacından geldiği hikaye uydurma?

---- bu soruyu sormak ilk adımdır ve cevabı evet o da gerçek değildir.


-Musa'nın peşine düşen ve takip sırasında ölen firavun olayı hiçbir tarihi kayıtta yoktur. bu kadar büyük bir olayın yani 2 milyon kişinin Mısır'dan kaçmasını, Firavun'un bütün ordusuyla bu kölelerin peşine düşmesinin ve geri dönmesinin Mısır kayıtlarına geçmemesi imkansızdır. Mısır'da firavun ve ordusunun bir anda yok olduğu bir dönem olmamıştır. yarılan denizin içinde bulunan asker ve at arabaları ile ilgili de hiçbir kalıntı bulunamamıştır.

-Adem ve çocukları ve bütün peygamberler bellidir. İstediğiniz kaynaktan hayat ağaçlarına bakabilirsiniz. yaklaşık 7000 yıl önce yaratılmıştır. ancak insan şimdiki haliyle bile 250.000 senedir yaşamaktadır. 12.000 sene önceye ait tarımla uğraşan insan kalıntıları hatta daha ilkel İnsanlara ait 1.200.000 yıllık taştan aletler bulunmuştur.

-Diğer efsanelerde olduğu gibi semavi dinler de coğrafyalarının ve zamanının dışındaki olaylardan bahsetmez. buzul çağından, dinozorlardan, mamutlardan hatta o coğrafyada bulunmayan penguen, kanguru gibi hayvanlardan bahsedilmez.

-Güneş, ay ve yıldızlardan bahsedilirken, gezegenler görünürde yıldıza benzediği için gezegenlerden ayrıca bahsedilmez, onlar için şeytanın atış taneleri ifadesi kullanılır.(Mulk 5)

-Biri size bu evreni yaratan tanrı ile iletişime geçtiğini ve bu tanrının her şeye gücünün Yettiğini, zamanında başka kavimlere de peygamberler gönderdiğini ama ona inanmayı reddettikleri için felaketlerle yok edildiğini söylese(Nuh tufanı olayı, Lut kavmi vs) ve sizden de kötü kalpli mekkelilere karşı savaşmanızı istese, neden yine bu gücünü kullanıp Mekkelileri yok etmiyor?
Bu savaşın sizin için bir imtihan olduğunu, size meleklerle yardımcı olacağını ve asla yenilmeyeceğinizi söylese, daha sonra uhud savaşında yenilseniz, bunun da imanınızı sınamak için bir imtihan olduğu söylense, seneler sonra Moğollar Müslümanları dümdüz ederken bu bahsedilen melekler ortalıkta gözükmese, Moğolların başına hiç bir felaket gelmese Ve biri hala çıkıp bunlar da İmanınızı sınamak için bir sınav dese ne düşünürsün?

-Musa, firavunun karşısında bastonunu yılana çevirmiş.(yersen) madem inandırmak istiyorsa kendisini gösterseydi? eğer imanını sınamak için kendini göstermediyse o zaman bastonu neden yılana çevirdi?

-Biz şüpheye düşenlerin gözlerine perde çektik, kulaklarını ağırlık koyduk isteseydik iman ettirdik şeklinde bir açıklama var. kendisine kolaylık dini diyen bir dinde tanrının sadece bir kişiye görünüp herkesin kayıtsız şartsız ona inanmasını beklemesi ve hatta şüpheye düşenlerin işlerini daha da zorlaştırmak için gözlerine perde çekmesinin mantığı nedir?

----Bu durumun gerçek sebebi insanları şüphelenip sorgulamaktan bile korkar duruma getirmek. çünkü sorgulayan kişi böyle bir tanrının hayal ürünü olduğunu fark edecektir. her toplumda bir uyarıcı geldiği anlatılır. Japonlara kim geldi? Kızılderililere kim geldi? Aborjinlere kim geldi? vs.

-İhramla avcılık yapmayı, büyü yapmayı yasaklayan bir sürü ayet olduğu halde, tecavüzü ya da pedofiliyi açıkça yasaklayan tek bir ayet yoktur. bir çok hastalığa ve sakatlığa neden olan akraba evliliği yasaklanmamıştır?

-ibrahim'in tanrı istedi diye çocuğunu kesecek olması olayında tanrı istedi diye bir insanı sorgulamadan çocuğunu dahi kesmesi övünülecek bir özellik midir yoksa insanları korkutup itaatkar hale getirmek için kullanılan bir telkin yöntemi midir?

-Neden dualar sadece bazen işe yarar? neden bir tanıdığının bir tanıdığına edildiğinde işe yarar ama sen ettiğinde iyileştirmez? neden dua şovlarda ki kötürümü ayağa kaldırır da senin kötürüm tanıdığını ayağa kaldırmaz?

-Bu dinci kesimin kullandığı birkaç yöntem var, bir tanesi numeroloji sahte bilimi. herhangi bir kitapta uygulandığı zaman, her kitapta işe yarayan bir sistemdir.( örnek: 19cu avam kesimi)

-Başka bir örnek de, Bilime ve insanlığa aykırı olan ayetlerin yanlış çeviri olduğu iddia edilmesidir. apaçık olması gereken ayetler neden yanlış yorumlanmaya bu kadar müsait? ayetler mükemmel ama bizim aklımız ermiyorsa neden çoğunluğu anlayamayacağı şekilde kasıtlı olarak yazılmış? neden muhteşem bir kitabı anlamaya aklı ermeyen insanlar bu kitaptan sorumlu tutuluyor?
-Ayetlerden gizli anlam çıkarmaya çalışan kesimi zaten biliyorsunuzdur.

--1400 yıl önce çölde yaşamış Araplara hitap eden, peygamber adına Mekkelilere karşı savaştıkları taktirde o Arapların ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik meyve yeşilliklerin içinde ev, hizmetkar, kadın gibi vaatleri olan bu dinin tanısı gerçekse onun cennetine gideceğimi onurumla cehenneme gitmeyi tercih ederim.

-----Boşuna korkmayın arkadaşlar size yalan söyleniyor boş vaadlerle kandırılıyorsunuz, boş tehtidlerle korkutuluyorsunuz.

-----------------Sizi aza kanaat edip şükretmesini öğütleyenler neden hep kendileri en zengin insanlar ya da neden kendinden emin olduğunu iddia eden din aynı zamanda karşı çıkanları en çok susturmaya çalışan din? eğer gerçekten bu dinin doğruluğu kesinse neden yalan olduğunu iddia edenler öldürülüyor veya hapse atılmaya çalışılıyor?

-------- Tapmıyorum, itaat etmiyorum, korkmuyorum---------

**Çok uzun oldu farkındayım. Günlük defterim var benim oraya duyduğum, gördüğüm olayları ve bunun gibi tanrının olmadığını ispatlayan yazıları yazıyorum. Daha yarısını yazamadım buraya. İlgi olursa editleyip devamını da yazarım. efe abiye selamlarımı söylüyor teşekkürlerimi iletiyorum ayrıca.




3