kıvanç tatlıtuğun oynadığı yeni mavi reklamında çalan şarkı. nedense hoşuma gitti belki başka beğenenler de olmuştur hazır bir şekilde sizinle paylaşıyorum. buyrunuz;
(bkz:saçma efsaneler)
kendisi çok sevdiğim bir yazardı. kitaplarını da severek okuyordum ve takip etmekteydim. olan olaylar karşısında gerçekten aşırı şaşırdım. kendisinin de dediği gibi, bunca yıl hak hukuktan bahsetmiş biri olarak böyle alengirli işler çevirmesi çok yanlış geldi. tabi dışarıdan yorum yapmak kolay, nasıl bir psikoloji, nasıl bir süreç, neden böyle yaptı vs. olayı yaşayanların bileceği bir şey fakat ortada 2 hatta 3(anne yoğun bakımda, durumu kritikmiş) büyük kayıp varken, öylece nötr kalmak da pek elde olmuyor.
neticede, ölenlere rahmet, yakınlarına da sabır diliyorum..
neticede, ölenlere rahmet, yakınlarına da sabır diliyorum..
niye böyle bir seçeneğimiz yok acaba merak ettim. yakın zamanda gitmeyi düşünüyorum ve hesabın böylece geride kalmasını da pek istemiyorum. tek tek girileri silmek de uğraştırıcı. yok mu bunun bir yolu sevgili ilgilenenler..
dünyanın en gereksiz günü. sevgililer günüyle yarışacak raddede bi gereksizlik.
ayrıca yıllar önce ortaokulda hediye aldığım öğretmenim, gözümün önünde ona aldığım hediyeyi çöpe atmıştı. spesifik olarak değil, dolabını temizlerken düşünmeden diğer şeylerle atmıştı. "bir daha hiçbir öğretmene hediye alma" dersini almıştım o gün ben de.
ayrıca yıllar önce ortaokulda hediye aldığım öğretmenim, gözümün önünde ona aldığım hediyeyi çöpe atmıştı. spesifik olarak değil, dolabını temizlerken düşünmeden diğer şeylerle atmıştı. "bir daha hiçbir öğretmene hediye alma" dersini almıştım o gün ben de.
her şeyin fotoğrafını çekmiştik. önce çok kalabalık bir grup iken sonra 3 kişiye düştük ve o üç kişi olarak tuvalette son sigaramızı içip tekrar fotoğraf çekilip okulu terk etmiştik.
şöyle ki, bu insanlar zina günah, öpüşmeyin, sevişmeyinciler olmasına rağmen neticesinde normal bir human being olup cinsel dürtü ve içgüdülere sahip olduğundan her ne kadar dışarda ahlak bekçiliği yapsalar da kendi bilinçaltlarına söz söylemeye hakları olmadığından ortaya çıkan durum.
diğer bir sebep olarak da şunu düşünüyorum; bu aşırı dinci insanların evlilikleri genellikle görücü usülüne dayalı olduğundan, ortada bir sevgi, tutku, etkilenme vs. olmadığından, eşlerini sadece "yemek yap, çocuk yap kadın" olarak gördüklerinden, cinsel isteklerini de tam olarak karşılayamadıklarından bu durum gerçekleşiyor olabilir. yani bu insanların eşlerinin de ilişki esnasında çok açık insanlar olduğunu düşünmüyorum.
netice olarak ortada yoğun bir cinsel açlık ve hapsedilen doğal dürtüler var. e illa ki bunlar bir yerden açık verecek, bu insanlar da tacizci tecavüzcü olmayı yeğliyor.
diğer bir sebep olarak da şunu düşünüyorum; bu aşırı dinci insanların evlilikleri genellikle görücü usülüne dayalı olduğundan, ortada bir sevgi, tutku, etkilenme vs. olmadığından, eşlerini sadece "yemek yap, çocuk yap kadın" olarak gördüklerinden, cinsel isteklerini de tam olarak karşılayamadıklarından bu durum gerçekleşiyor olabilir. yani bu insanların eşlerinin de ilişki esnasında çok açık insanlar olduğunu düşünmüyorum.
netice olarak ortada yoğun bir cinsel açlık ve hapsedilen doğal dürtüler var. e illa ki bunlar bir yerden açık verecek, bu insanlar da tacizci tecavüzcü olmayı yeğliyor.
sevgiye evet aşka hayır. aşk yok din yalan
1-dil öğrenmenin bir hobi işi olması
2-türkiyedeki korkunç eğitim sistemi
3-sürekli öğrencilerin önüne sadece past tense simple tense getirmeleri
4-listening, speaking, reading adına hiçbir şey yapılmaması
5-çoğu okullardaki öğrencilerin ingilizceden nefret etmesi ve bu yüzden kaleye almamaları
vesaire, vesaire.
bu yüzdendir ki bir dil sınıfı mezunu olarak sınıfta sadece 14 kişi idik.
2-türkiyedeki korkunç eğitim sistemi
3-sürekli öğrencilerin önüne sadece past tense simple tense getirmeleri
4-listening, speaking, reading adına hiçbir şey yapılmaması
5-çoğu okullardaki öğrencilerin ingilizceden nefret etmesi ve bu yüzden kaleye almamaları
vesaire, vesaire.
bu yüzdendir ki bir dil sınıfı mezunu olarak sınıfta sadece 14 kişi idik.
"Manuş'u, anneannemin bana yakıştırdığı bir isim olarak, küçüklüğümden beri taşıyorum. Yazları gittiğimiz köyümüzde, uzak bahçelere seslenmek için genellikle kısa isimler kullanılırdı. Manuş adı böyle doğdu. 'Baba' ise her zaman sırtımda elini hissettiğim o koca adamdan, babamdan geliyor. Konuşmaya başladığımda ilk olarak “baba” demişim..."
gerçek adını şu an ben de merak ettim hiç böyle düşünmemiş idim
gerçek adını şu an ben de merak ettim hiç böyle düşünmemiş idim
"unutulmuş eski bir tanrı gibisin"
-peygamber vitesi, korkuluk
-peygamber vitesi, korkuluk
(bkz:efsane)
kulağa takılan va bana kalırsa hiç estetik durmayan aksesuar/küpe.
asla izlemeyeceğim erotik içerikli anime.
anime izliyorum ama hentai çok manasız geliyor. yine de fikrim değişebilir çünkü günbegün japon kültürünün içine çekilmekteyim.
özellikle izlediğim şu belgeselden sonra;
anime izliyorum ama hentai çok manasız geliyor. yine de fikrim değişebilir çünkü günbegün japon kültürünün içine çekilmekteyim.
özellikle izlediğim şu belgeselden sonra;
asla sonu olmayan bir bekleyiştir. şayet yıllarca bu hayallere kapılmış sonra da her defasında güzelce dersimi almışımdır. asla kafanızdaki o insanı bulamayacaksınız sevgili insanlar çünkü öyle bir insan yok. insanlar tamamen kusurlarla dolu ve kimse kafanızda şekillendirdiğiniz gibi değil maalesef.
fakat yine de biliyorum ki, yeni birisi hayatıma girdiğinde direkt bu hayallere kapılacağım. uslanmamanın tanımı bu olsa gerek..
fakat yine de biliyorum ki, yeni birisi hayatıma girdiğinde direkt bu hayallere kapılacağım. uslanmamanın tanımı bu olsa gerek..
bana kalırsa sadece aşırı feministlik değil aşırı ideolojik her yaklaşımda böyle bir durum söz konusu.
erkeklerde aşırı itici duran, kadınlarda sevdiğim pantolon türü. özellikle bunun crop flare adlı modelleri var ki severek giymekteyim.
(bkz:mullholland drive)
galiba sadece yabancı kitabını okudum. çok da etkilemişti beni o kitabı. çok yalın, çok duru bir anlatımı vardı hatta başlarda sıkıldığımı hatırlıyorum ama sonradan bir şey beni çok fena içine çekmişti. diğer kitaplarını da okumak isterim.
eşittir kapitalizm. premium hesabımız yok diye resmen işkence çektiriyorlar. hayır param olsa da premiuma asla geçmeyi düşünmüyorum zaten bu tavırları yüzünden. resmen reklamları, reklamlardaki sesleri, müzikleri vs ezberledim. yazıklar olsun ya..
etkileyici detay
dünyanın en melankolik metal(?) grubu. endless şarkısı müziği ve sözleriyle insanı bayağı yaralıyor.
karakterinin altyapısına müthiş inandığım insan. üzen şey ise popüler youtuber olma yolunda gitmesi. keşke sadece absürt cover/beste yapan az takipçili biri olarak kalsaydı.
erhan bener - kedi ve ölüm. vasıfsız gibi duran ama beni çok fazla etkileyen bir kitap. belki de alaturka istanbul motifleri içerdiği için, belki de kedilerden korktuğum ve yazarın anlatmak istediği soyut şeyi bir kedinin ölümüyle somutlaştırdığı için. açıkçası bu kitabı okumuş biriyle tartışmayı çok isterdim ama okuyan hiç kimse çıkmadı henüz karşıma.
adnan oktar
an itibariyle yaşadığım durum. hiçbi zaman inanmadığım bir şey ama insan tamamen ayrılma cesareti gösteremediği zamanlarda bu yola başvuruyor sanırım. yürümüyecek kesin de, denemekten zarar çıkmaz diye düşünüyorum. asıl merak ettiğim, birbirimizin hayatlarına yeni birileri girdiğinde ne tepki vereceğimiz.
şimdilik boğaziçi kazanmak. sonra norveçe gelin olmak<3
lisede tarih dersini kaynatmak için kullandığım tabi benim için bundan daha önemli vasıfları da olan grup. depresyon içindeyken kesinlikle dinlenmemeli bana kalırsa. (bkz:creep şarkısı) çok mükemmel, aşırı mükemmel şarkıları bulunmakta. kısa filmleri de vardı sanırım ya da thom yorke'un sadece kendisine ait idi hatırlayamadım şu anda. sadece müzik yapan bir grup değil, çok amaçlı sanat grubu diyebiliriz.
doğup büyüdüğüm ve halen büyümekte olduğum şehir. büyük ihtimalle de burada öleceğim.
ölmek
zor beğenen anlamına gelen kelime. severek kullanmaktayım.
(bkz:big brother)
tam şu anda bitirdiğim film. en temelinde "carpe diem" teması yatan, tercihen mutsuzken izlenmesi gereken bir film bana kalırsa. basit bir konusu var, fakat olayı farklı bir yoldan işlemişler; olaya fantastik bir kurgu katarak.
baş karakterimiz zamana yolculuk yapabilme özelliğine sahip. böylelikle karakterimiz, yaptığı her hatayı ya da olmamasını istediği şeyleri zamanda yolculuk yaparak düzeltebiliyor. böylelikle filmi izlerken "böyle yapmasaydı, şöyle olacaktı. böyle olsaydı, öyle olacaktı" yorumlarını yapıp kendi hayatınızın üzerine düşünmeye başlıyorsunuz. özellikle benim gibi kadere inanan insanları kesinlikle etkileyecektir diye düşünüyorum.
aslında eğer izlediyseniz bu film biraz da donnie darko gibi. sizi dolaylı ya da doğrudan ilgilendiren bir sürü seçenek, sizin seçtiğiniz seçenek ve geriye kalan seçmediğiniz seçenekler. işlenen konu özet ile bu. kesinlikle öneririm, rutin hayatımıza da güzel bir atıfta bulunmakta. ayrıca filmdeki yardımcı karakterleri de çok sevdim, hepsinin karakteristik belli özellikleri vardı ve en az ana karakterler kadar zevkliler idi. (kit kat, harry and rory).
bir de rachel mcadamsı aslında hiç sevmezken bu filmde baya baya sempatik buldum. fikirlerimi değiştiriyorum bu kadın hakkındaki.
filmden hoşuma giden bi kesit:
1-"it's very bad for a girl to be too pretty. it stops her developing sense of humour. Or personality."
filmden keşfettiğim şarkılar ise şu şekilde:
1-the cure-friday night
2-nick cave&the bad seeds-into my arms
3-jimmy fontana - II mondo
baş karakterimiz zamana yolculuk yapabilme özelliğine sahip. böylelikle karakterimiz, yaptığı her hatayı ya da olmamasını istediği şeyleri zamanda yolculuk yaparak düzeltebiliyor. böylelikle filmi izlerken "böyle yapmasaydı, şöyle olacaktı. böyle olsaydı, öyle olacaktı" yorumlarını yapıp kendi hayatınızın üzerine düşünmeye başlıyorsunuz. özellikle benim gibi kadere inanan insanları kesinlikle etkileyecektir diye düşünüyorum.
aslında eğer izlediyseniz bu film biraz da donnie darko gibi. sizi dolaylı ya da doğrudan ilgilendiren bir sürü seçenek, sizin seçtiğiniz seçenek ve geriye kalan seçmediğiniz seçenekler. işlenen konu özet ile bu. kesinlikle öneririm, rutin hayatımıza da güzel bir atıfta bulunmakta. ayrıca filmdeki yardımcı karakterleri de çok sevdim, hepsinin karakteristik belli özellikleri vardı ve en az ana karakterler kadar zevkliler idi. (kit kat, harry and rory).
bir de rachel mcadamsı aslında hiç sevmezken bu filmde baya baya sempatik buldum. fikirlerimi değiştiriyorum bu kadın hakkındaki.
filmden hoşuma giden bi kesit:
1-"it's very bad for a girl to be too pretty. it stops her developing sense of humour. Or personality."
filmden keşfettiğim şarkılar ise şu şekilde:
1-the cure-friday night
2-nick cave&the bad seeds-into my arms
3-jimmy fontana - II mondo
şimdilik aklıma gelenler
kim milyoner olmak ister'de ikinci kez bir milyonluk soruyu açmayı başarabilen kişi. ne yazık ki risk almadı ve bir milyonluk soruyu cevaplamadı fakat eğer cevaplasaymış, cevabı doğruymuş. yine de hedefi olan meblağdan çok daha fazlasını aldı. galatasaray lisesi'nde okumaktaymış kendisi, paris'te okumak istediğinden eğitim masrafları için katılmış yarışmaya. hedefi 60 bin iken, 250 bin ile ayrıldı. güle güle kullansın, ileride çok iyi şeyler yapacağına eminim.
buyrun bir milyonluk soru:
"Kuranı kerimde hangisi üzerine yemin edilmemiştir?"
a)deniz
b)güneş
c)arı
d)kalem
cevap:c-arı.
nedense bir milyonluk soruya göre çok fıs bir soru geldi bana. aslında bir milyonluk bir meblağ olmasaydı gayet risk alınabilecek bi soruydu. sağlık olsun.
bir de bir milyonluk sorunun kuranla ilgili olması şöyle bir rte?? diye düşündürtmedi değil.
buyrun bir milyonluk soru:
"Kuranı kerimde hangisi üzerine yemin edilmemiştir?"
a)deniz
b)güneş
c)arı
d)kalem
cevap:c-arı.
nedense bir milyonluk soruya göre çok fıs bir soru geldi bana. aslında bir milyonluk bir meblağ olmasaydı gayet risk alınabilecek bi soruydu. sağlık olsun.
bir de bir milyonluk sorunun kuranla ilgili olması şöyle bir rte?? diye düşündürtmedi değil.
eskiden anne babanın dayatması ile gerçekleştirdiğim ama şu an umrumda olmayan durum. hem belki onlar da dinlemek istiyordur.
feminazi
triggered
bayan
erk*k
p.s:just joke..
triggered
bayan
erk*k
p.s:just joke..
vikings izleyene kadar hiç sevmediğim, vikings izlemeye başladıktan sonra sevdiğim fever ray şarkısı.
ilkten "vay be türk meme sayfası" diyerekten takip ettiğim sonra aşırı kalitesiz bulduğum instagram/facebook hesabı. yapılan tek iş sadece yabancı memeleri türkçeye çevirip(uyarlayıp) paylaşmak, ortada bi yaratıcılık olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. onu takip edeceğinize direkt yabancı meme sayfalarını takip edin hem daha orijinal ve komik şeyler düşer anasayfanıza.
sadece denklem çözme ile alakalı konuları sevmekteyim. özellikle problem hiçbir şekilde çözemiyorum ve garip bir durumdur ki diğer tüm sayısal derslerim iyiyken matematikten lise hayatım boyunca kopyasız en fazla 60 alabiliyordum. eğer matematiğim iyi olsaydı belki de şu an bir doktor adayı idim..
1-2 aydır her an ve artık sanırım uzun bir süre böyle olacak
(bkz:warriors of the world) sarhoşken daha da gaz veren şarkı.