müzik

nietzchelangelo
titreşimlerin anlamlanıp düşünüşleri anlamlandırması, hislere dokunmasıdır.

değinmek istediğim kısım ise müziğin toplumların bulundukları dönemin psikolojini hatta düşünce tarzını nasıl yansıttığıdır.

ikinci dünya savaşından değineceğim, mihver kuvvetlerinin en etkili devleti, nazi almanyası elbette. Savaşa yıldırım gibi etkin girmiş fakat ömrü de yıldırımla aynı kaderi paylaşmış bir devlet, müzikleri ise savaşa girdikleri zamanı anlatır; metal kadar soğuk, bıçak kadar keskin ve bir o kadar da emin.



yukarıdaki marş alman ordusu'nun en azından 1943-44 yılına kadarki psikolojisini özetlemektir. "Yürü, önüne çıkanı ez ve yürü!" işte bu kadar emindiler, işler tersine dönene kadar.


Ruslar ise almanların aksine bir kıvılcımdan çıkan yangın misali tiz bir sesle girdikleri savaşı nasıl kükreyerek bitirdiklerini özetliyorlar marşlarında, o coşku ve onun altında yatan umudu her ezgide hissetmek mümkün.



Neredeyse işitilmeyen bir ses birden bire coşkuyla "askerler ileri!" diye bağırmaya başlıyor, işte kızıl ordu'nun ilhamı buydu.
kelebebek
benim için hayattaki en değerli şeylerden birisi. mutluyken dinleyince daha çok mutlu oluyorum; üzgünken dinleyince ise üzüntüm hafifliyor.
the
Çok demode olacak ama... hayatımın vazgeçilmezi! Gerçekten. Müzik olmadı mı yapamıyorum ve su aralar en büyük sorunlarım kulaklık...