devletler olmasa

sarkozy
Bir abimiz şöyle demiş "Dünyada barışı sağlamak isterseniz; politikacıları öldürün yeter, halklar anlaşır."

Benim merak ettiğim acaba insanları bu kavgalara, savaşlara sürükleyen din, millet gibi kavramların arkasına sığınarak kaos çıkarmaya çalışanlar mı yoksa insanların vahşi doğasında içgüdüsel olarak zarar verme duyguları mı ağır basıyor.
Bir yandan bakıyoruz bazen insanlar dinin, milletin veya futbol fanatizmi gibi bahanelerin arkasına sığınarak birbirlerine zarar veriyorlar. Ölümler oluyor. Bazende ortada büyütülcek bir sebep yokken zarar veriliyor. mesala komşununun tavuğu kendi bahçesine girdi diye komşusunu vuruyor.

Acaba bu insanlar arasında ki kaos içgüdüsel mi yoksa provakötörlerin, devletlerin kışkırtmasıyla mı ortaya çıkıyor.

Kafamda deli sorular...
fyodorwell
Valla hiç öyle derya deniz teori falan kasmayın. Yani yine kasın ama bir boka yaramıyor haberiniz olsun.

Dünyanın her yerinde milliyetçiliğe de ulus-devletçiliğe de hala çok büyük talep var. Bunu ilber ortaylı söylüyor. Bana göre bu konuda sonuna kadar haklı. Bir çağın karakterini belirleyen milliyetçilik gibi köklü fikirleri tek celsede çöpe atamazsınız.
nick6
devletler olmazsa güçlü güçsüzü ezer guclu gelıp senın sevdıgın kızı oldurur devletler olmazsa teknolojı olmaz devletler olmazsa kullandınız pc telefon olmaz
guvensız ortamda kım teknolojı uretır ?
devletler olmazsa aşiret sıstemıne doner dunya
ertnzgl
devletler olmasa? "devlet" denen kavramı yaratan insandır. insan sosyal bir canlı türüdür ve topluluk halinde yaşar. Ne yazık ki australopithecus'tan bu yana değişmeyen bir durum. Devlet gereksiniminin çıkış noktasını insanın, avcılıktan ve toplayıcılıktan, tarıma ve bir daha bırakmamak üzere yerleşik hayata geçmesi oluşturur. Avcı-toplayıcı topluluk yapısı, göçebeliği ve küçük grupları kaldırabilen bir sistem gereksinimi içerisindeydi. İnsanlık 2,5 milyon yılı aşkın bir süre zarfında avcı-toplayıcı düzen içerisinde çevreye uyum sağlama derdindeyken tarımla birlikte çevresini, kendisine uyum sağlaması için düzenlemeye başladı. Ee peki, ne oldu sonucunda? Tarımla birlikte nüfus arttı. Sonuçta, daha rahat bir beslenme kaynağı bulmuştuk. Az enerji sarf edip varlığını sürdürmek... Nüfus artışı yeni yerleşim merkezlerinin oluşmasına vesile oldu. Irmak vadilerinde başlayan bu yeni yerleşimlerde nüfus iyiden iyiye artınca belirli sorunlar da baş göstermeye başladı. Bu sorunlar çözüldükten sonra yakındaki diğer köylerle rekabet başladı köyler arası savaşlar patlak verdi. Fethedilen köyler daha fazla nüfus artışını beraberinde getirdi. Rekabet arttı; tarım üzerine yeni teknikler, sulama sistemleri geliştirildi, birlikte yaşama ihtiyacındaki"insan”ın kendi içerisindeki savaşlar arttı. Nüfus artışı küçük köy oluşumlarından daha geniş siyasal birimler olan şefliklerin doğmasına vesile oldu. Fakat ihtiyaç, rekabet ve toprak üzerine çatışmalar etkisini arttırdı ve şeflikler arası savaşlar patlak vermeye başladı. Bir şeflik diğerlerini yenip fethettiğinde daha büyük topluluklar oluştu ve küçük devletler ortaya çıktı.Tarımı, hukuku, maliyeyi düzenleyen otorite ihtiyacını siyasal açıdan örgütlenmiş bu tüzel varlık karşıladı. Ürettiğimiz bu ürünleri korunmak için, iç ve dış tehditleri savuşturmak amacıyla askeri birlikler oluşturduk.Nüfus arttıkça, devletler büyüdükçe militarizm arttı.
Oluşturduğumuz toplum içinde bir otorite aramak bizim doğamızda var. Bunu, güçlü olan kural koyucu bir kişiden bekledik ya da kendi oluşturduğumuz doğrular ve kurallardan bekledik. Fakat bu otoriteye hep ihtiyaç duyduk. Tek kişi tarafından ya da çok kişi tarafından koyulan kurallar...
yanlış anlamayın, "devlet" denen kavramı savunmuyorum. yaptığım küçük araştırmalar bende bu düşüncelerin oluşmasına neden oldu. Yaptığım yazım yanlışlarını mesaj yoluyla belirtirseniz sevinirim (bkz:kafa güzelken girilen entryler).