ben kimim

azercelaleddinirumi
başlamadan önce söylemek istediklerim :

- tamamen kendi yaşantıma dair yaşadığım bunalımları ıhk grubunda anlatmıştım, normalde bu tarz sözlüklerde hikaye teması çok olur ama burada gözüme çarpmadığı için buraya da atma kararı aldım
...................


canım acayip sıkkın bir şeyler anlatıp rahatlayabilmeyi denemek istiyorum.

nasıl başlayacağımı bilemiyorum derler ya hani kullanabilecek en boktan kelimelerle bile tekrar tekrar anlatsam durum bir önceki anlattığımdan daha boktan bir hale gelir diyebilirim sadece.

genelleme yapsam iyi olur alkolik, ot müptelası, sahte para, pezevenklik, sabahlara kadar parklar da uyumak, herhangi bir borcunu ödemeyip eve defalarca hacizler getiren ve hala daha sayamadığım veyahut hikayenin ilerleyen kısımlarında bahsedeceğim bir babanın(!) evladıyım. uğruna annemin defalarca epilepsi nöbeti geçirdiği, bana antidepresanı rakı - balık gibi gömdüren lanet o.*** ç.***dur kendisi. ayrıyeten 7 yaşındaki kardeşimin sokakta gördüğü elektrikçinin etkisiyle koşa koşa eve gelip " abi, anne elektrikçi geliyor; elektrikleri kesin! " diye yaşadığı lanet bir ortamın kurucusudur kendisi

hepimizin geriye dönük hatırlayabildiği ama sonralar da unuttuğu noktalar vardır: bilirsiniz, 5 yaşımdayken şunu yapmıştım dersiniz ama aradan zaman geçince unutursunuz hani işte onun hiç geçmeyen halini düşünün öyle boktan bir şey.
4 yaşındayım izmir'in ücra ilçelerinden bergama'da babamın ailesinin evinde kalıyoruz. baba tarafım m*ş'lu ağır o.*** ç.***dur hepsi. babamlar 8 kardeş ve babam aile de kien büyük erkek. eee hal böyle olunca ailenin en büyük erkeğinin en büyük erkek oğlu dünyaya gelmiş diyip abimi yanlarını almışlar tabi annem dayanamamış ne kadar aşağılık bir insan olsa da babannemle aynı evde yaşamayı kabul etmiş ne yapsın kadın.
bahar gelene kadar orda idare ettikten sonra ordan daha kötü bir yere taşındık. tabi baba tarafı abimi yanımıza vermedi ama bu arada kardeşim doğdu. tabiki onu da istemiyorlar çünkü kız
bergama'ya 30km uzaklıkta ki dikili'ye taşındık babam inşaat işini bıraktı bu sefer garsonluk yapmaya başladı çünkü yaz geliyor çünkü yazlıkçı kadınlara inşaatçı kıyafetleriyle görünmek istemez

bodrum katında rutubetli güneş görmeyen 1+1 bir evde yaşıyoruz.annem, babam, kardeşim ve ben 4 kişilik çekirdek bir aileyiz babam her gece sabaha karşı geliyor kör kütük sarhoş, çoğu zaman başka kadınla geliyor annem deliriyor resmen ben salonda uyuyorum ses çıkartmadan yorgan altından onları izliyorum. babamın kürt garson arkadaşlarında evin bir anahtarı eve kaç kişi girip çıkıyor belli değil sabah bir kalkıyorum 3 4 kişi yerde sızmış birisi yanımda uyuyor annem kendini odaya kilitlemiş
eee böyle olur mu kadın sinir, dert, tasa ve stresten dolayı epilepsi oldu. her gün nöbet geçiriyor. ben her gün annem ölücek mi diye ağlayamıyorum bile kardeşime güçsüz görünmek istemiyorum. babamdan, annemden çok beni görüyor onun da benim gibi üzülmesini istemiyorum. uyutuyorum, yanında oluyorum, annesi, babası oluyorum 4 5 yaşındaki bir çocuk ne kadar yapabilirse o kadar yanında oluyorum işte eksiklik yaşatmamak istiyorum
annem iyice kötüleşiyor artık bi nöbet geçiriyor 3-4 gün hastaneden gelmiyor. doktorlar yanlış ilaç veriyor defalarca kalbi duruyor babama haber geliyor cenaze işlemlerine başlayın diye herşey yanımda olup biterken ben kardeşimin yanında kıvrılıp yatıyorum kulaklarımızı tıkıyorum duymamak istiyorum annem lan o benim insanın annesi ölür mü orospu çocukları annem o annem
babam baktı olacak gibi değil çünkü artık alkole, orospulara vereceği parayı annemin ilaçlarına vermeye başladı çünkü. ananemi arıyor anlatıyor durumu sonra annemin halasını falan arıyor. herkesten tedavi için para toplayıp bizi ananemin evine balıkesir'e yolluyor

annem ege üniversitesi hastanesi'ne yatırılıyor o zamanlar 6 yaşına yeni basmışım sokaklar da koşup top oynuyor dışardaki çocuklar bense sokağın 2 girişine bakıyorum annem ne zaman gelicek diye her gün ananeme soruyorum. yengeme anne demeye başlıyorum dayıma babama göstermediğim sevgiyi gösteriyorum. elimden tutulmasının ihtiyacıyla annemden haber bekliyorum bütün gün sokakta oturup annemi bekliyorum arada bir kuzenimin gazıyla bilye oynuyorum mahallenin çocuklarıyla ama almıyorlar beni aralarına kavga ediyorum istemiyorlar beni yabancı gibi görüyorlar bütün gün sağa sola bakan bir çocuk diğer cocukar için deli gibi birşey galiba
2 3 ay böyle geçiyor ananem babamdan haber alamadığı için balıkesir'den kalkıp izmir'e gidiyor arıyor ediyor arkadaşlarından öğreniyor gidip anneme ulaşıyor. ne tedavisi için paralar ödenmiş, ne bir ilaç alınmış annemi hastaneden çıkartamıyor babam herşeyi alıp kaçmış resmen kayıp yani


2 3 hafta annemin yanında refakatçı olarak kalıyor para ayarlıyor arkadaşlarından borç alıyor falan derken parayı denkleştirip annemi çıkartıyorlar düşünün 6 yaşındasınız, yanınızda sadece kardeşiniz var, 6 aydır anandan babandan haber almıyorsun ve birgün telefon geliyor yasemin'i çıkartıcaklarmış yakında dönüyor
ananem ne yapıyor ediyor babama ulaşıyor kan kusuyor nefret kusuyor. babam da geri dönüyor ananemden özür dileyip annemin kendini toplamasını bekleyip sonra temelli gideceğini söylerek geri dönüyor ve birkaç gün sonra yola çıkıyorlar

anne tarafım, annemin - ananemin - yengemin bütün arkadaşları 20 metre kare bir odaya toplanıyor annemin dönüşünü bekliyoruz ben en köşeye oturdum bekliyorum acaba annem gerçekten dönücek mi? nasıl bir hisse kapılabilirim hiç bilmiyorum ne yapıcam ki ben annem geri dönünce bilmiyorum aklım ermiyor
kapının önüne bi taksi yanaşıyor içinden ananem, babam ve zayıflıktan bithap düşmüş annem çıkıyor adım atıcak hali yok bırakın beni ben öleyim der gibi bir bakış atıyor ananemle babama...

daha sonra eve giriyorlar herkes çıldırıyor resmen yendi hastalığı diyorlar, kanseri yenmişcesine çıldırıyorlar evde ben pustuğum köşeden kapıya bakarken annemin kapıda belirdiğini görünce ayağa kalkıp ağlamaya başlıyorum koşarak banyoya gidip ağlıyorum anneme sarılmadan, anneme sen nerdeydin demeden, anneme seni çok özledim diyemedim, her günümü annemin öleceği korkusuyla geçirip onu ayakta görmenin mutluluğuyla ağlıyorum bugün bile öyle bir hissi yaşayabileceğimi sanmıyorum
peşimden geliyorlar alıyorlar içeri götürüyorlar beni anneme ne kadar sıkı sarıldığımı hatırlıyorum. o 6 ayın bende biriktirdiği tüm kin, nefret, öfke, yarım kalmışlıkla sarılıyorum boynuna, öpmelere doyamıyorum annemi canını acıtmadan sıkı sıkı sarılıyorum, bir daha gitmesin diye, bir daha öldü demesinler diye yanımda kalsın diye lan işte yanımda kalsın diye
sofra kuruluyor eş, dost herkes sofrada annem koltukta uzanıyor kolunda serum kafasını yarım kaldırıp ordan bize sesleniyor. kışın ortasında olduğumuzun farkında olmadan " babam kapının orada dikiliyor bakın görmüyor musunuz? karpuz yiyelim diyor babam yardım edin ayağa kalkıp babamla karpuz yemeye gidiyim" diyor. o sevinç o neşe yerini suspus bir ortama bırakıyor herkes birbirine noluyor? bakışı atıyor kimse bi cevap bulamıyor
ambulans çağırıyorlar herkes birşey yapmaya çalışıyor kalbini dinleyen, nefes almasını kontrol eden, herkes bişey yapmaya çalışıyor ben kapının önünde oturmuş olaylara anlam vermeye çalışıyorum

ambulans geliyor belki de annemden, babamdan daha çok gördüğüm sarı yelekli abiler gelip annemi götürüyor arkasından bir ev dolusu insan çıplak ayaklarıyla karın kışın ortasında ceket bile giymeden hastahaneye gidiyor annemin peşinden
o gün ambulans erken geldiği için ilk müdahalede kurtarmışlar annemi o gün bir kez daha azrailinizi mat etti annem sonrasında hastalığı iyice duruldu. 10 yaşıma geldim balıkesir'e temelli yerleştik babama rahat batmaya başladı tekrar elektrik, su, evkur derken bir yığın borç birikti baba bey köşede şarabını yudumlarken hacizlerle boğuşmaya başladık evde üstünde oturduğumuz bir koltuk birde yataktan başka bişey kalmadığı zamanlarda üst kattakilerden 2 tane üçlü kablo uzatıp 3. kattakilerin eski televizyonunu kullanıp geçinmeye çalışırdık
üstüne suyumuzu kestiler bense karın çamurun içinde her gün ev - park, ev - cami arasında mekik dokurdum eve bir şişe su taşıyabilmek için

yaşanamayacak bir durum oluşana kadar böyle devam etti tabi belli bir süre sonra ananem gelip durumu fark ettikten sonra apar topar ordan kaçıp ananemin yeğeninin evine taşındık bir küçük bmc kamyonuna sığdı bütün eşyalarımız taşıdık evi
elektirk, su, kira, diğer her türlü fatura ananemin hesaplarıyla ödenmeye başladı bizde rahatladık tabi baba bey durur mu? sahte para, ot, daha çok alkol, çok çok alkol, ayakta duramayana kadar alkol ilkelerini hayatının en önemli noktalarına çekip her gece annemle kavga etmeye başladı

bir gece cinnet geçirip anneme saldırdı 12 yaşındaydım hala daha gözümün önünde tekrar ve tekrar gerçekleşiyor bu olay.
epilepsi nöbeti geçiren kadının üstüne çıkıp boğmaya başladı " öl be amınakoyduğumunun karısı öl de kurtulalım " diyip öldürmek için elinden geleni yapmaya çalışıyordu resmen azraille aynı evde yaşıyordum

elime ne geçtiyse alıp vurmaya başladım. baba sal, bırak annemi, baba ne yapıyorsun diye bağırırken kardeşim evden kaçıp mahallenin abilerinden yardım istemiş onlar gelip babamı döve döve kendine getirdiler
ananemi aradım koşa koşa geldi kadın polise haber verdim. babam hakkında şikayetçi oldum 5 yılımı alacak olan davanın ilk adımını atmış oldum. annem uyandığında çoğu şeyin farkında bile değildi ve o olanları yaşamadığı için ne kadar mutlu olduğumu söylesem bile az
şikayetçi oldu nezarete aldılar babamı annem davayı açtı ben tanık oldum kurtulduk diye düşünürken ertesi gün baba tarafımdan telefonlar almaya başladım. hiç susmadan çalıyordu telefonum. babam balıkesir'den bergama'ya gitmiş o gece sabaha varmadan oraya ulaşıp baba tarafımdaki herkesi bir eve toplayıp yasemin beni aldatıyor azer ve dostuyla beraber adam toplayıp beni dövdürdüler diyip gaza getirmiş onlarıda
1 2 gün sonra evimizin önüne kadar gelmeye başladılar. annemin hastalığında, 6 ay yokluğunda bir kere bile aramayan insanlar bir kere bile benim ve kardeşimin halini hatrını sormayan insanlar babam uğruna beni ve annemi öldürmek için kapımzda köpek olmuşlardı resmen

evden çıkıp dayımlara yerleştik birkaç ayımız öyle kendimizi savunarak geçti. dışarı dahi çıkmıyordum okula gitmiyordum ama daha sonrasında amcamın düğünü var diye bizi alıp bergama'ya götürdüler o sırada annem ve babam barıştı (bahsetmediğim bir konu var o da bizim refah dönemimizde 2 kardeşim daha oldu yani 5 kardeş olduk toplam.) ee ne yapsın kadın 5 çocukla tek başına ne kadar mücadele edebilr de me ?
balıkesir'den dikili'ye geri taşındık dikili'ye bağlı küçük bir tatil kasabası çandarlı'daydık artık. dava hala devam ediyordu her hafta okuldan jandarmalar beni alırdı bende babamın aleyhine tanıklık etmeye devam ederdim sevmiyordum babamı istemiyordum onu

bu yüzden bana fazla ekmek yediğim için bile laf yapardı. kaç gece kafası güzel diye beni uykumdan uyandırıp dövdüğünü saymadım bile

yine de dava korkusuna anneme yaklaşmıyordu pek ama yine rahat durmadı. 15 yaşıma geldiğimde tekrar eski moduna girdi eve 1 tane ekmek almamaya, kardeşimin okulu için toplanan aidat paralarını annemi döve döve alan o parayla ayyaşlara içki softası kurup bana hizmet ettiren birine dönüştü
ne yaptıysam annemi ikna edemedim ayrılamadık hiç o evden kopamadık o adi heriften onu öldürmemek için tek sebebim annemdi resmen. hani çizgi filmlerde olur ya çok aç olan ana karakter karşısındakini et gibi görüyor ha işte öyle ben babamı gördükçe kulağıma öldür onu diyen sesler duyuyordum resmen. bazen odasının kapısını aralayıp yapsam mı yapmasam mı diye düşünürdüm

şizofreni yaşamaya başladım o yüzden antideprasan kullanıyordum. sakinleştiriyordu beni beynim uyuşuyordu o zamanlar annem epilepsi nöbeti geçirdğinde koy göte gitsin der gibi davrandırırdı o ilaç bana
babam kadar kötü birşey olduğnun farkına vardıktan sonra kullanmamaya başladım. attım hepsini

elektrik borcu yine birikmeye başlamıştı. elektirk kesilirdi biz saatin altından tekrar bağlardık açılırdı kaçak kullanırdık. belediye farkına vardığı için sayacımızı söktü bu sefer kesilen kablolardan eve başka bir bağlantı çektirdi babam ve kaçak kullanmaya devam ettik. 16 bin liraya yakın ceza geldi
liseye başladığımda 100 lira verip okul üniforması alamayan biz " 16 bin lira " ceza ödemeliydik

ceza geldikten 2 gün sonra belediye çalışanları gelip elektrik sayacını taktı. düşünün kim bilir ne yaptı da o 16 bini 2 gün içinde buldu. belki birini öldürdü, belki başka bir kara iş yaptı ama o kara parayla borcu ödedi

lise sona geçtiğim senenin yazında babam hala daha anneme ve bana baskı uygulamaya devam ediyordu çıldırmıştım artık kesin öldürücem onu diye yaşıyordum. ama sonra o adi insan için geleceğimi karartmanın bir boka yaramayacağını düşünürken kendimi defarlarca 3. kattaki balkonun duvarına çıkıp aşşağıya bakarken buldum. annemi düşünüp her defasında vazgeçtim. atlayıp kurtulsaydım tek kurtulan ben olucaktım diye arkamda ailemi bırakmamaya karar verdim her seferinde
ben zaten eksik büyüdüm kardeşlerime bunu yaşatamazdım

o yaz ananemle konuşup para aldım. ve bir gecede evdeki bütün eşyaları toplayıp sabahına evi balıkesir'e taşıdım. babamdan tamamen kopardım aileye sahip çıktım diyebilirim sıfırdan bir hayata adım attık

yaklaşık 2 3 yıl oldu ne babamın sesini duydum, ne yaşadığını biliyorum ne de yerimizi biliyor. herşeyi geri de bıraktık annem bir evlilik daha yaptı ve şuan çok mutlu düşünebiliyor musunuz, kadın her gün nöbet geçirdiği aylarca hastahanede yattığı bir adamdan kurtulup sonunda refaha ulaştı kardeşlerimi babamın sevdiğinden daha çok seven üvey babam var şuan. işte ben aileme tam anlamıyla sahip çıktığım gün yeniden doğdum. 3 yaşındayım ben şuan hala daha içimde eksik kalan çocuksu hislerle yaşıyorum. sokakta yürürken koşup eğleniyorum, pamuk şeker görünce alsam mı diye düşünüyorum
kıssadan hisse şudur dostlarım :

" pes edebilirdim, pes edebilirdik ama bunu yendim bunun bende etki yaşatacağı eksiklerle yaşadım, yaşıyorum, yaşıyacağım ama artık hayatımda pişmanlıklara yer yok. annemin yaptığı hataları telafi edip bir daha annemin, ailemin üzülmesine izin vermem. bu benim hayatım da yaşadığım, yaşayabileceğim en önemli noktadır. bazen düşünce kalkamıyorsunuz ben 4 yaşımdayken düştüm 17 yaşımda kalktım ayağa ama artık ne olursa olsun hiç bir şey ayaklarımı yerden kesemiyor. o kadar kötülüğün arasından şeker gibi bir insan olarak çıkmak benim ve tanıdığım insaların yaşayabileceği nirvanadır."

gece gece başınızı çok güzel şişirdim ama rahatlamak artık içimde tutmamak istediğim şeyler vardı. kimsenin bilmediği çoğu şeyi size döktüm. yazının başında yüzümden akan göz yaşı yerini tebessüme bıraktı umarım sizin için de bir şekil de ders niyetin de bir şeyler kazanabileceğiniz anektodlar katabilmişimdir .
azercelaleddinirumi
Kıssadan hisse şudur dostlarım :

" Pes edebilirdim, pes edebilirdik ama bunu yendim bunun bende etki yaşatacağı eksiklerle yaşadım, yaşıyorum, yaşıyacağım ama artık hayatımda pişmanlıklara yer yok. Annemin yaptığı hataları telafi edip bir daha annemin, ailemin üzülmesine izin vermem. Bu benim hayatım da yaşadığım, yaşayabileceğim en önemli noktadır. Bazen düşünce kalkamıyorsunuz ben 4 yaşımdayken düştüm 17 yaşımda kalktım ayağa ama artık ne olursa olsun hiç bir şey ayaklarımı yerden kesemiyor. O kadar kötülüğün arasından şeker gibi bir insan olarak çıkmak benim ve tanıdığım insaların yaşayabileceği nirvanadır."

Gece gece başınızı çok güzel şişirdim ama rahatlamak artık içimde tutmamak istediğim şeyler vardı. Kimsenin bilmediği çoğu şeyi size döktüm. Yazının başında yüzümden akan göz yaşı yerini tebessüme bıraktı umarım sizin için de bir şekil de ders niyetin de bir şeyler kazanabileceğiniz anektodlar katabilmişimdir .
hena
Okurkenki acım senin acına denk bile olamaz. İnsan bunca şey okuduktan ve bildikten öğrendikten sonra ne diyebilie diye düşünüyorum. Sen öyle cesur ve iyi yüreklisin ki. Yolun açık olsun...mutlu olmanın zamanı gelmiş.
immortallydia
Sen bensin, ben senim. sen aslında ailesinden ve çevresinden eziyet gören, alay edilen, dışlanılan ve dibe çakılmaya mahkum edilen ama her defasında ayağa kalkmak için sebep bulan hepimizsin.
zeybek
2009 yapımı ümit ünal yönetmenliğinde çekilen gölgesizler filmi soundtracki. şarkı candan erçetin imzalı. la minör olması lazım tonunun. pek severim, güzel gitar kayıtları var. hazır aklıma gelmişken bi çalayım şunu.