yazılmış bilimkurgu kitapları içinde en saçması olmasına rağmen en çok satan kitap

azadi
araştırmayı konu alan GERD PUİN adlı bilim adamı.. Almanya'nın Saarland Üniversitesi'nin İslam araştırmacısı Puin in islam dünyasını sarsan araştırması nasıl başladı..
Yemen de , el yazması Kuran 1972'de Sana'daki Ulu Cami'nin onarımı sırasında bulunmuş. O dönemde Yemen Antik Eserler Müdürlüğü'nün başkanı olan Kadı İsmail El Akva, yoğun yağışların ardından onarıma alınan caminin tavan arasında bir yığın kâğıt ve parşömenin arasında bulmuş el yazmalarını. Sonra da bunların tarihi bir hazine olduğuna karar verip, incelenmesi için harekete geçmiş. 1979'da bazı araştırmalar için Yemen'e giden Puin'in ilgisini çekmiş bu parşömenler. Puin'in restorasyon çalışmalarından sonra da bazılarının İslam'ın en kritik dönemleri olan 7. ve 8. yüzyıllara ait olduğu anlaşılmış. Puin'in çalışmaları ilerledikçe parşömenlerin tarihte bulunmuş en eski el yazması Kuran olduğu ortaya çıkmış. Bilinen üç tane el yazması antik Kuran var. Bunlardan 8. yüzyıldan kalma iki tanesi Özbekistan'da Taşkent Kütüphanesi ve Topkapı Sarayı'nda saklanıyor.
puin , belirlenen kuranı incelemeye başladı.. bu kuranın ilk yazılan osman kuranından öncemi , sonramı olduğunu anlamaya çalışıyordu..
ancak puinin dikkatini birşey çekti , önce surelerin dizilişinde bazı ufak farklar görmüş. Sonra da parşömenlerin üzerinde önceden yazılar olduğunu, sonra bunların silindiğini ve tekrar yazıldığını, yani elindekilerin (bkz:palimpsestus) olduğunu. Özellikle 7. ve 12. yüzyıllarda kullanılan 'palimpsestus' yöntemiyle, papirüs veya parşömenin üzerindeki yazılar silinir, sonra tekrar yazılırdı. Rönesans döneminde ilk yazının okunması için kimyasal yöntemlerin kullanıldığı 'palimpsestus' incelemeleri başladı, böylece birçok antik çağ metni ortaya çıkarıldı. Bu bulgulara dayanan Puin de Kuran'ın evrim geçirdiği sonucuna varmış.
Sana metni İslam'ın, Arapçanın ötre, esre, hemze gibi ses veren işaretlerden yoksun olarak yazıldığı ilk dönemlerine ait. Yani Halife Osman döneminde yazıya dökülen Kuran'ın ilk örneklerinden. O dönemden kalan diğer Arapça metinler gibi özel bir uzmanlık gerektiriyor. Puin, “Ancak güçlü bir sözlü geleneğin içinden geliyorsanız okuyabilirsiniz” diyor. Sana metninin, zamanında Kuran'ı zaten ezberinde tutanlara bir rehber olduğunu söyleyen Puin'e göre, yıllar geçtikçe Kuran'ın doğru yazımı ve okunması bozulmuş. İnsanların metni etkili hale getirmek için değişiklikler yaptığını söyleyen Puin'e göre en güzel örnek, 694-714 yıllarında Irak Valiliği yapan Haccac bin Yusuf'un “Kuranı Kerim'e binden fazla elif koydurdum” diye övünmesi.
palimpsestus yöntemi ile silinerek üzerinde değişiklikler yapılan ve muhammedden önce yazılmış olan kuranın asıl metinlerinde ne yazıyordu peki ?
Kuran'ın İslam öncesi kaynaklardan beslendiği. Kuran'da geçen Es-sahab er-Rass (İyinin yoldaşları) ile Es-sahab el-Ayka (Dikenli çalıların yoldaşları) kabilelerinin Arap geleneğine ait olmadığını söyleyen Puin, Ptolemy'nin haritası üzerinde çalışarak er-Rass'ın İslam öncesi Lübnan'da, el-Ayka'nın da MS 150'de Mısır'da Asvan bölgesinde yaşadığını ortaya çıkarmış. Halidi'ye göre ise bu, Kuran'ın bütünlüğünü bozmuyor. Puin, Kuran'ın saf Arapçayla yazıldığı inancını da sorguluyor. İncelediği metinde birçok yabancı kökenli kelime bulmuş. Bunlara 'Kuran'ın kendisi de dahil. Puin Kuran'ın Aramca, ibadet sırasında okunacak kutsal kitap parçaları anlamındaki 'kariyun' kökünden geldiğini, Kitabı Mukaddes'teki hikâyelerin büyük kısmının Kuran'da daha kısa formda yer aldığını, kısacası aslında 'Kitab-ı Mukaddes'in ibadet sırasında okunacak bir özeti olduğunu söylüyor.
Christoph Luxenberg'e göre, Müslümanların kutsal metni, birçok yerinde Arap yorumcularca ya yanlış okundu ya da yanlış yorumlandı.
Alman dilbilimci “Christopher Luxenberg”, buna örnek olarak “cennetteki huriler” vurgusunu gösteriyor ve bunun, Kuran'ın temel eğilimine yabancı bir vurgu olduğunu savunuyor. Önasya dinlerinin hiçbirinde bu tür çağrışımlar içeren fanteziye yer olmadığını belirten Luxenberg, Kuran'ın 44 ve 52'inci surelerindeki 'huriler'in sözcük anlamının, Şark'ın cennet anlayışında önemli yer tutan, refah ve saadetin simgesi “beyaz, kristal saydamlığında üzümler” olduğunu, bunun da Aramca'dan geldiğini belirtiyor.
özetle , osmanın kuranından daha eski bir kuran bulunuyor.. karbon testleri ile kuranın asıl yazılarının muhammedden önce yazıldığı , fakat 7.yy da bu metinlerin silinerek değiştirildiği iddia ediliyor.. altta kalan metinlerin arap dili , ve arap ifadeleri ile ilgisi olmadığı ortaya çıkıyor..
konu ile bilgisi farklı olan varmı ?