Kullanırken "kesin kanser olucam" diye düşündürten araç.
Yorulunca onun omzuna başımı koymam. Böyle huzurlu bir şey yok. Ne büyük lütuf!
Öncelikle çocukluktan beri öğretilen fazlaca dogmatik bir kalıp olan "adam olmak" yerine, insan olun. Şu yüzyılda kadınların uğraştığı kadar kendinizi geliştirmeye çalışsanız neler çıkar neler, önünüz açık çünkü. Artık yolda, okulda yada herhangi bir yerde konuşmaya çalışan erkek bu kadar "kof" olmasın, bakın her şey harika olacak. (Bütün karşı cinsim için aynı şeyi düşünmüyorum zira hayranlıkla dinlediklerim var. Siz kimlerden bahsediyorum anladınız.)
Hayvanlar. Çocukluğumdan beri bana en saçma gelen şeylerin başını petshoplar çekiyor. İnsan ticareti bu denli illegalken hayvanları nasıl satıyorlar aklım almıyor.
"İyi bilirdik" deyip geçiştirmesinler. "Şöyle büyük insandı" diye yaltaklık da etmesinler. Bir kaç sene daha dayanıyım kitabım çıksın, "böyle güzel eserler bıraktı" desinler. Olur mu?
Hiçbir şey değildir. Dümdüz, dosdoğru, nosnormal (böyle bir kelime var mı şuan uydurdum sanırım) erkektir. Kendi tercihidir, bize ne?
Neden Türk dizilerinde erkekler sert bakışlı, güçlü ve maço tavırlı iken kızlar bu denli pembe yanaklı, masum ve saf oluyor peki? Hiç realistik değil bir kere, gerçek hayatta uyduruk pamuk prenses tiplemesi kadınlar yok maalesef(!)
Azra Kohenin Aeden kitabını okuyunuz, Dünyanın(!) en güzel ütopyası, ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Bırakın sesli ortamı aklınıza gelebilecek her yerde kitap okurum. 24 saatlik bir gününün 5-6 saatini okumaya harcayan biri olarak sadece masa başında okumamı bekleyemezdiniz herhalde.
Aşkı bir de Alexandre Dumas'tan dinleyin derim. Belki de nasıl sevmemiz gerektiğini öğreniriz, iyi okumalar.