kucuk bir cingen cocugu

"Ol!" Emri en sikindirik bulduğumdur. Favorim "yarıl!" (bkz:musa)

Gazdan korksaydık osurmazdık.

Homoseksüel olduğuna dair sağlam bir duyumum var.

Feza-i fik fik

” Bu maskenin altında bir yüz var, ancak benim değil.
Ne altındaki kaslardan daha 'ben'dir o yüz,
Ne de altındaki kemiklerden.
Bu maskenin altında etten daha fazlası var.
Bu maskenin altında bir fikir var!
Ve fikirler kurşun geçirmez. ”
(bkz:V)

Belki en çomar diyemem ama adını anmadan geçemiycem. Şafak sezer. Bir gün önce barikat olsun diye tır çekerken, bir gün sonra recoya bağlılık yemini etmışti. Bu nasıl bir dönekliktir yarabbi? Seni tanımak istiyorum yiğidim! Beni ara.

Biz şampiyona aşık olmadık, aşkımızı şampiyon yaptık. İsyan marşımız birkaç yılda dillere pelesenk oldu. Yıllarca tribünlerde marşlarımızı söyledik şovlarımızı ortaya koyduk, yeri geldi İzmir'i yaktık. Keza karşıyaka da öyle. İki takım da endüstriyel futbola karşı tavrını her zaman ortaya koydu. Havuz medyasının üç büyük saçmalığına her zaman karşı oldu bu takımların taraftarları. Hiçbir zaman bugünü düşünmedi, atasına da şehrine de sahip çıktı, kraldan çok kralcı olmadı. Günümüz siyasetçilerinin oyuncağı olmadı hiçbir zaman, bu yüzden tutunamadı. Tabi ki mali destek, İzmir'in sanayi şehri olmaması gibi birçok faktör var bu işin içinde. Şimdi "bu takımın taraftarları holigan yeaaa birbirlerini pıçaklıyolar" gibi saçma sapan düşünceleri olan arkadaşlar dönüp bir kendi takımının taraftarlarına baksınlar. Eminim bir kütüphanede araştırma yaparken ya da şaraplarını yudumlayıp felsefi bir konu tartışırken bulacaklardır. Bırakın bunları güzel kardeşim. Her topluluğun içinde holiganlar var.ayrıca taraftarlarınızın çoğu televizyonda maç izlerken takım tutar. Haftasonu geldiğinde yengeye formasını nereye koyduğunu sorar, sene sonu şampiyonluk yaşayınca naftalin kokulu bayraklar asarlar. Bizse o şanlı formalar için her haftasonu stada koşar, üzerimizden hiç çıkarmaz onunla yatar onunla kalkar yer içeriz, aklımızda hep o vardır. Elbet gelecek o büyük gece! G.A.G.S.

Hıç susmayan insandır. Sanki çenesi beyni tarafından değil farklı bir sistem motoru tarafında yönetilir.

Cumhuriyetin kalesi, İzmir.

Bize köy enstitüsü mü lazım imamhatip mi? Zamanında üç-beş köy ağasından oy alabilmek için köy enstitülerini kapatan gerizekalı şahsiyetin soyu ( ve türevleri ) kurumuş olsaydı, şu anda bu tiplerle uğraşmıyor olurduk. 1300 küsür yıldır öğretilen kitap şimdiye kadar hiçbir milleti bir fiske öteye götürememiş bizi marsa mı götürecek? O ellerindeki kitap cahil kitleleri daha da cahilleştirip savaşa sürüklemekten başka bi işe yaramaz. Sorgulamayan ve sadece itaat etmeye güdümlü insanlar etrafındakilerin zihinlerini de karadelik gibi içine çeker. Bırakalım bu inanca saygı ayaklarını. Şimdiye kadar saygı duyduk toplumu rezil ettiler. İmam Hatipler Kapatılsın!

Akşam erken iner mahpushaneye.
Ejderha olsan kar etmez.
Ne kavgada ustalığın,
Ne de çatal yürek civan oluşun.
Kar etmez, inceden içine dolan,
Alıp götüren hasrete...
(bkz:Ahmet Arif)

Kadının özel tenis hocası varsa aldatacak abi. Bu belli birşey. Filmlerde hep böyle değil midir? Tenis hocan varsa aldatırsın, köyden şehire gidip ünlü olmaya kalkarsan da ünlü(!) olursun. Şaşırtmaz yani.

(bkz:zencefilli) Mel Gibson'un adını hatırlamadığım filminde - kızı bir şirkette çalışıyor, radyasyona maruz kalıp ölüyor, adam da dedektif, olaylar gelişiyor- devamlı zencefilli gazoz içmesi ile bende merak ve istek uyandırmıştı.

Truman show . Jim carrey' nin müthiş oyunculuğuyla... Hele ki gökyüzüne dokunduğu sahne yok mu... otur iç.

Berlin'de yaşayan hediyelikçiler için ekmek kapısıdır. 10 gramlık beton parçasına iki farklı renk boya sürüp, yıkılan duvarın parçası diye tanesi 5 aeuvvrro dan okuturlar. Bu hediyelik eşyadan günde abartısız 1000 adet filan satılır." 89 yılında yıkılmasından bu tarihe kadar geçen gün sayısı × duvar uzunluğu × duvar kalınlığı" gibi hesaplar yaptırmıştı zamanında. Tabi sonuç :' yok artık tabi evde boyuyolardır' olacak. Hatta evde küçük yahudi çocuklarına betonları parçalattıklarını bile hayal etmiştim.