atatürk'e düşman olmak
ne yazık ki katıldığım düşüncedir. onun gibi ileri görüşlü, dahi bir lidere layık olamadık. olmak için de çabalamıyoruz. ben her ne kadar atatürk'ün izindeyim desem bile aslında bu sadece laf. keşke onun yükümlüklerini uygulayabilsek. affet bizi atam.
inanmak istediğimize inanıyoruz. çok sevdiğimiz biri delice istediğimiz bir şeyi söylese ve bu yalan dahi olsa ona inanmak için çabalarız. sonunda ise inanırız. tamamen psikolojiktir. inanmak istersin ve inanırsın. çünkü öyle olmasını istersin...
Survivor'un bu akşam yayınlanacak bölümünde yunanistan ve türkiye kapışacak. tam da, şu çılgın türkler kitabını okumaya başlamıştım. yunanlılara çok fena kin güttüm. bu akşam eğer türkiye, yunanistan'ı yenemezse kendimi atabilirim o derece. survivor'u izlemeyi bırakmıştım ama bu bölüm kaçmaz. hele şu kitabı okuduğum sırada denk gelmesi çok manidar oldu. gene mi denize döküyoruz beeee
tanrı'yı sorgulamama sebep olan en büyük etken isyankar bir kişiliğimin olmasıydı. hep allah'a isyan ettim(o zamanlar allah diyorduk tövbe ne tanrısı modundaydık) bu da beni tanrı'dan adım adım uzaklaştırdı. sorgulamama sebep oldu. neden tanrı adaletsizdi? tanrı sahiden merhametli miydi? o zaman neden insanlar acı çekiyordu? sorularıyla kıvranmaya başladım. sorularımı sorduğum kişiler şu cevabı verdi: ''din mantık işi değildir, kalp işidir.''
mantığıma uymayan herhangi bir şeyi nasıl kalpten sevip, sahiplenebilirim ki? bu aptallık değil miydi? madem o kadar kusursuzsa dininiz neden mantık işi değildi? diye sorgulayıp durdum. Ne mutlu ki saçmalıklardan arındım ve doğru yolu buldum. Daha da bulmaya devam edeceğim sanırım.
Bu arada dindarlar hep yaratıcıya olan inancını kaybedersen boşluğa düşersin, mutsuz olursun diyorlar. sanki mutsuz olan dindarlar yokmuş gibi. ortadoğu kan ağlıyor. allah'ınız bile sizi sevmiyor.
mantığıma uymayan herhangi bir şeyi nasıl kalpten sevip, sahiplenebilirim ki? bu aptallık değil miydi? madem o kadar kusursuzsa dininiz neden mantık işi değildi? diye sorgulayıp durdum. Ne mutlu ki saçmalıklardan arındım ve doğru yolu buldum. Daha da bulmaya devam edeceğim sanırım.
Bu arada dindarlar hep yaratıcıya olan inancını kaybedersen boşluğa düşersin, mutsuz olursun diyorlar. sanki mutsuz olan dindarlar yokmuş gibi. ortadoğu kan ağlıyor. allah'ınız bile sizi sevmiyor.
şaşırtıcıdır. zira payitaht abdulhamid, hükümetin ilgilendiği bir dizidir. bir yanlışlık olmasın?
türkiye'nin güçlü bir ülke olduğuna inanmak isteyenler bir 10 dakika a haber izlesinler. denendi, onaylandı. harbiden de az daha ciddi ciddi türkiye'nin süper güç olduğuna inanıyordum.
duymuyorum saygı falan. bu sene de çıkacağım sokağa sigara da içeceğim, su da içeceğim, yemek de yiyeceğim. asıl onlar bana saygı duyacak. onlar içmiyor, yemiyor diye ben neden bir şey içmeyeceğim ki? sıkıyorsa bir şey desinler, yapsınlar. bıktım onların din saçmalıklarından.
Chp milletvekili Tuncay Özkan'ın bize aktardığı kadarıyla, Atatürk'e hakaret mecliste araştırılsın önerisi sunulmuş, akp ise reddetmiş. zamanı gelince biz de onların reisi için aynı şeyi yapacağız. devran döner.
antikemalist sözlük
bu konuya biraz farklı bir bakış açısıyla yaklaşacağım. ateistler tanrı'nın var olmadığına inanıyor ve buna kesin gözüyle bakıyor; dindarlar da tanrı'nın varlığına kesin gözüyle bakıyor. aralarında bu konuda fark yok. sadece biri diğerini savunur iken diğeri de diğer görüşü savunuyor. kısaca ikisi de mutlaklığı savunuyorlar.
lakin ateistler bilgilidir, çalışkandır ve kesinlikle cahil değildirler. bu yüzden dindarlardan onları ayıran en büyük özellik cahil olmak yerine bilgiyi seçmeleridir.
lakin ateistler bilgilidir, çalışkandır ve kesinlikle cahil değildirler. bu yüzden dindarlardan onları ayıran en büyük özellik cahil olmak yerine bilgiyi seçmeleridir.
bunlar işte böyle şaklabanlar. bunlar kraldan çok kralcılar. bunlar her devir adam olmak yerine devire göre adamlar. bunlar bugün böyleler yarın laikliğin, atatürk'ün köpeğiler. güç kimin elindeyse onun yanı başında biterler. çünkü bunlar kusura bakmayın ama en adi, şerefsiz, haysiyetsiz, onursuz herifler. bunlar gibiler bitmeyecek arkadaşlar. bunlar gibiler güç bizdeyken de olacaklar, şimdi değilken de varlar. hep var olacaklar. sadece devire göre ideolojilerini değiştirecekler. bazen insan kılığına girecekler, bazen de gördüğünüz üzere insanlıktan çıkacaklar.
nutuk
panzehir-sinan meydan
şu çılgın türkler-turgut özakman
hayvan çiftliği-george orwell
kamelyalı kadın-Alexandre Dumas
kızıl isyan serisi-pierce brown (efsane bir seridir)
uçurtma avcısı- Khaled Hosseini
mucize-R. J. Palacio
panzehir-sinan meydan
şu çılgın türkler-turgut özakman
hayvan çiftliği-george orwell
kamelyalı kadın-Alexandre Dumas
kızıl isyan serisi-pierce brown (efsane bir seridir)
uçurtma avcısı- Khaled Hosseini
mucize-R. J. Palacio
uzun süredir bu olayı sıkı takip eden biriyim. kız için diyorum ki iyi ki ölmüş. çünkü öyle iğrenç bir aile ile yaşasaydı zaten filmlere konu olacak trajedi dolu hayatının devamı olacaktı.
ah kadriye, bahtsız kadriye. bu kızcağız 12 yaşından, 17 yaşına kadar 60 küsür yaşında olan mahalle bakkalı tarafından tecavüze uğruyor. daha sonra ise bundan faydalanmak isteyen santajcılar ortaya çıkıyor. bunlardan biri kadriye'nin amcası diğeri ise kadriye'nin arkadaşı olcay. Böylece bakkal mehmet'ten para sızdırıyorlar. bir gün esrarengiz bir şekilde kadriye ortalıktan kayboluyor ve aynı gün içerisinde bakkal mehmet'in cesedi bulunuyor(intihar süsü verilmiş bir şekilde) kadriye'nin ailesi yaklaşık 7 ay sonra, kaybolan çiçekler programına katılıp kızlarını bulmak istiyorlar. yaklaşık 2 ay boyunca bütün seyircileri, ekibi aptal yerine koyup en sonunda kadriye'yi kendi amcasının namus davası için öldürdüğünü itiraf ediyorlar. bu nasıl bir paradoks arkadaş? bir de belirtmek isterim ki, amcası namus davası diye kadriye'yi katletmiş ama katletmeden önce tecavüz etmeyi de ihmal etmemiş. inanın bunları yazarken dahi ellerim titriyor. nasıl bir aile? nasıl?
ah kadriye, bahtsız kadriye. bu kızcağız 12 yaşından, 17 yaşına kadar 60 küsür yaşında olan mahalle bakkalı tarafından tecavüze uğruyor. daha sonra ise bundan faydalanmak isteyen santajcılar ortaya çıkıyor. bunlardan biri kadriye'nin amcası diğeri ise kadriye'nin arkadaşı olcay. Böylece bakkal mehmet'ten para sızdırıyorlar. bir gün esrarengiz bir şekilde kadriye ortalıktan kayboluyor ve aynı gün içerisinde bakkal mehmet'in cesedi bulunuyor(intihar süsü verilmiş bir şekilde) kadriye'nin ailesi yaklaşık 7 ay sonra, kaybolan çiçekler programına katılıp kızlarını bulmak istiyorlar. yaklaşık 2 ay boyunca bütün seyircileri, ekibi aptal yerine koyup en sonunda kadriye'yi kendi amcasının namus davası için öldürdüğünü itiraf ediyorlar. bu nasıl bir paradoks arkadaş? bir de belirtmek isterim ki, amcası namus davası diye kadriye'yi katletmiş ama katletmeden önce tecavüz etmeyi de ihmal etmemiş. inanın bunları yazarken dahi ellerim titriyor. nasıl bir aile? nasıl?
Viski rütbesine yükseldiğimden beri gelen mesajlara cevap veremiyorum. sorun düzeltilirse çok memnun olurum.