şehit ahmet

valonqar

ahmet kalfa osmanlı imparatorluğu'nun büyük muhasebe defterinin kâtibidir. ahmet'in rus kökenli genç ortodoks hristiyan bir cariyesi vardır. bu cariye imanına oldukça sadıktır ve ahmet kilise ayinlerine gitmesine izin verir. pazar günleri ayinden sonra cariye eve döner. sohbet ettiklerinde ahmet cariyenin ağzından tarif edilemez bir misk kokusu alır ve bu kokunun nereden kaynaklandığını sorar. ilk başta cariye kokunun kaynağını anlatmaz. ahmet ısrar eder ve sonunda cariye bu kokunun ayinde yediği kutsanmış komünyon ekmeği (antidoron) ve içtiği kutsanmış ayazma suyundan kaynaklandığını söyler. ayin hakkında sohbet ederken cariye imanın esaslarını ahmet'e anlatır: “imanımız canlı bir imandır. biz hristiyanlar için, tanrı'mız isa mesih'tir. o allah'ın oğlu'dur. o, bizi günahtan kurtarmak için insan oldu ve gökyüzünden yere inmiştir. o, bu dünyada yaşadığı zamanda, sayılamayacak kadar mucizeler yapmıştır. bilmek ve aklında da tutmak istersen, bunların en önemlisi, bizi sevdiğinden yahudiler tarafından çarmıha gerildi ve üçüncü günde yeniden dirildi. isa mesih'in yeniden dirilişi, insanlık tarihinde en önemli olaydır. biz ortodoks hristiyanlarda, isa mesih'in gücüyle, mucizeler bugün de devam etmektedirler. isa mesih ile her şey mümkündür.”

işittiklerinin üzerinden günler geçer ve ahmet derin derin düşünmektedir. cariye'nin cesareti ve ayin hakkındaki paylaştıkları ahmet'in merakını bir hayli uyandırır. bir sonraki ayine katılabilmek için patrik I. iakovos'tan izin alır ve fener rum ortodoks patrikhanesi kilisesindeki ayine katılır. ayinde ahmet bir görüme tanık olur. kendisi hariç kilisedeki herkesin başı aydınlanmıştır. bu olay ahmet'i çok etkiler: “cariye gerçekten de haklıydı” diye düşünür. “hristiyanların dini canlıdır. şimdi hissettiğim sevinç ne büyüktür!”

bu kerametlerden sonra ahmet cariye'ye döner, yaşadıklarını şaşkınlıkla anlatır ve gerçekten samimi bir biçimde tövbe eder: “daha fazla karanlıkta kalmak istemiyorum. gerçek ışığı gördüm! bana söylediklerine inanıyorum! isa mesih'e inanıyorum! senin yanına gelebilmem için bana yardım et isa mesih'im! tövbe ediyorum! isa mesih'im, bana şefaat et! bana göstermiş olduklarına, kalbimin derinliklerinden sana şükranlarımı sunuyorum!” aradan bir müddet geçtikten sonra da ahmet vaftiz olur. mesleğinden dolayı ahmet yeni imanını gizli tutar. hristiyan cariyesi ve belki de sayılı papaz ve hristiyanlar dışında hiç kimse ahmet'in tecrübe ettiklerinden haberdar değildir.

bir gün ahmet İstanbul kodamanlarının bulunduğu bir şölene katılır. dünyada hangi felsefe veya inancın en büyük olduğunu tartışırlarken, soruyu ahmet'e de yönlendirirler. ahmet bir ikilem içerisindedir. yalan söyleyip söylememe konusunda gelgitler başlar. içinden şöyle düşünür: “isa mesih'imi reddetmem gerekecek, oysa isa mesih'imi o kadar seviyorum ki (…) hayır! ben hain olmayacağım, ben yahuda olmayacağım.” artık ahmet'in yüreği kendisine değil, isa mesih'e aitti. büyük bir cesaretle şöyle cevap verir: “bütün inançların en büyüğü, hristiyanların inancıdır.” artık gizlenecek bir yer kalmamıştır ve herkes ahmet'in din değiştirdiğini öğrenmiş olur. sorguya alınır ve yeni inancını inkar etmediği için kadı tarafından ölümle cezalandırılır ve başı kesilir. böylece defterdar ahmet kalfa, mesih'e duyduğu sevgiden dolayı 3 mayıs 1682'de istanbul'da hayata veda eder.