kolasına maç

cevizlisucuk
Bircok cocugun harcligini bitiren, 1.5 litre kola ugruna bacaklarin kollarin kirildigi, eve gec kalinip dayak yenildigi, simdinin belkide doktorlarinin muhendislerinin akademisyenlerinin cocukluklarinin efsane maclari. Sirf bu maclari kaybettigi icin sinir krizi geciren kafayi duvara vuran cok cocuk gordum, ayrica zamane kumarbazlarinin coguda bu maclari kazanan kisilerdir.
Valar dohaeris
parası olmayan dahi alınırdı bu maçlarda takıma. Kimse de sesini çıkarmazdı buna. Maç kaybedilirse "bir abi" onun kola parasını da kendisi verirdi çünkü. Yeter ki o da oynasın, kalbi kırılmasın parası yok diye. Takımlar da önceden belli olurdu, mahalledekiler. Öyle iyi oynayan ama mahallende oturmayanı alamazdın takıma. Kimse de çiğnemezdi bu kuralı. Çünkü Adalet ve dürüstlük çocuklukta hâlâ geçerliydi.
Her takım kendi mahallesinin ismi ile anılırdı. Bizim üst mahallede kürtler oturur Mesela. En çok onlarla yapardık bu maçları. Tabi Sonradan öğrendim türk-kürt neymiş, ne değilmiş. Çocuğuz lan. Nerden bileceğiz o zamanlar türkü, kürdü, lazı, çerkezi? Hâlâ masumuz, hâlâ cahil ve mutlu. Annem ise "kürtler ile oynama, yakın arkadaşlık kurma" diyecek kadar kirlenmiş.
maçtan sonra yanakları kızararak "Oynarken paramı düşürdüm" diyen bir ramazan vardı mesela bizim mahallede. Yalan mı söylüyor, doğru mu? Kime ne? Kimse de ses etmez, fazla parası olan kendi cebinden verirdi onun parasını. Ramazan'da hâlâ kumda bozuk parasını arayıp dururdu kimsenin yüzüne bakamadan.
Kazanan tarafta boş durmazdı genelde. Diğer mahalleleri bilmiyorum ama bizde bir kural vardı. Yensekte, yenilsekte bizde bir şey alırdık maçın sonunda. Rakip ile beraber içerdik kolayı. beraber yerdik aldığımız cipsi, çikolatayı, krakeri.
Hiç unutmam, 2005'de bizim mahalle 1.ci oldu mesela turnuvada. Ulan alt mahalle bizden çok çok daha iyi adamlara sahip. Geçen ki turnuvada da 1. Onlardı. Diğerleri tamam da onlar bize nasıl yenildi? Falan derken sonradan öğrendik ki turnuvadaki Tüm mahalleler anlaşmış kendi aralarında biz 1. Olalım diye. O da sırf biz yenilsek dahi karşı takıma da yiyecek ısmarlıyoruz diye.

Anlatabiliyor muyum kardeşim sana 90 neslinin nasıl bir çocukluk geçirdiğini? Ütopya gibi değil mi resmen? Ne kin var, ne de öfke. Ne kıskançlık var, ne de haset. Ne ırkçılık var, ne de kibir. Şimdi ki nesil ise daha ergen dahi olmadan Sosyal medya kullanıp zehirliyor o en güzel çağında beynini. İlkokullu çocuklar birbirine ana avrat sövüyor. Sokakta oynaması gerekeni evinde Bilgisayardan oynuyor. bunları gördükçe hem şu yeni nesile dahil olmadığın için seviniyor, hem de onlar adına üzülüyorsun...
1