hem hayal kurduğum, hem kendimle kaldığım hem de günü değerlendirdiğim için sevdiğim olay. bazı efsaneler vardır, 4 yapraklı yonca bulup yastık altına koymak, tuzlu ekmek yeyip su içmeden yatmak gibi. yapıldığı takdirde rüyaya müstakbel eş girer ve susayan karısına su verirmiş... bazı geceler bunlara uygun davranıp rüyamda evleneceğim beyi görürüm diye yatıyorum, ama uyuyamıyorum; gün aydınlanırken evlenemeyeceğim galiba diye biraz üzülüyorum. sonra rüyadan hayır yok diye hayale dalıyorum, ama hep biraz keyifli, biraz kederli, biraz da alaycı oluyorum; kendime darılmıyorum, insan kendine ne yapsa darılmıyor. zaten insanın kendiyle baş başa kalabilmesi, kendini anlaması, kendiyle konuşabilmesi, kendine katlanabilmesi ne mükemmel şey. bunun için şükretmek gerek.
aynı ben bu