Günah

emir
En sevdiğim günah çeşidide şirktir. Hergün en kalitelisinden bir şirk koşarım nekadar iyi geliyor anlatamam denemelisiniz!
valonqar
günahın bedeli ölümdür. tanrı'nın günah için belirlediği ücret budur. bu konuya daha sonra değineceğim.

tanrı insanı sevgiden yarattı. rahatı ve mutluluğu için her şeyi sağladıktan sonra insanı yarattı. tanrı tüm yarattıklarının içinde, sadece kendi suretinden yarattığı insana akıl verdi ki seçebilsin diye. demek ki akıllı olmak insanın neşe ve mutluluğunun kaynağıydı. akıllı olmak, insanın tanrıyla, sevgiyle ve özgür iradesiyle bağ kurabilme vesilesiydi. diğer canlılar gibi zorlama ile değil, akıllı bir varlık olarak tanrıyla yaşamayı seçmeliydi. ancak sonra şeytan ortaya çıktı, insanı kıskandı. şeytan aslında düşmüş bir melekti, insanın sahip olduğu bolluğu kıskandı. bu nedenle onları ayartmaya çalıştı. adem ve havva'nın, tanrı'nın onları sınamak için koyduğu ağacın meyvesinden yemesini sağladı. insan söz dinlemedi ve ceza olarak aden bahçesinden kovuldu. böylece bu ilk günah, adem ve havva'nın kanıyla tüm insanlığa aktarıldı. adem günah işledi, soyundan gelenler de öyle; adem inkar etti, soyundan gelenler de öyle. kutsal kitap şöyle der: «günah bir insan yoluyla, ölüm de günah yoluyla dünyaya girdi» (romalılar 5:12)

gelelim günahın cezasına. günahın cezası ölümdür. tanrı adildir, adil bir yargıçtır. günah işleyen insanı ölüme mahkum etti ve tanrı'nın hükmü geri alınamaz, adaleti değişmez. tanrı sevecendir, merhametlidir de. ama hem adil bir şekilde ceza verip hem de nasıl merhametli olacak? her tövbe edene tamam çocuğum senin günahlarını bağışladım derse günahın cezası ne olacak? işte kurtuluş planı bu çok özel nedenden dolayı ortaya atıldı. tanrı hem adil bir yargıç ve hem de sonsuz merhamet sahibi olabilecekti. peki nasıl?

tanrı'nın merhamet göstermesi, bağışlaması için fidye ödenmesi gereklidir ki kutsal adalet yerini bulsun.

buna bir örnek vereyim.
birinden 5 bin lira borç aldım diyelim. çocuğum hastaydı onun tedavisine harcadım parayı. alacaklı kişiye de geri ödeyemedim. alacaklı da haliyle beni dava etti. yargıç bana dedi ki, evladım neden ödemiyorsun borcunu. efendim çocuğum hasta param yok ödeyemiyorum dedim. yargıç çaresizliğimi anlıyor, bana acıyor ancak mahkeme adalet demek. yargıç da bir açmazın içinde. beni hapsetse bir işe yaramayacak aksine dertler katlanacak, çünkü ailem benim elime bakıyor. ceza vermezse alacaklıya haksızlık olacak. yargıç merhametli olduğundan alacaklıya alacağını kendisi ödüyor, hatta bana da para veriyor hasta çocuğuna ilaç alırsın diye. böylece dava kapanmış oluyor. işte tanrı da aynen böyle yapıyor. hatta bunu daha evvel yapmışlığı da var.

ibrahim, oğlu ishak'ı kurban edeceği zaman tanrı merhameti devreye giriyor. ishak'a karşılık kurtarmalık olarak bir koç sunmasını istiyor. böylece ishak'ın canı bağışlanmış oluyor. fidye adaletin sağlanmasına ve günahkara merhamet gösterilmesine olanak tanır. tövbe etmiş olsa bile bir günahkarın fidyesiz affedilmesi mümkün değildir.

peki günahımızın fidyesi ne olacak? günah kabahatin büyüklüğüyle ve ağırlığıyla ölçülür. büyük veya küçük olarak sınıflanır. günahın büyüklüğü işlendiği kişiye göre de değişir. bunu şöyle bir örnekle açıklamak istiyorum:

bir işte çalışıyorsunuz ve orada sizden daha alt kademede görev yapan birine karşı kabahat işlediniz diyelim. kendinizi affettirmek için ona bir hediye alırsınız ya da cebine 100 lira sıkıştırıp benden bir şeyler ye dersiniz. bu şekilde kendinizi affettirebilirsiniz.

benzer bir kabahati patronunuza karşı işleseniz bu sefer 100 lirayla yırtamazsınız. bedeli daha ağır olur, hatta işten bile atılabilirsiniz.

bir de devlet başkanı gibi önemli birisine karşı yaptığınızı düşünün. kuvvetle muhtemel hapis cezası alırsınız.

görüldüğü gibi kabahat işlediğimiz kişinin önemi arttıkça, kefaret bedeli de artıyor.

her insan, konumu ne olursa olsun sınırlıdır. ancak tanrı sınırsızdır. peki sonsuz tanrı'ya karşı işlenen kabahatler ne olacak? sonsuz tanrıya karşı işlenen tek bir günah da sonsuzdur. peki bu sonsuz günahın kefareti ne olacak? bunun bedeli nasıl ödenebilir? tanrı hem adildir hem de merhametlidir bunu unutmayalım. eğer ben sizin ferrari marka otomobilinizi ödünç alıp arabayı pert edersem onun yerine size fiat veremem. kusurun bedeli neyse aynı ölçekte yerine koymak gerek. avize kırınca yerine floresan alamazsınız.

bu kefaretin 3 özelliğe sahip olması gerek:
1- sonsuz olmalı, çünkü işlenen günah sonsuz.
2- insan olmalı, çünkü günah işleyen insan.
3- günahsız olmalı, çünkü günahın bedelini ancak günahsız biri ödeyebilir.

isa mesih sonsuzdur çünkü tanrının insan bedeni alarak yeryüzüne inmiş halidir.
isa mesih insandır çünkü insan bedeni almıştır.
isa mesih günahsızdır çünkü tanrısal özellikleri olduğu için günah işlememiştir.

2. kor. 5:14 - yargımız şu: biri herkes için öldü; öyleyse hepsi öldü. evet, mesih herkes için öldü. öyle ki, yaşayanlar artık kendileri için değil, kendileri uğruna ölüp dirilen mesih için yaşasınlar.

günahları yıkayıp temizlemek için bir insanın iman edip vaftiz olması şarttır. kişinin günahlarından kurtulması, temizlenip arınması ve isa mesih'te yeni yaratık olup da geçmişinin gömülmesi için birinci koşul vaftiz olmasıdır. çünkü bir kimse mesih'te ise yeni yaratıktır. eski her şey yenilenmiştir, işin özü de budur.

tanrı günahımızı ve ayıbımızın utancını örtmek ister. günahı ayıp ve utancıyla miras aldık ancak mesih bunu doğruluğuyla, masumiyetiyle, güzelliğiyle ve görkemiyle örttü. işte o zaman tanrı'nın armağanı olan sonsuz yaşamı geri alacağız. romalılar 6:23'te denildiği gibi: "çünkü günahın ücreti ölüm, tanrı'nın armağanı ise rabbimiz mesih isa'da sonsuz yaşamdır." hatta romalılar 6. bölümün tamamını okumanızı şiddetle tavsiye ederim.