küba'da sağlık

laiksavar
Birileri Küba'nın sağlık sistemini methediyor, ben de bu methiyelerin niçin temelsiz olduğunu ifade ediyorum. Bu, niçin ''gölge düşürme gayreti'' yahut ''karalama'' -bu ikincisi ancak ve ancak gerçek olmayan iddia ve ithamlar söz konusu olduğunda mümkün ve geçerli olabilir- olsun? Ben Küba'daki sağlık sistemine dönük övgülerin ''Küba propagandası'' olduğunu söylüyor muyum? Sizin lugatınızda tezahürat etmekle çamur atmak dışında bir üçüncü siyasi tavır veya pozisyona yer yok mu? Küba'da yeni bir kanser aşısı geliştirilmiş olması elbette sevindirici bir gelişme. Paylaşılan haberlerdeki Burhanettin beyin hikâyesini okumak beni sahiden mutlu etti. Türkiye'de sağlık alanındaki sorun ve usulsüzlüklerin farkındayım. Yalnız bu hususların hiçbirisi, Küba hastanelerindeki yatılı hastaların yaklaşık yarısının yetersiz beslendikleri bulgusunu değersizleştirmiyor, ortadan kaldırmıyor. İnsanların iyileşmek için gittikleri hastanelerde, bizatihi kendisi bir hastalanma sebebi olan yetersiz beslenmeye maruz kalmaları hazindir. Yatılı hastalarının yarısını kafi miktarda besleyemeyen Küba'nın sağlık sistemine sitayişler düzmenin hiçbir manası yoktur. Bunu görüp onaylamak, sızlanıp şekva etmekten daha doğru olmaz mı?

Yalnızca Orhan Pamuk'un Nobel ödülü almış olmasından yola çıkarak Türkiye'nin bir ''edebiyatçılar ülkesi'' olduğunu söylemek nasıl ki mümkün değilse, geliştirilen bir veya birkaç aşıdan yola çıkarak Küba'nın bir ''sağlık devi'' olduğunu iddia etmek de mümkün değil. Dünyada son 50 yılda kaç adet aşı geliştirilmiş, bu aşıların kaçı Kübalı doktorların eseridir acaba?

Bu aşı hikâyesinden farklı olarak, bir önceki giride paylaştığım makaledeki bulgular Küba'nın sağlık sisteminin hiç de imrenilesi bir durumda olmadığını aşikar bir biçimde ortaya koyuyor. kimse Kusura bakmasın ama, paylaştığım makale ve onunla ilişkili olarak serdettiğim iddiayla hiçbir ilgisi olmadığı halde, Türkiye'deki sağlık sisteminin sorunlarından, Küba'da geliştirilen aşının öneminden bahsedilmesi, yahut ''ne var canım yatılı hastaların yarısı doğru düzgün beslenemiyorsa?'' mealindeki korkunç ifadenin -korkunç diyorum, çünkü bunu aynen bu şekilde ifade eden tıp doktorları biliyorum- serdedebilinmiş olması, insanları bu türden yorumlara iten şeyin, geliştirilen aşının öneminden veya Küba'daki sağlık sisteminin başarı ve başarısızlıklarından çok, ideolojik önyargılarından kaynaklandığını düşündürüyor bana.

''Aşı ile ilgili ilk çalışmalar ileri evre melanom (cilt kanseri), meme ve akciğer kanserlerinde yapılmıştır. Az sayıda hastada araştırma amacıyla yapılan ve faz I denilen bu çalışmalarda aşının bağışıklık sistemini uyarabildiği ve hastalar üzerinde yan etkilerinin fazla olmadığı bulunmuştur. Daha sonra yine araştırma amacıyla bölgesel ileri veya yaygın evre küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastalarda yapılan faz II çalışmalarda; ilk verilen kemoterapi kürlerinden sonra racotumumab aşısı uygulananların, uygulanmayanlara oranla daha uzun süre yaşadıkları gösterilmiştir. Hastalarda aşının faydalı olması için kemoterapi sonrasında hastalığın gerilemesi veya en azından aynı kalması gerekmektedir. Kemoterapinin faydalı olduğu 176 hastada ilk iki ay içinde başlanılan aşı tedavisiyle ömür 2 aya kadar uzamaktadır. Az sayıda hasta sayısıyla yapılan çalışmalarda görülen küçük ama olumlu sonuçlar nedeniyle aşıyla ilgili daha ileri çalışmalar yapılmaktadır.''

''İlacın tanı konulduktan sonra ilk yapılan tedaviye iyi cevap veren veya aynı kalan 1080 evre IIIB/IV küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastanın alınacağı ve bizim için en değerli olan faz III çalışma devam etmektedir. Bu çalışma hakkında bilgi https://clinicaltrials.gov/show/NCT01460472 adresli siteden alınabilir. Çalışma Küba, Arjantin, Brezilya ve Singapurʹda hasta alımına devam etmektedir ve sonuçları Eylül 2015ʹde beklenmektedir. Ancak bu çalışmanın sonuçları görüldükten sonra aşının gerçek etkisi anlaşılacaktır.

Henüz yukarıda bahsedilen faz III çalışma sonuçlanmamasına rağmen, önceki çalışmaların olumlu sonuçları dikkate alınarak aşı Küba ve Arjantin'de 2013 yılında onaylanmıştır. Bu ülkelerde kemoterapi ile olumlu cevap alınan evre IIIB/IV küçük hücreli dışı akciğer kanseri tanılı hastalarda racotumumab aşısı kullanılmaktadır. Ülkemizdeki toplantı sırasında Kübaʹ lı meslektaşlarımız Küba'da akciğer kanseri tedavisinde sadece sisplatin, karboplatin, etoposid, vinorelbin, vinblastin gibi bizim önceki dönemlerde kullandığımız kemoterapilerin uygulanabildiğini vurgulamışlardır. Aşının gemsitabin, premetreksat gibi son yıllarda kullandığımız kemoterapilerin uygulandığı hastalarda fark yaratıp yaratmadığı da bilinmemektedir. Elimizdeki olumlu veriler önceki tedavilerin kullanıldığı hastalara aittir.

Bu nedenlerden ötürü çok olumlu olacağı düşünülen bu aşının devam etmekte olan faz III çalışmasının sonuçları daha değerlidir ve beklenmelidir. Bugün için standart tedavi olarak kabul edilmesi uygun değildir.''
https://kanser.org/saglik/index.php?action=detay&id=1123&p=arsiv

''Kanser tedavisinde devrim'' söylencesinin de hiçbir mesnedi yokmuş meğer.
bu başlıktaki tüm girileri gör