küba'da sağlık

giyotin
Küba gibi yoksul bir ülkenin sağlık sistemi ve sağlık düzeyi avrupa'nın refah kapitalist ülkeleriyle yarışacak düzeyde hatta birçok alanda ileri bile denilebilir çünkü sağlığa, kâr amacı gütmeden "sektörleşme" olmadan, bir hak olarak bakmaları ve bilimin önündeki engelleri reddetmeleri nedeniyle olabilir.
Konuyla ilgili bir kitap önerisi;
"KÜBA'DA SAĞLIK / Sosyalizmin başarısı" adlı kitap, sosyalistlerin ve sağlık çalışanı arkadaşların okumasını kesinlikle önereceğim kitaptır
Yazar: İlker Belek
"Küba nüfusu ve yüzölçümü küçük, kişi başı ulusal geliri düşük, ancak, gerçekleştirdikleri büyük bir ülke.
Küba'nın büyüklüğü, sahip olduğu ulusal gelirle, şu anda dünyanın hiçbir ülkesinde ulaşılamayan başarılarındadır. Küba yoksul bir ülkedir. Ancak, yoksul ülkelerdeki kuralın tersine ve merkez kapitalist ülkelere inat, Küba gelir dağılımı dünyada en eşitlikçi olan ülkedir.
Küba aynı zamanda sağlıktaki performansı en yüksek, gelirini sağlık için en iyi derecede kullanan, kaynakları kıt olmasına rağmen sağlıkta en yüksek gelirli ülkeler kadar başarılı, sağlık teknolojisinde dünyada söz sahibi bir ülke. Üstelik kaynaklarının kıtlığına rağmen değişik nedenlerle başı sıkışan bütün ülkelere sağlık ve eğitim alanlarında karşılık gözetmeksizin yardıma koşan ender ülkelerden birisi. Çok iyi yetişmiş, çalışmaya gönüllü bir sağlıkçı ordusuna sahip.
Küba tüm bunları sosyalizm ile başarmıştır, bu sosyalizmin başarısıdır.
Küba'nın bugün kanıtladığı gerçek, sağlıkta başarılı olabilmek için paranın değil, eşitlikçi bir toplumsal örgütlenmenin gerekli olduğudur."
atticus finch
kaldıraç dergisini edinebiliyorsanız, 2017 nisan sayısındaki "küba devriminin öyküsü bölüm 3- sosyalist küba'nın pratiği" yazısını okuyun. küba'da siyasi sistem, eğitim, sağlık, kitle örgütlenmeleri, sanat, spor ve biyoteknolojik uygulamalar gibi konularda müthiş bilgi veriyor
ateistolmakisteyenpeygamber
Castro'nun en büyük başarısı, övünülmesi takdir edilmesi gereken bir durumdur.

Küba'da bebek ölümü yok denecek kadar az, binde 6...
Küba'da çalışan çocuk yok.
Küba'daki tüm çocukların, ücretsiz, günlük bir şişe süt hakkı var
Tüm çocuklar 9. sınıfa kadar okula gidiyorlar.
Küba'da okula gitmeyen çocuk yok.
Eğitim bedava.
Ve Küba, kendi ülkesinde okumaya gelen yabancı ülkelerin çocuklarına da
Ücretsiz eğitim, yemek, konaklama ve sağlık hizmeti veriyor ... !
laiksavar
Ülkenin dört bir yanındaki hastanelerine elinizi kolunuzu sallayarak girip çıkamayacağınız, uluslararası kuruluşların sağlık alanında bağımsız araştırma yapma ve veri toplama olanaklarının son derece sınırlı olduğu, yayınladığı resmi istatistiklere temel teşkil eden verilerin nasıl toplandığı konusunda hiç de şeffaf olmayan ve işbu verileri kamuoyuyla detaylı bir biçimde paylaşmayan, uluslararası toplumla paylaştığı rakamları şişirdiği yönünde güçlü şüpheler bulunan Küba'nın sağlık sistemine methiyeler düzülmeye başlanmış yine. Fırsat bu fırsat, bu yakınlarda okuma fırsatına sahip olduğum, Küba hastanelerindeki yetersiz beslenme sorununa dair işbu makaleyi sizlerle paylaşmak isterim.

''We surveyed 1905 randomly selected patients from 12 Cuban hospitals in a two-phase study. Patients' clinical charts were audited in phase 1, the Subjective Global Assessment was used to assess patients' nutritional status in phase 2. The study was locally conducted by a properly trained team.

The frequency of undernutrition in Cuban hospitals was 41.2% (95% confidence interval = 38.9 to 43.4), and 11.1% of patients were considered severely undernourished. Statistically significant (P < 0.05) univariate relations were identified between undernutrition and patient's age and sex. Nutritional status was a dependent of the patient's instruction level (P < 0.05). Patients' nutritional status was statistically associated with the presence of cancer and infection. Undernutrition was highly prevalent among cancer patients, no matter the stage of medical or surgical treatment. Undernutrition became extremely frequent after surgical treatment in non-cancer patients. High nutritional risks hospital services/specialties were identified: geriatrics (56.3%), critical care (54.8%), nephrology (54.3%), internal medicine (48.6%), gastroenterology (46.5%), and cardiovascular surgery (44.8%). Malnutrition rates increased progressively with prolonged length of stay.''

makale: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/15811770
laiksavar
Birileri Küba'nın sağlık sistemini methediyor, ben de bu methiyelerin niçin temelsiz olduğunu ifade ediyorum. Bu, niçin ''gölge düşürme gayreti'' yahut ''karalama'' -bu ikincisi ancak ve ancak gerçek olmayan iddia ve ithamlar söz konusu olduğunda mümkün ve geçerli olabilir- olsun? Ben Küba'daki sağlık sistemine dönük övgülerin ''Küba propagandası'' olduğunu söylüyor muyum? Sizin lugatınızda tezahürat etmekle çamur atmak dışında bir üçüncü siyasi tavır veya pozisyona yer yok mu? Küba'da yeni bir kanser aşısı geliştirilmiş olması elbette sevindirici bir gelişme. Paylaşılan haberlerdeki Burhanettin beyin hikâyesini okumak beni sahiden mutlu etti. Türkiye'de sağlık alanındaki sorun ve usulsüzlüklerin farkındayım. Yalnız bu hususların hiçbirisi, Küba hastanelerindeki yatılı hastaların yaklaşık yarısının yetersiz beslendikleri bulgusunu değersizleştirmiyor, ortadan kaldırmıyor. İnsanların iyileşmek için gittikleri hastanelerde, bizatihi kendisi bir hastalanma sebebi olan yetersiz beslenmeye maruz kalmaları hazindir. Yatılı hastalarının yarısını kafi miktarda besleyemeyen Küba'nın sağlık sistemine sitayişler düzmenin hiçbir manası yoktur. Bunu görüp onaylamak, sızlanıp şekva etmekten daha doğru olmaz mı?

Yalnızca Orhan Pamuk'un Nobel ödülü almış olmasından yola çıkarak Türkiye'nin bir ''edebiyatçılar ülkesi'' olduğunu söylemek nasıl ki mümkün değilse, geliştirilen bir veya birkaç aşıdan yola çıkarak Küba'nın bir ''sağlık devi'' olduğunu iddia etmek de mümkün değil. Dünyada son 50 yılda kaç adet aşı geliştirilmiş, bu aşıların kaçı Kübalı doktorların eseridir acaba?

Bu aşı hikâyesinden farklı olarak, bir önceki giride paylaştığım makaledeki bulgular Küba'nın sağlık sisteminin hiç de imrenilesi bir durumda olmadığını aşikar bir biçimde ortaya koyuyor. kimse Kusura bakmasın ama, paylaştığım makale ve onunla ilişkili olarak serdettiğim iddiayla hiçbir ilgisi olmadığı halde, Türkiye'deki sağlık sisteminin sorunlarından, Küba'da geliştirilen aşının öneminden bahsedilmesi, yahut ''ne var canım yatılı hastaların yarısı doğru düzgün beslenemiyorsa?'' mealindeki korkunç ifadenin -korkunç diyorum, çünkü bunu aynen bu şekilde ifade eden tıp doktorları biliyorum- serdedebilinmiş olması, insanları bu türden yorumlara iten şeyin, geliştirilen aşının öneminden veya Küba'daki sağlık sisteminin başarı ve başarısızlıklarından çok, ideolojik önyargılarından kaynaklandığını düşündürüyor bana.

''Aşı ile ilgili ilk çalışmalar ileri evre melanom (cilt kanseri), meme ve akciğer kanserlerinde yapılmıştır. Az sayıda hastada araştırma amacıyla yapılan ve faz I denilen bu çalışmalarda aşının bağışıklık sistemini uyarabildiği ve hastalar üzerinde yan etkilerinin fazla olmadığı bulunmuştur. Daha sonra yine araştırma amacıyla bölgesel ileri veya yaygın evre küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastalarda yapılan faz II çalışmalarda; ilk verilen kemoterapi kürlerinden sonra racotumumab aşısı uygulananların, uygulanmayanlara oranla daha uzun süre yaşadıkları gösterilmiştir. Hastalarda aşının faydalı olması için kemoterapi sonrasında hastalığın gerilemesi veya en azından aynı kalması gerekmektedir. Kemoterapinin faydalı olduğu 176 hastada ilk iki ay içinde başlanılan aşı tedavisiyle ömür 2 aya kadar uzamaktadır. Az sayıda hasta sayısıyla yapılan çalışmalarda görülen küçük ama olumlu sonuçlar nedeniyle aşıyla ilgili daha ileri çalışmalar yapılmaktadır.''

''İlacın tanı konulduktan sonra ilk yapılan tedaviye iyi cevap veren veya aynı kalan 1080 evre IIIB/IV küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastanın alınacağı ve bizim için en değerli olan faz III çalışma devam etmektedir. Bu çalışma hakkında bilgi https://clinicaltrials.gov/show/NCT01460472 adresli siteden alınabilir. Çalışma Küba, Arjantin, Brezilya ve Singapurʹda hasta alımına devam etmektedir ve sonuçları Eylül 2015ʹde beklenmektedir. Ancak bu çalışmanın sonuçları görüldükten sonra aşının gerçek etkisi anlaşılacaktır.

Henüz yukarıda bahsedilen faz III çalışma sonuçlanmamasına rağmen, önceki çalışmaların olumlu sonuçları dikkate alınarak aşı Küba ve Arjantin'de 2013 yılında onaylanmıştır. Bu ülkelerde kemoterapi ile olumlu cevap alınan evre IIIB/IV küçük hücreli dışı akciğer kanseri tanılı hastalarda racotumumab aşısı kullanılmaktadır. Ülkemizdeki toplantı sırasında Kübaʹ lı meslektaşlarımız Küba'da akciğer kanseri tedavisinde sadece sisplatin, karboplatin, etoposid, vinorelbin, vinblastin gibi bizim önceki dönemlerde kullandığımız kemoterapilerin uygulanabildiğini vurgulamışlardır. Aşının gemsitabin, premetreksat gibi son yıllarda kullandığımız kemoterapilerin uygulandığı hastalarda fark yaratıp yaratmadığı da bilinmemektedir. Elimizdeki olumlu veriler önceki tedavilerin kullanıldığı hastalara aittir.

Bu nedenlerden ötürü çok olumlu olacağı düşünülen bu aşının devam etmekte olan faz III çalışmasının sonuçları daha değerlidir ve beklenmelidir. Bugün için standart tedavi olarak kabul edilmesi uygun değildir.''
https://kanser.org/saglik/index.php?action=detay&id=1123&p=arsiv

''Kanser tedavisinde devrim'' söylencesinin de hiçbir mesnedi yokmuş meğer.
giyotin
Küba'nın diyabetik ayak için geliştirdiği ilaç olan heberprto-b isimli ilacı kullanacak ilk ülke slovakya olacak.

Küba'da geliştirilen sağlık bilimleri tüm dünyanın iyiliği için önemli adımlar taşımaktadır

"Küba sağlık profesyonellerinden oluşan bir heyet 24 Mayıs 2017 tarihinde Slovakya'daydı. Amaçları Küba'nın diyabetik ayak hastalığının tedavisi için geliştirdiği Heberprot-B isimli ilacın uygulaması konusunda Slovakya Sağlık Bakanlığı yetkililerine eğitim vermekti.

Daha önce de yazdığımız gibi Heberprot-P Küba Genetik Mühendislik ve Biyoteknoloji Merkezi'nce geliştirilmiş olan ve dünyanın değişik ülkelerinde 10 yıldır kullanılan bir ilaç. Şu anda 20'den fazla ülkede 250 binden fazla hasta Heberprot-P ile tedavi ediliyor.

Slovakya Heberprot-B'yi Avrupa'da ilk kullanan ülke olacak. Bu ülkede toplam 8 bin hastanın diyabetik ayak ülserlerinden muzdarip olduğu bildiriliyor.

Heberprot-B diyabetik ayak ülserlerinin iyileşmesini hızlandırıyor ve ayağın kesilme riskini %80 oranında azaltıyor. Bütün bu nedenlerle Dünya Sağlık Örgütü ilacı altın madalya ile ödüllendirmişti." (Alıntı-sol)
http://haber.sol.org.tr/dunya/kubanin-heberprot-p-ilaci-avrupada-kullanima-girdi-197713
giyotin
Anneden bebeğe AIDS virüsü geçişini önleyen ilk ülke olan Küba'nın sağlık alanında attığı adımlar, sosyalizmin halk sağlığına katkılarının önemli örneklerinden birini oluşturuyor.

30 Ocak 2015 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) anneden bebeğe AIDS virüsü geçişini önleyen ilk ülke olarak Küba'ya sertifika verdi. Kanada, ABD gibi ülkelerin de bu yönde çabaları var.

http://haber.sol.org.tr/dunya/kuba-anneden-bebege-aids-virusu-gecisini-onleyen-ilk-ulke-nasil-basardi-198078
yedi bela makasl sincap
harbiden küba'da bu kadar iyiyse bizimkiler de örnek alsın.
randevu almak için randevu almaktan bıktık. sözde sıralar bitti, ama hastalığın neden olduğunu öğrenmek bile hastalığın kendiliğinden geçmesinden daha sonra geliyor.
dahası hem doktorları hem de hastaları eğitmek gerekiyor.
secularist
Küba'da sağlık hizmeti ücretsiz, kişi başına düşen doktor sayısının en yüksek olduğu ülkedir. sosyal yaşantıyı sever ya da sevmezsiniz lakin küba sağlık sektöründe bir numara..

(entry düzenlendi)
atticus finch
castro'nun sözüydü sanırım "biz diğer ülkelere asker değil doktor göndeririz. çünkü biz emperyalist değil sosyalistiz, çünkü biz abd değil kübayız." böyle bir şeydi