confessions

ahmetkayadelisibiri

votka  · 3 Mayıs 2017 Çarşamba

  1. toplam giri 148
  2. takipçi 4
  3. puan 1803

gece yıldızları seyretmek

cigdemgulu
Canım sıkıldığında bahçeye çıkıp bakarım gökyüzüne yıldızlara içim açılır. Geceleri eve dönerken ayın beni takip edişini izlerim. Bunun kadar rahatlatıcı bir aktivite bulamadım daha.

Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam birde ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumıyalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım

ölürken fonda çalması istenilen şarkı

bölükpörçük
Ahmet Kaya'nın "beni tarihle yargıla" adlı şarkısı işte o mükemmel dizeler;

Biraz sonra asmaya götürecekler beni
Biraz sonra dalımdan koparıp öldürecekler beni
Hoşçakalın sevdiklerim

Dört mevsim , yedi kıta , mavi gök , bütün doğa hoşçakalın
Hoşçakalın sevdalılar
Çocuklar , üniversiteliler , genç kızlar
Sonsuz uzay , gezegenler ve yıldızlar , hoşçakalın

Hoşçakalın senfoniler, oyun havaları
Sevda türküleri ve şiirler
Bildirilerimizin ve seslerimizin yankılandığı şehirler
Dağlarında yürüdüğümüz toprak

Yalın ayak eylem adımlarıyla geçtiğimiz nehirler hoşçakalın

Hoşçakalın ağız tatları , sıcak çorbam , çayım , sigaram
Havalandırma sıram , banyo sıram, kelepçe sıram
Parkamı , kazağımı , eldivenlerimi , ayakkabılarımı
Ve kalemimi , ve saatimi
Ve kavgamı bıraktığım sevgili dostlar
Hoşçakalın , hoşçakalın..

yazarların dayak yediği anlar

düzadam
birgün tekirdağ'dan istanbul'a otostopla geleceğim yılda birkez gerçekleştirdiğim eylemdir bu arada neyse, gece saat iki buçuk felandı ben otogardan birazdaha ileri gidebildim otostop çekerek otoyoldayım. brodway model bir araba yanaştı nereye kardeş dedi istanbula dedim. sen hippimisin lan otostop çekiyosun dediler. bende ozamanlar semt çocuğuyum kalırmıyım bu lafın altında. sizene lan or*spu cocukları der demez kontağı kapattılar şöför sopayla diğerleri normal olarak beni bi güzel dövdüler. ağzım burnum kan neyseki burnum kırılmamıştı daha çok miğdeye sırta çalıştılar kapandım biraz. dövdükten sonra bide selpak verdiler ağzıma tutarak dört km kadar yol yürüdüm gittim otogara elimi yüzümü yıkadım atladım otobüse döndüm. nasıl bir alkol içmişlerse bizde içiyoruz bu kafayı yaşayamıyoruz anasını satim.
7

sokak kültürünün bilinmeyen felsefesi

kanellos
"SıCaq $u qİßi$iN yİqiT h3m aqıY0r$uN H3m YaqıY0rSuN HaNy"

bu vakada bir çok kültürel kırılma söz konusudur. ilk başta mevcut alfabenin kullanımı yerine algıda seçiciliğin merkeze alındığı bir sembol kullanımı söz konusudur. bu eserin sahibinin temel kaygısı farklı iletişim tarzları ile hislerini çok daha kısa bir şekilde anlatmaktır. yapılan benzetmeler hislerin farklı ruh halleriyle de harmanlanmasını sağlamaktadır. bunun bir de farklı kültürlenimlerden etkilenmiş versiyonu vardır;

"ßiZ İzMiRLi Değİlİz Qi MaNiTa QoŞsUn PeŞiMiZDeN
BiZ İsTanBuLLu DeqiLiZ ki ALtImıZda bMw oLSuN
BiZ DeRsiMLiYiz HeWaLN0 ßıraK da PoLis PeŞiMiZdEN QoşSun"

bu ikinci çalışmada kültürel yapının kentsel mekan üzerindeki farklılıkları incelenmiştir. her coğrafyanın kendine ait özel bir etno dinsel ve kültürel özelliği vardır ve bu alt kültürlerin kendi benlikleri kendi iç çatışmalarını doğurmaktadır. bu eserin birincil perspektifteki teması farklı toplumsal özelliklerin iç çatışmalarıdır ancak bunun arka planında etno kültürel bir farklılığın da tanımlaması yapılmaktadır ki bunun temeli de ekonomik bazlı sınıf çatışmasıdır. aynı eserin bir diğer inceleme konusu da ulus kimlik yapılarındaki cumhuriyet sonrası bölünmelerin kendi öz kimlik çatışmasını diğer kültürlerle harmanlamasıdır. dolayısıyla bu kısa görünen eserin içinde sosyolojik olarak hem ulus kimlik yapılarından, hem sınıf çatışmalarından, hem de toplumların kültürlenim süreçlerinden bahsedilmiştir.

"MerMi QaDaR HıZLı oLsaNıZ qAÇ YaZaR SiZi YeTişTiRen aBiLerİniz QuRu sıQı"

bu eser ise tamamen gerontokrasi temellidir ve temelinde anlatılan konu freud ekolündeki egonun temel şiddet dürtülerinin de yaş hiyerarşisi ile orantılı olduğudur.

@ŞK biR ViŞNe Ye Ye QiŞNé ßrEm xD

bu çalışmanın temellerinde ise insanın doğadan yabancılaşması eleştirilmiştir ve temel duygusal formlarımız ekolojik terimler ile pekiştirilerek yansıtılmıştır. keza yine tekelci kültürel ögelerin eleştirilmesi de farklı kültürlerin iç içe yazılmasıyla sağlanmıştır.

GiTMeK SaDeCe ßiR eYLeMDiR, UnuTMak İSE QoCa Bir DéWRiM

eserin temel dinamikleri davranış bilimi ve psikanaliz alanlarında tamamen yorumlanmamış vakaları tanımlamıştır. eser sırf bu yönüyle tamamen çığır açmaktadır çünkü çoğu klinik psikiyatr ve psikanaliz çalışanının inceleme alanı olan duygusal travmaların incelenmediği noktaları doğrudan gün yüzüne çıkartılmıştır.

uLa OgLim SaNaLDa Hepİnİz SeDaT PeQeR, İcRaaTe QeLiNCe PaMuQ ŞeQéR

çalışmamızın en derin ve en önemli noktası da bu eserin içinde yatmaktadır. burada hayatımızdaki yeri tamamen sönümlenmekte olan reel mekanların yerini almakta olan sanal mekanlara odaklanılmıştır. insanların kendi çevrelerinden ve kendi öz kimliklerinden yabancılaşmasına neden olan "mekan kayması" ve akabinde ortaya çıkan "odak bozulması" gibi problemlerin hepsi tek bir cümleyle özetlenmiştir. adeta devrim niteliği taşıyan bu eserin temel dinamiklerinde varolan sanal mekanın uçsuz bucaksız oluşunun insanlarda büyük bir kimlik belirsizliği yarattığı da açık açık anlatılmaktadır.

SeNiN eTiKeT oLduQuN YeRDe FiYaTı BeN BeLiRLiYoRum, QaSMa

bir önceki eserde bahsettiğimiz marksist bir kavram olan yabancılaşmanın bir sonucu olarak insanların kendilerini ve çevrelerindeki insanları kullanım, tüketim değeri olan metalar, eşyalar olarak görmesi söz konusudur. işte bu eser tam olarak buna odaklanmaktadır. eserde eleştirilen temel düşünce biçimi tüketim toplumudur ve çoğu teorisyenin yaptığı klasik meta alış verişinin psikolojik etkilerini tanımlamak yerine eser asıl probleme ışık tutmuştur ve tüketim toplumunun krizi olarak insanların birbirini tüketmesinin; bir birlerini eşya olarak görmesini ve bunun gelecekte ortaya çıkacak büyük bir toplumsal kırılmanın ürünü olarak tespit etmektedir.
1