türk mitolojisi

Valar dohaeris
Türk mitolojisine baktığımızda genel olarak destanlara konu olan belli başlı bazı simgelerin mitoloji ögeleri olarak kullanıldığını görürüz.Bozkurt,Ay ve Yıldız , Su ,Işık , Ateş ve Ağaç Türk mitolojisinde yer alan ögelerdir.Türk mitolojisinin en ilksel örneklerini Altay dağları bölgesinde bulmak mümkündür.Uzun süre bu coğrafyaya hakim olmaları aynı zamanda de öncesinde bu bölgede yaşamış ırkların yapılarından da etkilenmeleri Türklerin bu bölgeyle alakalı değişik mitler oluşturmasına yardımcı olmuştur.Sadece Türk mitolojisinde yer alan bir mit olamamakla birlikte Orta Asya ' dan toplanan bütün yaratılış destanlarına göre,yeryüzü başlangıçta büyük bir okyanus ile kaplıydı.

Altay efsanelerine göre her ne kadar dünya yaratıldığında her yer okyanus olarak düşünülse de insanoğlunun aslı su değil topraktır.Türk mitolojisinde insan kişioğlu adıyla tasvir edilmiştir.Türk mitlerine göre kişioğlu kainatın üç önemli varlığından biriydi.Göktürk yazıtları şöyle diyordu: “Yukarıda gök, aşağıda yer yaratıldığında, ikisi arasında da kişi oğlu yaratılmış”. Bundan da anlaşılıyor ki, “İnsanoğlu”, gök ile yer gibi, Tanrının yarattığı büyük varlıklardan biriydi.

Aynı zamanda Türk Destanları birçok mitolojik motive yer vermiştir.Bunların başlıcaları şunlardır:

ÜLGEN: Destanlardaki inanışa göre Kayrakan en büyük Tanrıdır ; Ülgen,Kızagan ve Mergen de bu Tanrının oğullarıdır.Ülgen'in yıldızların üzerinde yaşadığı ve iyiliği temsil eden bir varlık olduğu destanlarda kabul görmüştür.

UMAY: Altaylılara göre Umay hayvan yavrularını ve çocukları koruyan dişi bir Tanrıdır.

SUYLA: Yerde yaşadığına inanılan bir ruhtur.İnsanları korumakla görevli olan bu varlık gözleri otuz günlük mesafeden gören ve at gözlerine benzeyen gözlere sahip bir şekilde tasvir edilmiştir.Suylanın görevi insanların hayatında oluşabilecek değişiklikleri haber vermektir.Yani kısaca geleceği haber veren bir varlık olarak tanımlanmıştır.

IŞIK: Işık motifi destanlarda hayat verici bir özelliğe sahiptir.İnanışa göre destanların büyük kahramanların annelik yapan kadınlar ilahi bir ışıktan doğmuşlardır.Yeryüzünde iyilik yapan ruhlarda kuş şeklini alarak nur alemine uçarlar.

RÜYA: Rüya destanlarda büyük bir yer tutmuştur.Genellikle gelecekte oluşacak felaketler veya kazanılacak başarılar düş yoluyla önceden öğrenilir.Buna kadercilik anlayışı demek de mümkündür.

AĞAÇ: İnsanlığın yaradılışının Türk düşüncesindeki tasvirine göre Tanrı,yeryüzündeki dokuz insan türünü önceden yarattığı dokuz dallı ağacın gölgesinde barındırmıştır.

AT: Türklerin o dönemde göçebe bir yaşam sürdüğü düşünülürse at destanlarda geniş bir yer tutar.Bunun yanında at kahramanın başarıya ulaşmasında da önemli bir güçtür.Sahibini koruru ve ona yol gösterir.

KIRKLAR: Kırk sayısı sembolik bir önem taşır.Oğuz Kağan'ın kırk günde yürümeye başlaması,kırk günde konuşması en sık rastlanan örneğidir.Bununla birlikte kırk koruyucu ve güç verici kutsiyete ulaşmış kişileri simgler.

OK-YAY: Destanlarda maden isimlerine sıkça yer verilmesi Türklerin madenleri işleme konusunda da usta olduğunu gösterir.Ok-Yay sembolü de savaş aracı olması yanında Türk üstünlüğünü ifade etmede de kullanılmıştır.Ok ve yay Türklerde hukuki bir sembol haline gelmiştir.

MAĞARA: Destanlarda bir sığınağı ve anne karnını sembolize eder.

YADA TAŞI: Bu taş milli bütünlüğü,devletin ideallerini ve halkın huzurunu temsil eder.Bu taşın ülkeden çıkarılmasıyla birlikte ülkede birliğin bozulacağına ve kıtlığın baş göstereceğine inanılırdı.