medya dezenformasyonu

iron
Egemen ideoloji söylemlerinin dağıtım alanı olan medya, yakın dönemde meydana gelen savaşların sonuçlarında etkili olabilecek düzeyde stratejik işlevler yüklendi. Medya, Kosova'da, olmayan “toplu mezar” görüntüleriyle, Irak'ta, Irak yüzü görmemiş “karabatak” görüntüleriyle yalan ve çarpıtılmış haberler (dezenformasyon) yayınlayarak söz konusu savaşların sonuçlarında etkili oldu. ABD'nin Afganistan'ı bombalamasında da asli görevlerini bir kenara bırakan medya yeniden silah kuşandı. Savaşın bir “tarafı” konumundaki, resmi görevliler, yetkili kişiler, birdenbire, nesnel haber kaynakları muamelesi gördü.

Afganistan'a uçaklarla atılan yiyecek paketleri ile ilgili medyanın yayını bize medyanın savaştaki tutumu hakkında fikir verebilecek nitelikte: ABD, Afganistan'a bombaların yanı sıra yiyecek paketleri de attı. Bu yardımların milyonlarcası açlıktan ölme tehlikesiyle karşı karşıya bulunan Afgan halkına faydası olup olmadığına, mayınlı bölgeye düşen paketlerin ölümleri arttırdığına değinmeyen, ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in, bu paketlerin Afganistan'daki aç insanlar beslemeye tabii ki yetmeyeceğini, ama eğer paketlerden birini ele geçirmiş kişilerden biriyseniz sizin için çok anlamlı olacağı şeklindeki açıklamasının ne kadar “insani” olduğunu sorgulamayan medya, söz konusu yardım paketlerinin “insani” olduğundan şüphe duymadı.

ABD'nin “adalet” ve “şevkati”ne secde eden medya için, atılan paketlerden birinin bir eve isabet etmesi sonucu ölümlerin meydana gelmesi de, Birleşmiş Milletler'e ait deponun ABD uçakları tarafından bombalanıp yardım malzemelerinin yanması da üzerinde durulmayacak bir ayrıntıydı.

Oysa Birleşmiş Milletler'in Dünya Gıda Programı bünyesinde Afganistan halkına zaten yoğun gıda yardımı yapılıyordu ve Afganistan'a insani yardım yapan kuruluşların sözcüleri, bombardımanın yardım faaliyetini imkansızlaştırdığını, ABD'nin uçaklardan attığı gıda paketlerinin işe yaramayacağını daha ilk günden açıklamıştılar.