keltler'in yerebatan sarnıcında yaptıkları gizli ayin

vaybanavaylarbana
Rahmetli Aytunç AltındalIn araştırmalarından.

Keltlerin Türkiye ile olan bağları 2 bin 700 yıl öncesine dayanıyor. Avrupa'dan Anadolu'ya gelen Keltler burada bir medeniyet kuruyor. Ve halen Kelt ırkından gelen insanlar yaşıyor Anadolu'da…

Bugünkü Keltler, Protestan ve Gnostik Hıristiyanlardır. Katoliklerin Teslis inancını reddederler. Bugün sayıları çok az olan ve Güneydoğu ile Suriye'de yaşayan Yezidiler aynı inanca sahiptir. Keltler zaman içinde Katoliklerle mücadele etmek amacıyla çeşitli tarikatlar ve örgütler kurmuşlardır. Bunlardan biri de meşhur GÜL VE HAÇ örgütüdür. İhvan-ı Safa akımı etrafında toplanan İsmaililer, Hurifiler, Melamiler, Rufailer, vs. de Gnostik Müslümanlardır. Bunlar Sünni inancın aksine, Batıni yani inançlarını içte yaşamayı savunurlar. Kur'an ayetlerinin bir zahiri, bir de batıni anlamı olduğuna inanırlar. İslamiyet'in Anadolu'ya yayılmasından sonra burada kalan bazı Keltler, Müslüman oluyor. Fakat bunların batıni olduğu söyleniyor.

Keltler'in kurduğu Cabirilik bugüne kadar tüm gnostik/okültis/ezoterik örgütlerin ana ekseninde bulunuyor. Cabiriler Yahudilerle ve Vatikan ile en çok mücadele eden teşkilatıdır. Roma'yı yağmalayan Bugünkü İrlanda ve İskoçyalılar'ın ataları olan Keltler'in kralı Offa, M.S. 7. Yüzyıl'da döktürdüğü sikkenin üzerinde “LAİLAHE İLLALLAH MUHAMMEDEN RESULALLAH” yazıyordu. Pagan olan Keltler'in tek tanrı arayışında başlangıçta Hristiyanların Tanrı-İsa-Kutsal ruh üçlemesi tatmin etmemişti. Müslüman misyonerlerden Kelime-i Şehadet'in sırrını (yani tek tanrı, tek ilah) öğrenince onlara bu inanç daha tutarlı geldi. Kelt Kralı Offa'nın bastırdığı ve üzerinde Kelime-i Tevhid yazılı altın sikkeden başka, bir de üzerinde BESMELE yazılı KELT HAÇI bulunuyor. Para ve Haç'dan 19. yüzyıla kadar çok az kimsenin haberi olmuş. 1875 yılında Philippe Gardner adlı bir antikacı KELT HAÇI'nı sergilenmek üzere British Museum'a veriyor. Haç mücevherlerden oluşuyor. Ve tam orta yerinde BİSMİLLAHİRRAHMANİRAHİM yazılı. Haç müzenin, takı ve mücevherler bölümüne kaydediliyor. Ancak İngilizler haçı SERGİLEMİYOR. Haç halen British Museum'da bulunmakta fakat sergilenmemekte..

Keltler'in, İslam'la ilişkisi 1400 yıldır mevcut. Bunların içinde Müslüman olanlar da var. Hristiyan Keltler ise Protestandır. Anadolu'daki Keltler ile Avrupa'da yaşayan Keltler birleşerek, MÖ 387'de Roma İmparatorluğu'nu ağır bir yenilgiye uğrattılar. Roma'ya giren Keltler şehri yağmalayıp, sonra çekildiler. Ankara'da ilk yerleşim kuran Keltler'dir. Bugünkü Ankara isminin türetildiği Ankyra kelimesinin “durduran” anlamında Galatlar/Keltler tarafından verildiği söylenir. Keltler ile Türkler'in o günlerden bugüne ilişkisi sürmüştür. Durum biraz karışık olmakla beraber; İslam gnostikleriyle, Hristiyan gnostiklerinin kurdukları teşkilatlar, her dönem ilişki içinde olmuş, bunlara mason locaları ve sabatayistler olarak bilinen Avdetiler de dahildir. Gül ve Haç Kardeşliği ile İhvan-ı Safa'nın, Tapınakçılar ile Manevi Cihazlanma Derneği'nin ilişkileri her zaman iç içedir. Gül ve Haç Örgütü bir zamanlar büyük toplantılarını İzmir ve İstanbul'da yapmıştır. Hatta uzun bir süre İstanbul onlara başkentlik de yaptı.

Keltlerin kurduğu sayısız gizli örgütte Helen, Yahudi, Roma, Antik Mısır, Sümer, Babil, Hint ve Çin 'Geleneklerinden' füzyon yoluyla taşınmış ögeler vardı. Ancak en güçlü etki Anadolu ve Orta Doğu coğrafyasından gelmişti. Baküs, Ceres, Cybele ve Eleusis, Samothrace kültürlerindeki okültik, hermetik, ezoterik, alşimist uygulamalar bir sentez halinde belirli bir tarikat/örgüt tarafından günümüze kadar intikal ettirilmişti. Bu gizli tarikat 'Cabiriler' adıyla tanınmıştı. 1888 yılında bu kültürün tapınağına ve tanrılarının izine ulaşılabildi. Thebes'de yapılan kazılarda Cabiri kültürünün tanrılarından biri olan ve Heredot tarafından 'En Güçlü Büyücü' diye tanımlanan Caberios'un heykeli bulunmuştur. Gizli Geleneğin, Yahudi Kabalizmi dahil her yönüyle uğraşan ve sadece soyluların, zenginlerin ve bilim adamlarının üye olabildikleri ilk 'Açık' Gnostik-Hıristiyan tarikat ve locaları 1767'den itibaren peş peşe açılmaya başlandı. Bunlar tamamen Cabiri Geleneğine uygun, en eski kültür ve kült uygulamalarının taşıyıcıları oldukları bilinen özel örgütlerdi.

Britanya Adası'nda birliği sağlayarak ilk İngiltere kralı ünvanı alan, Kelt asıllı kral Offa bu inancı paralara kazımakta behis görmemişti. Nitekim 6 asır sonra Kelt soyundan gelen İngiltere Kralı I. John da, papa tarafından aforoz edilince MÜSLÜMAN olmak için Endülüs hükümdarı Nasır'a heyet gönderecek, Nasır bunun samimi olmadığını düşününce Tüm İngiltere'nin İslamiyete geçişi mümkün olmayacaktı. Daha da enteresanı M.Ö. 700'lü yıllarda Anadolu'ya gelen ve orada bir medeniyet kuran Kelt kabileleri geldikleri Galler'deki başkentlerinin adı Turkije idi. (Türkiye okunur) Henüz Anadolu ismi telaffuz edilmezken, Keltler yaşadıkları doğu Ege ve Orta Anadolu'yu kapsayan bölgeye Galatea adını verdiler. (Zaman içinde Galatya olarak anılmaya başladı. Romalılar Keltlere; “Galli” diyorlardır. İstanbul'un fethine kadar Roma içinde Galatalılar varlıklarını sürdürdüler.

Bir kısmı Konstantinopolis'e gelip, bugünkü Galata semtine yerleşti. İncil'de Aziz Pavlus'un Galatyalılara yazdığı mektuptan da söz edilir. I. John'un Endülüs'e gönderdiği 3 kişilik heyetten biri geri dönmeyerek müslüman olur. Kendisi aynı zamanda tapınak şovalyesi olan bu zad, bir süre sonra da Selahaddin Eyyubi'nin torunuyla evlenir. Bu kişi gizli bir şövalye örgütü kurmuştur. İhvan-ı Safa (İhvan-üs Safa/Halis Kardeşler) bir düşünce akımı olmakla beraber, buna bağlı bir kol olan Dai'lik teşkilatı günümüze kadar faaliyet göstermiştir. Gaziantep ve Kilis yöresinde Dai soyadını kullananlar mevcut. İslamı yaymakla görevli Müslüman Misyonerlerdir ve batınidirler.

19. Yüzyıl'da doğup İngiltere'de ilk cami ve İslam merkezini açan Abdullah Quilliam (1856-1932) Kelt'dir. Quilliam müslüman olduktan sonra İslamiyete yaptığı hizmetlerden dolayı, 1893 yılında II. Abdülhamid tarafından Britanya Adaları Şeyhülislam'ı olarak görevlendirilmiştir. Quilliam okültist ve ezoterik bilimlere meraklıdır. Çok yakın arkadaşı Aleister Crowley ise 33. dereceden mason ve Altın Şafak Hermetik Cemiyeti adlı gizli teşkilatın kurucusudur. Abdulhamid Han tüm bu bilgilere sahip olmasına rağmen, Quilliam'ı siyaseten Şeyhülislam yapmış; dünya üzerindeki gelişmelere bakıldığında Abdülhamid'in siyasi zekası bir kez daha bu olayda zuhur etmiştir.
Quilliam yaşamı boyunca İngiltere'de 600 den fazla insanın Müslüman olmasını sağlamış. Küçük oğlu Ahmed Galatasaray Lisesi'nde yatılı okumuştur. Quilliam'ın yakın arkaşı Aleister Crowley, “batıya doğu mistizmini tanıtmıştır. “Dünyanın En Kötü Üne Sahip Adamı” “Yaşamış En Gizemli Adam” ve “The Beast 666” olarak ün salmış Crowley de Kelt'dir. Aleister Crowley 1937 yılında doğan oğlunun adını, ATATÜRK koymuştur: Atatürk Aleister Crowley. Aleister Crowley mistik, okülltist ve gnostik bir Kelt'tir.

Baba Crowley, Thelema adlı bir öğretinin kurucusudur. Crowley'e Aiwass adında bir varlık tarafindan yazdırıldığı söylenen “Liber AL vel Legis” adlı kitap Thelema'nın kutsal kitabı niteliğindedir. Thelema'ya Maji hakimdir. Maji büyüden farklı olarak dünyevi arzular için kullanılmaz. İnsanı ruhsal olarak geliştiren ve tanrıya yaklaştıran ilimdir. Atatürk Crowley babası gibi depdebe yerine, daha mütevazı bir hayat sürmüştür. Atatürk babasının izinden giderek Maji ile ilgilenmiş, babası gibi defalarca Türkiye'yi ziyaret etmiştir. Yere Batan Sarnıcı eskiden bu kadar büyük değildi , yani oraya giden ziyaretçilere çok küçük bir kısmı gösteriliyordu, asıl önemli ve büyük bir kısmı tahta perdelerle gizleniyordu..

Sultanahmet'teki Yerebatan Sarnıcı'nda iskele üzerinde yürüyüp, sarnıcın dip tarafında doğru gidince, bir sütuna kaide olarak yerleştirilen ters bir Medusa başı bulunuyor. Her sene Nisan ayında , Druid'ler İstanbul'a gelirdi ve yere batan sarnıcı'nda gizlenen bu bölümde törenler yaparlardı, törenlerin yapıldığı bu bölümde ters dönmüş olan Medusa Başı da bulunurdu, Medusa'nın bulunduğu o sulu alan Druid'ler için çok önemlidir , Kelt rahipleri yani Druidler her yıl Yerebatan Sarnıcı'na gelerek, burada ayin düzenlemişler. 1965'li yıllara kadar bu sürmüş. 3 gün arka arkaya süren ayinler sarnıcın o kısmı kapalı olduğu için kimse tarafından görülmemiş.

Törenlerin yapıldığı en yakın tarihler 1963-64-65 yıllarıydı. Oraya nasıl girdiklerini ise Türkiye'deki İhvan-ı Safa mensuplarına sormak gerek. Druid'lerin, Gnostiklerin Ökseotu ile yaptıkları bu gizli törenlerden kimsenin haberi olmazdı, törenler 3 gün sürerdi, bugün Stonehenge denilen yerde yapılan törenlerin aynısıydı. Druidler için karanlık kutsaldır. Aydınlığın anası olarak kabul edilir. Bu ayinler Druidler için kutsal olan “Altındal” ile yapılır. Altındal; ökse otundan çıkarılan bir ağaç dalıdır. Druid'ler için sarnıçta buluna ters dönmüş Medusa başının bulunduğu alan çok önemliydi, çünkü orada kaynağının nereden geldiği belli olmayan bir titreşim vardır, bu nedenle kadın ve erkek druid'lertören sırasında Medusa'ya sarılırdı. Bu titreşim halen vardır bu nedenle Medusa'nın çevresi demir parmaklıklarla çevrilmiştir.

Medusa oraya tesadüfen konmamıştır, Doğu Roma'lılar oraya Medusa'yı ters olarak bilerek koymuşlardır, Roma oradan yayılan titreşimi Şeytani yani kötü,karanlık olarak kabul etmiştir. Ama bu karanlık Druid'ler için kutsal olarak görülmüş , çünkü Druid inancına göre Karanlık Aydınlığın anası yani aydınlık karanlıktan doğar bu nedenle Druid'ler Medusa'ya Gece Ana adını vermişlerdir… Aksi söylense de Gizemli bir yer olan Yerebatan sarnıcı sadece keltlerin gizli ayinlerini değil, pek çok gizemli tarikatın ritüellerine de ev sahipliği yapmıştır. Şu anda bunların devam edip etmediğine net bir cevap veremesekte, halen gece duyulan fısıltı sesleri karanlık sulara karışmakta.