görsel okuryazarlık

iron
Görsel okuryazarlık kavramının adı çağdaş olmakla birlikte, düşünce olarak yeni doğduğunu söylemek güçtür. İmgeleri kullanmakla ilgili tartışmalar çok eski tarihlere dayanmaktadır. Çoklu okuryazarlıkların gündeme geldiği günümüzde sözlü iletişimi içeren baskı ya da yazı okuryazarlığı yeterli olmamaktadır. Medya Okuryazarlığı, bilgisayar okuryazarlığı, kültürel okuryazarlık, sosyal okuryazarlık, çevre okuryazarlığı, işitsel okuryazarlık ve görsel okuryazarlık gibi yeni okuryazarlık kavramları ortaya çıkmıştır. Leonardo da Vinci büyük miktarlarda bilgiyi, veriyi kaydetmenin olanaksızlığının farkına varıp, sözcükleri farklı
26görünüşler içeren çizimlere dönüştürdüğü zamandan bu yana görsel bilginin kullanımı giderek çoğalmıştır. Görsel okuryazarlığın dolayısıylagörsel dilin evrensel bir dil niteliği kazandığı da söylenmektedir ve artık bu dilin öğrenilmesi gerekmektedir. Televizyon, reklamcılık ve internetin etkisiyle, 21. yüzyılın birincil okuryazarlığı görseldir. Öğrenciler, imgelerle metin arasında, yazınsal ve betisel (figüratif) sözcükler arasında akıcı bir biçimde yer değişikliği yapabilmelidirler: Görsel okuryazarlık kuramı, bu gerekçeyle ortaya çıkmıştır. 1950'lerden bu yana tartışılan “görsel okuryazarlık” 21. yüzyıl insanının etrafını kuşatan imgeleri anlama ve anlatma çabasının bir sonucu olarak her geçen gün önem kazanmaktadır. Bir bireyin, diğer bireyler ile olan iletişiminde görselleri kullanmasını ve kullanılanları anlamasını sağlayan beceriler bütünü olarak tanımlanangörsel okuryazarlık, her geçen gün anlam sahasını genişletmektedir. Anlamlandırma sürecinde dil aracılığıyla yaşanan nesne-zihin etkileşiminde simgesel dili devre dışı bırakma amacında olan görsel okuryazarlığın 1990'lı yıllardan sonra okuma, konuşma, dinleme, yazmanın dışında 5. dil becerisi olarak batılı ülkelerin müfredatında yer almaya başladığı görülmektedir. Gerçekten de, bazı Antik Çağ düşünürleri görsel iletişim için çeşitli imgeleri yeğlemişlerdir. Tıpta, Aristotales anatomik resimlemeleri kullanmıştır. Matematikte, Phythagoras, Socrates ve Platon geometri öğretmek için görsel imgelerden yararlanmışlardır. Görsel okuryazarlık kısaca; görsel mesajları anlamlandırma ve benzeri biçimde mesaj oluşturma gücüdür.Görsel okuryazarlık bir takım görme ya da görüş yeterliğine kaynaklıketmekte ve bu yeterlik görerek ve aynı zamanda diğer duyusal yaşantılarla da bütünleştirilerek geliştirilmektedir. Görsel okuryazarlık, insanın öğrenmesi için temel oluşturmaktadır. Görsel okuryazarlığı gelişmiş bir kişi, çevresinde karşılaştığı, görünen eylemlerin, nesnelerin, simgelerin doğal ya da yapay her şeyin ayrımına varabilmekte ve onları yorumlayabilmektedir. Bu yeterliğin yaratıcı kullanımına bakıldığında ise, görsel okuryazarlık yeterliğinin, bireyin sahip olduğu diğer yetileriyle iletişim kurarak kendini gösterdiği söylenebilir. Bu yeterliğin kullanımının hayranlık ve beğeni uyandıran tarafı ise, bireyin görsel iletişim ustalığını kavrayabilmesi ve ondan zevk alabilmesidir. Başlıca dört disiplinin görsel okuryazarlık kavramını biçimlendirdiği söylenebilir. Bunlar; dilbilim, sanat, ruhbilim ve düşünbilimdir.