enochian alfabesi

vaybanavaylarbana
13 temmuz 1527 doğan Dr. John Dee İngiliz matematikçi, astronom, astrolog, okült, seyir, emperyalist, ve yazardır. Dee, Kraliçe I. Elizabeth'in danışmanlığını yapmış, hayatını simya, kehanet ve Hermetik felsefeye adamıştır. 1580li yıllarda yaptığı çalışmalarla zamanının en büyük bilginleri arasında yer alır. Dee Hermetik büyüye, kendi matematiksel araştırma ve incelemeleri arasındaki farklılıkları eklemekle kalmamış, Rönesans'ta Platoncu bir öğrenci olan Marsilyo Fisino ile birlikte ruh çağırma ve falcılık konularında da araştırmalar yapmıştır. Yaptığı araştırmalarda, görünen Dünya'nın altında yatan ilahi formların neler olduğunu, bilinenlerden farklı bir şekilde araştırmak için faaliyetlerde bulunmuştur. Yaşamı boyunca yaptığı bu tür araştırmaların hepsini, İngiltere'nin en büyük kütüphanesinde topladı. Bir bilgin olması, onun siyasi kariyerini de etkilemiştir. I. Elizabeth'e bazen danışmanlık bazen müneccimlik bazen de öğretmenlik yapmış o dönemde bakan olan Francis Welsignım ve William sesil'in gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Ayrıca Dee, Britanya İmparatorluğu ismini ilk kullanan yazardır. Dee, bir çok bilimde öncülülüğüne rağmen günümüzde genelde astroloji, simya, melek majisi ve Kabala konusunda derin etütlerinden dolayı hatırlanmaktadır. Bu etütlerde durugörü yeteneğe sahip olmayan Dee, 10 Mart 1582 tarihinde Edward Keliy'i duru görür olarak hizmetine almıştı. Keliy daha ilk günden, Dee'nin verdiği kristal küreye bakarak ilk önce başmelek ariel, daha sonra Rafael ve Mikhael'den Dee'nin mistik kitabı SOYGA konusunda tatmin edici mesajlar iletti. Bütün olup bitenler de Dee tarafından ayrıntılı bir şekilde kaydedilmekteydi. Daha sonra melekler bazı eşyaların yapımı için talimatlar verecekti. Bunlar arasında kutsal masa, bir majikal göğüs plakası, majikal yüzük ve Mumdan yapılı 9 inç çapında karmaşık bir tılsım olan Sigilyum Dei Ameth te vardır. Bu sıralarda meleklerden verildiği iddia edilen yeni bir kristal küre Sigilum Dei Ameth üzerine yerleştirilmesi söylendi. Bundan sonra Kelley aracılığı ile gezegen majisi üzerinde bir sistem iletildi. 26 Mart 1582 tarihinde Kelley meleklerin dili ile ilgili olduğunu inandığı 21 harften oluşan bir alfabe açıkladı… 29 Mart ve 6 Nisan 1583 arasında Dee ve Kelly Meleklerden tebliğ edilen Liber Lugat kitabını ilk bölümünü yazıya döktüler. Bu eser ayrıca Enok'un Kitabı, et sanctus ve Tanrı'nın Sözü Kitabı olarakta bilinir ve ilk olarak Enokyan veya Melek dilinde 50 Davetten ve ikinci olarak çok sayıda harf ve bazen sayı içeren kareden oluşmuştu… ”Dee 'Amidah gah lesco van ax or mandol…” gibi imlasını hiç bilmediği bir çok cümle yazardı…

Melekler Liber Lugatın tamamının 40 günde yazılmasını emrettiler ve gerçekten 6 Mayıs 1583′te, ilk Melek Davetlerinin verilişinden 39 gün sonra tamamlanmıştı. Her ne kadar Kelley'nin yazıp hazırladığı Liber Lugat basit Latin harflerinde yazılmışsa, Melekler kitabın Melek Alfabesinde yeniden yazılıp gümüşle ciltlenmesine dair yine talimatlar verdiler- 16 Ağustos 1584 tarihinde Dee şöyle yazdı: 'Tanrı ve gökyüzü bilir ki kitabı gümüşle kaplamak için elimden geleni yaptım'…

Bilinmeyen bir yöntemle Liber Lugat, daha sonraki çalışmalarda kullanılan “48 Melek Anahtarları” isimli sistemi ortaya çıkarmak için kullanıldı… 13 Nisan ve 13 Temmuz 1584 arasındaki Melek çalışmaları üç ayrı iç içe majikal sistemin yaratılmasına neden oldular. Bunlar 48 Melek Anahtarı, Bilgi, Yardım ve Dünyasal Zafer, Dua ve Davet Kitabı olmak üzere toplam üç adettir.. Dee'nin notlarına göre çalışmalar ilerledikçe Kelley açısından son derece sarsıcı bilgiler gelmeye başladı ve zaman zaman isyan edip ayrılmaya kalkıştı. Bazen melek olarak iletişime geçtiği varlıkların aslında iblis olduklarını haykırdıysa da Dee onu yatıştırmaya çalışmıştı.

Dee Kelley'i rahatsız eden mesajlar söyle sıraladı:
* İsa Tanrı değildir.
* İsa'ya herhangi bir dua yapılmamalıdır.
* Günah yoktur.
* İnsan ruhu ölümden sonra doğmak üzere bir cenine geçer.
* İnsan ruhu sayısı hep aynı olmuştur.
* Adem ve Havva'dan türeyen nesiller tarih değil, mecazidir.”

Dee masanın üzerinde önünde bir veya birkaç kare ile otururdu. Kelly onların Kutsal Masa dedikleri masanın önünde otururdu ve British Müzede masadaki bazı tılsımlarla birlikte görebileceğiniz “görü taşı”na bakardı ve içinde bu karelerin birindeki harfleri bir sopayla tek tek gösteren bir “melek” görürdü. Kelly örneğin – “O kolon 6, sıra 31′i işaret ediyor” ve harfi belirtmeden böylece devam edermiş, bu harfi Dee karedeki söz konusu hanede bulur ve not ederdi. Bu Kelly'nin oluşacak kelimeleri önceden bilmediğini gösterir. Eğer bilseydi karelerdeki 2401 harfin yerlerini tek tek bildiğini kabul etmemiz gerekir. Bu da oldukça şaşırtıcı bir beceri olurdu. Melek işini tamamlayınca, mesaj ters okunup yeniden yazılırdı. (Bunun ters şekilde dikte edilmesinin sebebi doğru şekilde iletilmesi o sıradan istenmeyen güçleri çağırabilecek kadar güce sahip olmasından dolayıdır).
Bu Anahtarlar veya çağrılar ters yazıldığında Enokyan veya Melek dili olarak adlandırdıkları bir dilde çağrılar ortaya çıkmıştı. Dilin kendine has bir sentaks ve grameri vardır. Kelly bir süre sonra daha fazla dayanamayarak bir süreliğine dee enin yanından ayrılmıştır. Bu süre zarfında Dee “Sıkring” yöntemiyle de tebliğler almaya çalışmıştır. Ancak başarılı olmamıştır daha sonra Kelly'in tekrar dönmesiyle küre tekniğine geri dönmüştür ikilinin bu işler için kullandığı küre, şu anda Londra'da ki milli müzede muhafaza edilmektedir. En son kürenin 2004 Aralık ayında çalındığı ve sonra tekrar ele geçirildiği gibi haberler, ne kadar muhafaza edildiği konusunda şüphe uyandırmaktadır.

Dee'nin Kristale Bakmak olarak ta bilinen metodu su, ayna, cam, küre gibi yansıtabilen nesneler üzerinde konsantre olarak bedensiz varlıklardan gelecek tahminleri, isteğe bağlı sorular sorarak cevaplar almak ve suçluları bulmak şeklindeki uygulamalara verilen İngilizce kökenli isimdir. Dr. Dee'nin Enokyan külliyatı uzun süre unutulduktan sonra Golden Dawn öğretilerinde görülür. Daha sonra McGregor Mathers ve Aleister Crowley tarafından bu konu üzerinde önemli çalışmalar yapılmıştır. Crowley “Görüş ve Ses” adlı günlüklerinde Enokyan sistemindeki melek varlıkları ile çalışma vizyonlarını veriyor ve enokyan sistemi için şöyle diyor: ”Bu çalışmayı samimi kılan şey kimsenin açıklayamadığı bir şekilde harflerle dolu yüzü aşkın kare elde edilmesidir.” Altın şafak üyelerince bugün uygulamalarda hala temel olarak kullanılmaktadır. Enokyan son derece karmaşık bir sembol ve dil sistemidir. Bu sistemin evren görüşü şöyledir, fiziksel evren iki yöne aynı anda hareket eden dört boyutlu bir hiperküredir (Dördüncü boyutta hareket eden bir Einstein evrenini düşünürseniz – ki buna zaman benzeri hareket diyorlar- iyi bir benzetme olur.) Hiperküre elemanlara ve alt elemanlara bölünmüştür (Golden Dawn revizyonunda harfleri ve başka sembolik sistemleri içine yerleştirirdiler), bunlar da ayrıca bölünür, dolayısıyla bütünün her biriminin içerdiği güç istenildiğinde belirli veya genel olabiliyor. Varlıklar bu güçlerin çeşitli çalışmalarında kullanılacak insan dışı bir dilde yazılı bir dizi anahtar verdiler. Bu anahtarları buraya tıklayarak indirebilirsiniz. Bu sistemde ayrıca, gezegen güçleri gibi oldukça yaygın rönesans maji unsurları da vardır. Bazı Golden Dawn üyeleri tarafından basta McGregor Mathers ve Aleister Crowley olmak üzere bu konuda önemli çalışmalar yapıldı.

Enochian metinleri, doğaüstü varlıkların davetlerini içeren bir dizi anahtarlar içerdiğinden kelimelerin nasıl okunacağı ve nasıl seslendirilmesi gerektiği önemlidir. Çoğu majikal sistemde, metin içerisindeki seslendirme hataları potansiyel bir tehlike içerir. Ekranda gördüğünüz çalışma çalışma, John Dee'nin Enochian dilinin okunuşu üzerine bir çalışmadır. Bulunduğu dönemde John Dee, elinde başka fonetik alfabesi olmadığından çalışmasını İngiliz fonetiğine göre yapmıştır.

Crowley ve Neuberg'in mükemmel vizyon ve ses çalışma dizilerinde, sabit yıldızlar açık bir şekilde Enokyan alfabesinin harflerine ve diğer şeylere iliştirilmişti. Bu çalışma şuur alanları gezileri içerir. Bu dizilerin, ortasında söz konusu kürenin yani evreni temsil eden büyük elemanlar tablosun da dabulunan iç içe yerleşik bir dizi küre olarak düşünülebilir. Enok alfabesi kelimelerin aynı kabaladaki Dal dili gibi titreşimler ve fonetik üzerine kurulu bir dildir. hatta bir çok kelime mantra şeklinde okunduğu için sadece yazmakla işe yaradığı söylenir.