Beni en çok etkileyen, satırları okurken birden duraksamamı sağlayan yaklaşımdır. Saflığı, yakınlığı, keskinliği ve gökyüzüyle birlikte sonsuzluğu çağrıştırır hep bana. Aynı zamanda da şairlerim tıkandığı yerde sarıldığı bir metafor olduğunu düşünmüşümdür hep, çünkü kuşlardan bahsedersen kimse seninle ilgilenmez.
Bir kaç örnek vereyim bu kadar bahsettikten sonra.
''Öyle güzelsin ki, kuş koysunlar yoluna''
Nilgün Marmara
''Soluğuma bir küçük kuş tünemiş.
Seninse gölgen yıldız dolu gökyüzünden biçilmiş.''
Metin Altıok
''Kuş ölür, sen uçuşu hatırla!''
Füruğ Ferruhzad
''Bu dünya, yoruldu mu kuşlar konsun diyedir.''
Can Yücel
”Hiç birbirine çarpan kuş gördün mü
havada.
Ama insanoğluna gelince üstelik yerde,
neler olduğunu
biliyorsun.”
Ece Ayhan
edit: sabah 4 sularının azizliğinden dolayı (kesinlikle benim dikkatsizliğim değil) başlıkta dil hatası olmuş, özür diler uyaran arkadaşa teşekkür ederim.
edebiyatta ki kuş metaforu
Bir de dil bilgisi metaforu vardır -ki-tadından yenmez. Bizim-ki-lerle birlikte yaptığımız okumalarda çok dikkatimizi çeker.
Bir durgun sudayız, konuşsak da kuş uçmuyor içimizdeki ormandan. Şükrü Erbaş
Gökyüzü karışıksa bu kuşIarın işi. Edip Cansever
Yüreğinden beyaz kuşIar uçardı yüreğime. Haydar ErgüIen
Doğum günün kutlu olsun, mutlu ol senelerce. Sana boncuktan kuş yaptım, konacak pencerene. Ahmet Kaya
Gökyüzü karışıksa bu kuşIarın işi. Edip Cansever
Yüreğinden beyaz kuşIar uçardı yüreğime. Haydar ErgüIen
Doğum günün kutlu olsun, mutlu ol senelerce. Sana boncuktan kuş yaptım, konacak pencerene. Ahmet Kaya