Zamanın bedenimin üzerine tonlarca ağırlıkla çöktüğünü hissediyordum başta. Herşey flu ve slowmotiondu adeta. Sadece o ve gözleri vardı. Konustugu zaman ise dudaklarına bir sinemaskop efekti iniyordu adeta.
Sonra birden evrenlerin birbirine geçtiğini hissetmeye başlamıştım. Vücudumda milyonlarca spiritualist akım yaşanıyordu adeta. Cigerlerim kaburgalarımı kıracak kadar genişlemiş göğüs kafesimi parçalayabilecek kadar güçlüydü ve sonsuza kadar nefes alabilecekmiş gibi dipsizdi adeta. Kulaklarımdaki basınç tatlı bir tınıya yerini bırakırden havada toz pembe bir pamuk şeker kokusu sarılmıştı sanki.