confessions

trainer red

votka  · 27 Mayıs 2017 Cumartesi

  1. toplam giri 290
  2. takipçi 47
  3. puan 7000

dehumanize

trainer red
farklı bi tarzı ve kişiliği olduğu aşikar, ziyadesiyle severim kendisini.

edit: bi insan farklı düşünüyor diye o insandan nefret edilmez sayın yazarlar. adam bana veya size hiçbir şekilde sataşmıyor, hakaret de etmiyor. şimdi ben bu adamı benimle aynı düşünen fakat farklı düşünenlere hakaret edip aşağılayan insanlarla nasıl bir tutayım ?
2

yazarların yapmak istediği piçlikler

trainer red
annemin başörtüsünü başından bi anda çekip kaçmak istiyorum, çok merak ediyorum o anki surat ifadesini.bi düşünsenize kalabalık bi ortamdayız ve o anda herkes dönüp annemin namahrem saçına bakıyor fakat ben umursamıyorum.
annem utancından elleriyle bi yandan saçını kapatmaya çalışırken bi yandan da bana bağırarak 'getir o başörtüyü itoğlu it' diyor ama kudurdum bi kere, hiç aldırmıyorum.
elimde baş örtüsüyle sokaklarda siyahlı kadın gibi poz vererek koşarken içimi p*çliğin verdiği zevk ve annemi günaha sokmanın verdiği haz dolduruyor.
çok ilginç olurdu.

sen bizim oğlumuz/kızımız olsana

trainer red
eve gelen misafirlerin evin çocuğuna yada gidilen evin sahibinin misafirin çocuğuna söylediği, bahsi geçen çocuğu kah ağlatan kah güldüren söz.

doğum günüm iki gün önceydi. doğum günü partime apartmandan komşular da gelmişti. normalde hiç gelmezler ama pasta yiyecekler ya amk gelmişler hemen. neyse ben mumları üfledim falan pastayı kestik.

olanca hızımla pastayı yiyip ikinci dilime geçmeyi planladım. benim doğum günüm olduğu için en çok pastayı ben yemeliyim diye düşündüm. o sırada ayten teyze var bir tane, kocasıyla gelmişti bana döndü 'kaç yaşına bastın sen bakayım ?' dedi. ağzımda pasta vardı, '23 bitti işte ehehehe' dedim olanca şirinliğimle. annem bana ters ters baktı sanırım ağzımda pasta varken konuştuğum için öyle baktı.

ayten teyze anneme döndü bu sefer 'bizim hiç oğlumuz yok bunu bize versene' dedi. annem güldü. bu sefer bana döndü 'sen bizim oğlumuz olsana' dedi. pastam boğazımda kalacaktı. anneme baktım ayten teyzeye baktım. 'bizim oğlumuz yok sen bizim oğlumuz ol hadi' deyip duruyor.
benim gözlerim dolmaya başladı çünkü başkasının oğlu olmak istemiyordum.

dudaklarım büzüştü çenem titremeye başladı. sonra sesli sesli ağladım 'istemiyorum' dedim ağlarken. ağzımdaki pastaları annemin yeni aldığı koltuk takımına döktüm. herkes bana tuhaf tuhaf baktı annem 'allah belanı versin senin' deyip tükürdü. tükürük tam ağzıma geldi. bir ara ağlamaktan nefesim kesilecek gibi oldu.

odama gittim ağlamaya devam ettim. küçük dünyamda doğum gününde ölmek istemek gibi şeyler düşündüm. sabaha kadar 'küçük kafanda neler dönüyor trainer red,anlamak güç' diye aklımdan geçirip durdum.

hem ateist hem milliyetçi olmak

trainer red
evrimi kabullenip farklı insanlara niçin uzak kalır bi insan ?
sonuçta hepimiz aynı tabiatın ürünüyüz,hele hele aynı coğrafyada aynı havayı soluduğun insana neden arana mesafe koyarsın ?
hepimiz bu doğanın evlatlarıyız, hepimiz karaya çıkan balığın umuduyuz tabiri caizse.
bunu anlayıp buna göre davranmalı insan, anca böyle buluşur gökyüzü hepimizin üstünde.

edit:en son bu ırkçılara öyle bi küfür edicem ki silinmek falan umrumda dahi olmayacak. ulan gerizekalı madem ırkçısın bi fikrin varsa yaz da biz de aydınlanalım, korkak köpek gibi eksileyip kaçmanın sana ne getirisi var ?

edit 2: lafım başlık sahibine değil, adam gayet güzel yazmış. beni kansere sürükleyen bu arkadaş gibi yazmayıp, bulduğu yerde eksileyen gerizekalılar.
2
7 /