ingilizce

weed
Öğrenmesi zor değildir. Türkçe gibi kelimeye onlarca ek gelmez gayet basit ve sıradandır çoğunlukla bir şeyi anlatmak için yetersiz olduğunu düşündüğüm dildir. Gelelim olayımızı ingilizce nasıl öğrenilir. Ben kendi başımdan geçenleri anlatacağım konuyu siz kavrayacaksınız. Bundan 7 yıl önce ortaokuldayım oturmuşum cs 1.6 oynuyorum. Yabancı serverlardayım millet mic açıyor güzel güzel ingilizcelerini konuşuyor neyse bir tanesi var bordo bereli gibi nereye gitsem karşıma çıkıyor o an anladımki ben bunun anasına nasıl söveceğimi öğrenmeliyim. İlk başlangıçım bu şekilde olmuştur. Daha sonraları tnt diye bir kanal vardı belki hala hatırlayanınız vardır. Oturmuş kanal değiştirirken bi baktım doğa üstü diye bir dizi dedim bu neymiş bakındım iki tane adam var canavarların anasını sikiyorlar yakalayıp gittim babama sordum baba sen şunu biliyormusun diye. Oda ben yattığımda oturup izliyormuş arada geceleri bulunca neyse daha sonra bilgisayarla haşır neşir olduğum için oturup internette türkçe altyazılılarını aramaya başladım ve oturup izlemeye başladım bu böyle bir süre gitti sonra bi arkadaşım anime diye birşey var kanki diye bir atak yaptı dedim sen diyon yu gi oh un üstüne çizgi film tanımam. Neyse başlattı beni one peace o yıllarda oturdum baya bi altyazılı izledim yeni bölümlerin ilk önce ingilizceye çevrildiğini öğrendim tamam dedim keko ingilizcesiyle oturup bir şekilde ingilizce altyazılı bölümleri buldum. Ama bir bok değişmedi yani bir bok anlayamadım. Daha sonra yıllar böylece geçti lise 1 de cs go oynarken ufaktanda olsa birşeyler söylemeye başladım sonra artık kaliteli izleyecek anime olmadığını farkettim google a light novel yazdım. Türkçe pek bir şey bulamadım bir wordpress buldum oturup light novel çeviriyorlarmış okumaya başladım okuduğum seri arifureta idi herneyse baktım güzel ama çabuk bitti ee devamı nerede bunun diye düşünürken çevirmeyi çok aralıklarla yaptıklarını öğrendim kanser oldum gittim babamın yanına baba kalk ingilizce kursuna yazılacağız ikimizde dedim. Neyse 1 ay gidip temel mantığı kaptım sonra oturdum köpek gibi okumaya başladım öyle böyle değil daha sonrasında artık bi kelime birikimim vardı oturup altyazısız ingilizcr dizi izliyordum. Sonra ne oldu lise bitti amerikaya tek başıma yola çıktım. Tanıdık bi aile vardı karşıladılar fln her şey güzeldi daha sonra farklı bir problem olduğunu keşfettim. Ulan konuşamıyordum. O an anlamıştım ingilizcenin okuduğunu anlamak olmadığını. Konuşmak pratik yapmak daha önemliydi çünkü birisi birşey dediğinde bok gibi telaffuzla cevap verirken canıma tak etti dil kursuna başladım 3 ay orda takıldım ama dil kursu ingilizcemi geliştirmedi birisiyle oturup konuşmaya başlayınca ingilizcem gelişti yani ingilizcenin %50 si bilgi %30 u telaffuz %20 side pratiktir. Ha şimdi ingilizcen nasıl diye sorsanız yani oturup milletle konuşup muhabbet edip kafamca dolaşıyorum. Neyse umarım bu uzun hikayemden kendinizin nasıl bir yol izlemesi gerektiğinizi anlamışsınızdır.
bu başlıktaki tüm girileri gör