Sümerler

nemlendirici kullanan ebu leheb
Kadını kapatan -bilinen- ilk toplumdur.

Yaslanın arkanıza.

Efenim, sümer amcalarınızın dininde inanna isimli tanrıça aşk ve savaş konularına bakardı. Evet, birbirine epey zıt görünen bu iki kavramdan tanrıça inanna sorumluydu. İnanna bir de fahişelerin koruyucu tanrıçasıydı. Garip, değil mi?

Ama hangi fahişelerin?

Yukarıda belirtilmiş zaten, zigguratlarda tapınma ayinleri gerçekleştirilirdi ve fakat zigguratlar çeşit çeşitti. İşte inanna'ya ait olan tapınaklarda rahip ve “fahişe” rahibeler görev alırdı. Doğru: fahişe rahibe. Peki neden? Eninde sonunda -iklimine sıçtığım- Mezopotamya coğrafyasında kadın olgusu bir tabu. Dolayısıyla bekaret konusunda herkes takıntılı. E, kadınlar gümbürtüye gitmemek için evlenmeden ilişkiye girmiyor. Peki erkekler ne yapacak?

Hayır, birbirlerine kerkmeyecekler, yanlış cevap. O antik yunan ve batı roma kültüründe geçerli janım.

Haceti gelen erkekler -bayrak direği misali- ziggurata gidiyor. Rahibe ile halvet oluyor ki bu birleşme esasında inanna'ya varmak -nirvana esprisi gibi düşün- biçiminde algılanmalı.

Şimdi toplumda kafa karışıklığına gerek yok. Bir kadın çatır çutur sevişirken, öbür garibim kulübesinde beyaz eşekli köylüyü -ya ne olacağıdı- bekliyor. Bu kadınların Birbirlerine karışma sorunsalı da mümkün.

Hemmen rahipler devreye girer, karar alınır ve rahibeler toplumda bir statü unsuru olarak kapatılır. Çarşaf değil ama baş kapalı, üzerinde uzun ve mutaassıp bir elbise...

Böylece sevişen ve sevişmeyen kadınlar ayrılmış olur.

Akabinde kadını kapatma geleneği sınırları genişletilmiş haliyle yahudiler'e geçer, buyruk olarak tevrat'a girer. Pavlus -sanki üzerine vazifeymiş gibi- kadının kapanma hususunu incil'e sokar. Elinde tuzlukla koşan -eşek- araplar işin bokunu çıkarıp çarşaf şeklinde islam'a kopyalar.....

“Türban özgürlüktür” demeden evvel sümerlerde fahişelerin kıyafeti olduğunu anımsarsınız artık.

bu başlıktaki tüm girileri gör