1100'lü yıllarda woolpit'te ve 1883'de bajos'ta esrarengiz bir şekilde ortaya çıkan, yeşil renkteki çocuklardır. İlk olarak yöre halkı anlam veremez, dillerinden anlayamadıkları için anlaşamazlar. Tamamen şaşkına dönmüşlerdir. Hem bajos'ta hem woolpit'te yoğun inanca sahip olan halk ve kiliseler bu çocukları cadı, şeytan, uğursuz olarak nitelendirip yakmaya ve katletmeye calırlar. Ancak iki tarihte de halk olayın içinde birebir olduğu için bu girişimleri başarısızlıkla sonuçlanır.
Her iki cocukta yeşilin farklı tonlarındadırlar ve bir erkek, bir kızdırlar.(1100'lü tarihlerde de aynı).
İlk başlarda verilen yiyecekleri yemezler, beslenemezler, konustuklarından hiç bir şey anlasılmaz. İkisi de sağlıksızdır. Kız olan çocuk bakliyatların içini açıp yer ve bu yüzden daha cok bakliyat getirtilir. Erkek olan ise çok geçmeden ölür. Zaman içerisinde çocuklardan kız olanı İngilizceyi kısmen öğrenir ve sağlığına kavuşur. İngilizceyi öğrendiğinde anlattıklarına göre güneşi olmayan, her zaman karanlık olan, orada ki yaşayan herkesin rengi yeşil olan ve dilleri buradakine benzemeyen bir yerden geldiklerini anlatmıştır. Bir patlama sesi duyduklarını ve kendilerini mağaranın ağzında bulduklarını anlatır. (1100'lü yıllarda gelen çocukların anlattığına göre geldikleri yerde herkes buradakinden farklı bir hristiyan inancına sahipler ve gelişleri patlamayla değil, yollarını kaybetmeleri sonucudur.)
Her ne kadar kesin olarak akıbetleri bilinmese de erkek olan her iki tarihte de ölmüştür. Kız olanlardan biri ise geçmiş tarihte sağlığını kazanınca ortadan yok olmuş, 83'lerde ise evlenip çocuk sahibi olmuştur. Ten rengi de normale dönmüştür.
Bir çok farklı teori olmakla beraber bunlardan en popülerleri uzaylı teorileri, yer altı medeniyetleri ve bölgede o zamanlar nasıl işleneceği bilinmeyen arsenik yataklarından dolayı çocukların zehirlenmeleridir. Gönlümden tabii ki uzaylılar geçse de arsenik en mantıklı olanıdır.