pan's labyrinth

faun
(bkz:el laberinto del fauno) filminin ingilizce'ye çevrilmiş halidir. türkçeye pan'ın labirenti diye çevirilmiştir. yönetmeni Guillermo del Toro bu çevirileri pek beğenmemiştir çünkü pan farklı bir yaratıkken faun farklı bir yaratıktır. bu küçük bilgilerin ardından filme geçersek, bana göre şuana kadar izlediğim en iyi filmdir (çok fazla film izlerim bu arada). film cannes'te ki ilk gösteriminin ardından yaklaşık 22 dakika alkışlanmıştır ve 3 ayrı dalda oscar kazanmıştır.

film ispanyol iç savaşından sonrasını anlatıyor. ispanya iç savaşı bitmiştir ve faşist franco kazanmıştır fakat dağlarda direnen kitle hala umudunu kaybetmemiştir. işte tam bu anda başlıyor hikayemiz, ana karakterimiz ofelia'nın annesi franco'nun emrindeki bir komutan ile evleniyor ve faşist kampa yerleşiyorlar. daha ilk dakikadan komutan ofelia'dan haz etmediğini gösteriyor, tek önemsediğinin kadının karnında ki bebek olduğunu açıkca ifade ediyor. ofelia tüm bunlar olurken kampın arkasında bir labirent buluyor ve orada kendi dünyasını oluşturmaya başlıyor. kendini babasına kavuşacak bir prenses gibi hayal ediyor. faun(pan)'ı ise babasının uşağı olarak görüyor. bir kaç görevi yerine getirip babasına kavuşmayı planlıyor. fakat zaman geçtikçe hayal dünyası da gerçek dünya kadar korkunç bir yer olmaya başlıyor. en son kardeşinin kanını akıtması gerekince her şeyden vazgeçip kendini feda ediyor. filmde hayal ve gerçek o kadar güzel bağdaştırılıyor ki hayal dünyasının gerçek olmasını diliyorsunuz sonunda. bu filme 9'dan aşağı puan vermek hakaret olacağı için 9.5 puan veriyorum