neyzen tevfik

cigdemgulu
"ne ceket kaldı, ne metelik cebinde ceketin. kurtaracağız diye geldiler içine sıçtılar memleketin."


"henüz yedi yaşındaydım. bir yaz gecesi akşamı babamla beraber tepecik kahvesi denilen ve bodrum ayanının yeri olan deniz kenarındaki kır kahvesine gitmiştik. o gece denizin, ayın gümüşten ışıklarıyla parladığı bir gece. bir aralık, oturduğumuz yere yaklaşan iki gölge, yüzlerinde tanrı aşkı parlayan iki garip hayal, herkesi selamlayarak bir köşeye oturdular. bunlardan biri biraz sonra uzun bir şey çıkardı ve 'ya destur' dedikten sonra üflemeye başladı. yanındaki arkadaşı da yanık ve güzel sesiyle ara sıra gazeller okuyordu.

ben babamın dizinin dibinde çocuk ruhumun olanca gücüyle dikkat kesilmiş, bu düdüğü dinliyordum. o gece ege denizi'nin ölümsüz dekoru içinde benliğimi saran o tanrısal sestir ki beni bugünkü derbeder, ne aradığını, ne istediğini bilmez, bazen eflatun'la boy ölçüşecek kadar akıllı, çok kere de tımarhaneye sığınacak kadar sarhoş neyzen tevfik yaptı."
bu başlıktaki tüm girileri gör