diktatör mustafa kemal atatürk

zirvedekicahil
Her konuya tarafsız bakan birisi olarak, kelime oyunu yapmayı sevmiyorum ancak kelimeler üzerinden anlam karmaşası yaşanmakta burada.

Öncelikle atatürk döneminin "tek adamı"dır. [Kendisine dönemin şartlarına göre yetkiler veren başkomutanlık ve 1924 anayasası sonrası için konuşursak] Ancak kendisi diktatör değildi.

Kendisine karşı çıkmak mümkün değildi, kendi isteğine göre kararlar da aldı; bu doğru. Kurtuluş savaşı boyunca takiyye [son ana kadar, saltanat yanlısı destekçilerine cumhuriyetten bahsetmedi, bahsettiğinde zaten olay bitmişti] de yaptı, ancak onu bir diktatörden ayıran şey şudur: demokratik kurumları kapatmak / işlevsiz hale getirmek yerine açması, işlevli hale getirmesi.

Diktatör olmak isteyen birisi, idam kararı çıkartılacağını bile bile meclis açmaz. Daha sonraları chf tek fırka olmakla suçlandığında yakın arkadaşlarına parti kurdurtmaz. [KK'in kurduğu partinin kapatılmasının nedeni kendisi de (eski?) saltanat yanlısı olan kk'in irtica yanlılarını etrafına toplamasıdır zaten] Bu partilerin kapatılması hep atatürke bağlanır ancak kimse cumhuriyet karşıtlarının bu partilere üşüştüğünü ve hatta kurtuluş savaşı boyunca çoğu milletvekilinin aslında saltanat yanlısı olduğu gerçeğini gözden kaçırır.

Aynı şekilde "ülkenin yabancı sermayenin eline geçmesi", "islamcıların" başa gelmesine kadar olmamıştır. Atatürk döneminde demiryolları, limanlar ve hatta kabotaj hakkı bile millileştirilmiştir. Madencilere ve tarım / hayvancılığa destek olmak üzere iki banka kurulmuştur. Fabrikalar açılmıştır falan filan. Dömeke savaşına [bu savaş kazanılmış ancak ekonomik ve siyasi baskılar nedeniyle masada kaybedilmiştir] katılabilmek için liseden kaçmış bir adamdan ekonomiyi yabancılara teslim etmesini mi bekliyorsunuz gerçekten? Kaldı ki, sermayeyi yabancılara vermek istese, kapitülasyonları kaldırmadan da bunu yapabilirdi.

Son olarak, o çok sevilen amerikada, sadece bir tapu kadastro memuru olan, birçok savaş kaybeden, üstüste başkan seçilen üstüne üstlük bir eyalete ismini veren washington binlerce kilometrelik toprağı ile en zengin başkandır. Aynı şekilde çin'in kurucusu qin shi huang binlerce kil askerle gömülmüştür falan filan.

Tarih tarafsız bakmayı gerektirir. Tarihi yorumlarken "ben x'im, y'yim" derseniz, kendinizi x ve y olarak sınırlandırırsınız. Bu aynı şekilde tarihi kaynaklar için de geçerlidir. Tarih konuşan herkesin dil, din, ırk gibi sınırlamalardan kurtulmuş bir şekilde bakması lazım.
bu başlıktaki tüm girileri gör