burjuvaziye ihtiyacımız olmadığı gerçeği

sadist penguen
özellikle türkiye'nin vizyonsuz ve dünyada görebileceğiniz en gerici burjuvazisi için geçerli durum.

*kendi çıkarıları için eğitim sistemi ile kafalarına göre oynamaları.
-milyonlarca genci acımasızca rekabet haline sokup ailelerinin övgü yada utanç malzemesi haline getirmesini sağlamak.
-açtıkları dershane yada her ne şekilde adlandırılıyorsa başarılı olmak, diğerlerinin önüne geçmek için o kurumlara tonla para gömmemizi sağlamak için bize bunu zorunlu kılan politikalara finansman sağlamaları(özellikle cemaatler).
-özel üniversiteler açarak, devlet üniversitelerindeki kaliteli hocaları kendi üniversitelerine çekerek, kendi asalak veletlerine iyi bir eğitim ortamı sağlamaları.
-bunun yanında birçok insanın ilgisini çeken bu hocalardan eğitim almak isteyen insanlara bu hocalardan gelecek eğitimi para karşılığı satarak eğitimi bir ticarete dönüştürmeyi başarmaları.
-ancak parası olamayan insanlar, ortalama üstü bir devlet üniversitesini kazandığında eski eğitim kalitesinin çoğunun burjuvazi tarafından çalındığının farkında olacaklar. eski köklü üniversitelerini bazıları sadece isim olarak kalmış olacak.

*ülkenin bağımsız olarak kendi üretebileceği alanlara yatırım yapmaktan çok kâr getirebilecek alanlara odaklanmaları.
-inşaat sektörü: ülkemizin her yerlerine bina dikmelerini en önemli sebebi tabii ki kâr. burjuvazi ve hükümetleri, türkiye ekonomisini neredeyse tamamını inşaat sektörüne endeksli hale getirdi. tipik arap kafası olarak bilirsiniz ki onlarda çöle bina dikmeyi severler. böyle güzel güzel isimler bulurlar brooklyn mi dersiniz emar mı dersiniz artık iğreniyorum. milliyetçiler bunlara hiç ses çıkarmaz ama biz bu tür iğrenç yabancı isimlerin ülkemizde bulunmasına karşıyız. tamamen.
-her yere beton dikilip yeşilin darmadağan edilmesi. insanların dışarıda nefes almak yerine avm'lerde aptal aptal yabancı mağazalarda alışveriş manyaklığına teşvik edilmesi.
-istanbul'un içinin dışına taşması. yerel-yabancı burjuvazi ve hükümetleri daha çok kâr elde edebilmek için, bazıları taşımacılık masraflarından kurtulmak için diğerleri de buraya iş için gelen insanlara daha fazla borç altında bırakarak bu kadar yaptıkları binaları birilerine satabilmek için istanbul patlıyor. her şey kâr.

*işçi ve emek düşmanı olmaları.
-zaten en temel sorunlardan biri burjuvazi bizi yani çalışan ve gelecekte çalışacak olan insanları olabildiğince sömürmeye çalışır.
-esnek çalışma saatleri altından günde 8 saat olan çalışma süremizi olabildiğince arttırmaya çalışır.
-kontrata hep işçi düşmanı maddeler koyarlar ve bize dayatırlar. milyonlarca işsiz olduğu şu ülkede başka şansımızı olmadığından kabul etmek zorunda kalabiliriz. işten atıldık mı bizim yerimize çok kolay başkalarını bulabilir.
-kafka'nın böceği gibi yollarda böcek oluruz. her sabah uyan, yola çık, işe git ve eve dön. şanssız olan çoğumuz gibi metrobüslerde, metrolarda saatlerce yol geçiren kafkanın böceğinden farkımızı kalmaz. etrafınıza bakın her yer böcek dolu. toplumsal baskından dolayı, ailesine utanç kaynağı olmamak, patronunu kızdırmamak ve en önemlisi aç kalmamak için böcekleşen insanlarla dolu... özellikle o istanbul metrobüsleri...

*açgözlü olmak, hırslı olmak ve rekabetçi olmak ruh hallerinin övülesi, yüceltilesi erdemler olmasını sağlamaları.
-saçmalık değil mi? her insan böyle değildir, örneğin ben. ama bu özelliklere sahip olan insanlar bu sistemde daha zengin olabilir ama mutlu olur mu bilmem.
-bu özellikle sahip değilseniz zaten sistem birçok yerde bu özellikleri size dayatacaktır, sizi değiştirecektir bunu çok kez deneyecektir. örneğin okul sınavları. basit bir denklem. eğer başarılı olmak istiyorsan(toplum tarafından kabul görmek), zengin olmak istiyorsan(aç kalmamak ve daha çok tüketebilmek) ve mutlu olmak istiyorsan(kadınları-erkekleri etkilemek ve iyi bir gelecek sahibi olmak) başta sınıfındakileri sonra da türkiye genelinde birçok insanı yenmelisin, onları geçmelisin. bunun şirket içinde de benzer denklemini kurabiliriz. dediğim gibi bunu teşvik eder bize sistem. bu ruh hallerine sahip olan insanların elbette hepsi aynı olmaz. çok aşırı derecede bu düşüncelerin etkisinde olan insanlar olduğu gibi daha düşük dozda da bu düşüncelerle harekete edebilirsiniz. bu içinizdeki insanın sisteme ne kadar uyumlu olduğuna göre değişir. ben ayak uyduramadım ve belki çoğu insana göre başarısız biri oldum.

*yer altı ve yer üstü kaynaklarının ve ayrıca üretilen malları kendisi üretmiş gibi onlara sahip olma hakkını kendinde gören asalaklar olmaları.
-linyit ocakları, kömür ocakları vb. sürüyle maden ocağının sahipleri var. kiminmiş, ne ara onların olmuş bu topraklar bizim değil mi? kurtuluş savaşı ile kazandık. sonra birileri çıkıp bunları benim diyor saçmalık. hırsızlık yapmışlar biz fark etmeden geri almamız gerekmiyor mu onları?
-çiftçi üretiyor. çok şey üretiyor. fındık, badem, bal, kayısı, üzüm oooo daha neler neler. ama bunları kendisi satamıyor. çünkü burjuvazi öyle bir düzen kurmuşki üreten bu aracılara para yedirmeden tüm ülke pazarına gönderecek elemanlarla ilişki kuramıyor. tek şansları kooperatifleri de burjuvazi tarafından engellenmeye çalışılıyor. kilosu 5tl fındık geliyor bize 40tl. aracı tonla kâr ediyor. tonla ama önce emeği veren o malı üretmek için zamanını harcayan insan ne elde ediyor? hayatını geçindirebilecek kadar para. saolsun onu veriyorlar şükür mü edelim? hayır!! zaten hayatta kalsın ki ondan daha da süre boyunca yararlansın alsın fındığını ondan koysun kârını satmaya devam etsin. sakın ölmesi! ölürse kâr edeceği sırtından geçinceği bir emekçiyi daha kaybetmiş olur! bunun gibi tonla şey var fındık yerine ne koyarsanız koyun. bunların alayı da türk aracı da türk, emekçi de türk. türk türk'ü sömürüyor! yabancı bile değil! nerede la bu milliyetçiler. bu konularda göremiyorum hiç! varsa yoksa zenginlere tapar, iyi eğitimli elitlere methiyeler düzerler. celal şengör hoca çok yaşa! eskisi gibi iyice köle bir serf olsak toprak ağaları bizi sömürse daha iyi kendisi aristokrat zaten taparız ona!

*insan hayatı, burjuvazi ve hükümetleri için eğer nüfusun ve işsizlik oranın yüksekse düşünülecek en son şeylerden olması.
-maden ocakları özelleştirilsin o kadar ama o kâr hırsından azıcık para ayırıp insanların hayatlarını kurtarabilecek olan önlemler almasın. sonra deriz bizim türk zenginler iyidir ya asıl yabancılar kötü! türk türk'ü öldürür mü hiç! türk'ün türkten başka dostu yok!
-inşaatlarda tonla insan ölüyor, tonla insan! önlem dersen hiç yok. öldü mü bulursun yerine van'dan gelmiş başka bir eleman. o da ölür hakkari'den bulursun.
-hastaneler ücretsiz gözüktüğüne bakmayın yüzlerce insan ilaç parasını bulamıyor bu ülkede! neyin ücretsizliğinden bahsediyorsunuz! her yer olmuş özel hastane, zenginler özel hastanede rahat rahat ameliyat olurken, devlet hastaneleri özel hastanelerle rekabet edemeyecek kadar yavaş kalıyor. eşitsizliğin bu kadarı! vizyonsuzluk burjuvazimiz pis devlet hastanelerini kendisine uygun bulmayıp, almanya'da bile olmayan özel hastane sistemini ülkemize getirmiş.

daha tonla şeyler yazılır burjuvazinin iğrençlikleri hakkında ama şu an için benden bu kadar siz de bu yazıya başka şeyler ekleyebilirsiniz. tam bağımsız, patronsuz, burjuvazisiz bir türkiye olduğumuzda her kadından, her işsizden ülkemize yarar sağlayabildiğimizde, beton dikmek yerine manisa'ya şirketler, elazığ'ya fabrikalar kurduğumuzda, yurtdışından aldığımız ama çok rahat ülkemizde üretebileceğimiz malları üretmeye başladığımızda, çalışan insanlar üzerinde yükselen bir ülke kurduğumuzun kanıtı olacaktır.